"Bende oradaydım"
Genç kız yatağına yatmış müzik dinliyordu. Son 2 haftadır hiç bir ruh onlarla konuşmamıştı. Ama kızın kafasını kurcalayan milyonlarca soru vardı. Doğruldu ve şifon yerinin üzerindeki resmi aldı. Birkez daha baktı yazıya da baktı... Hiçbir anlam çıkaramıyordu. Ama annabeth onu tanıdığını biliyordu. Ama nereden?...
Nasıl öldüğü? Nerede ne zaman öldüğü? Bunları biliyordu ama nereden bildiğini bir türlü kestiremiyordu. Ama tanımıştı. Hem boşuna onu seçmiz olamazdı. İllaki annabeth i seçmesinin bir nedeni olmalıydı! Ama ne?... İşte bu sorular bir bir yanıt bulacaktı. Tabi percy bey -bay sulu ruh- gelmeyi teşebbüs ederlerse.... Kız kulaklıkları çıkardı. Deneyecekti... Konuşmalıydı sulu ruhla bir kez daha... Banyoyu o günden sonra yenilemişlerdi. Banyoya girdi ve uzun bir süre aynaya bakıp gelmesini bekledi. Gerçi hobisi olmuştu artık ayna önünde sulu ruhu beklemek...
- hadi ama küstün mü! Niye gelmiyorsun?!
Bazen onu gaza getirmeye çalışıyordu.
- tabii benim gibi güçlü birinin karşısına çıkmaya korkuyorsun seni anlayabiliyorum!
Yine kimse yok...
Açıkçası annabeth ona bir şey olduğu düşüncesini kafasından çıkaramıyordu. Ama sonra onun bir ruh olduğunu hatırlıyordu... Koşarak merdivenleri indi. Evde yalnızdı... Arkadaşı piper sevgilisiyle buluşmaya gitmişti. Mutfağa gitti ve kendisine bir sandiviç hazırladı. Masaya oturup yerken aklına internet denen şeyin icat edildiği geldi. Telefonunu aldı ve sulu ruhlar nasıl çağırılır yazdı. Tabiki sonuç çıkmadı. O da ruh çağırmaya baktı. Yine de emin değildi. Ya sulu ruhu yerine başka bir ruh çağırırsa! O zaman başı 3 ruhla belaya girer ki bunu hiç istemez. Bir oujia tahtası ve mumlar lazımmış. Oujia tahtası neydi ya!? Ha şu harfli tahta!! Tabiki arkadaşı nico da sanırsa binlerce vardır. Arama kısmında nicoyu aradı.
Annabeth: alo
Nico: ne istiyorsun annabeth!
Annabeth: nereden anladın ya...
Nico: 5 yıl oldu farkındasın dimi...
Annabeth: ay pardon şey benim şu aralar ruhlarla başım dertte de...
Nico: onları kovmamı mı istiyorsun?
Annabeth: hayır 2 haftadır birine ulaşamıyorum da merak ettim öldü mü kaldı mı diye...
Nico: annabeth... O zaten ölü...
Annabeth: of lafın gelişi işte...
Nico: peki o kısmı atladım... Sana musallat olan bir ruh seni bıraktı diye mi endişeleniyorsun!
Annabeth: ne yapayım merak ettim sulu ruhu...
Nico: birde ismi SULU RUH mu!
Annabeth: aslında percy... Ama sorun orada değil bana uzun zamandır musallat olmuyor ve başkasını bulduğundan endişeleniyorum...
Nico: sen iyi olduğuna emin misin! Yok birde olmadı git ruha sen başkasını buldun diye trip at!
Annabeth: aaa evet trip attığım için mi kızmıştır? Nasıl affettirebilirim?
Nico: tripte mi attın! Of annabeth lütfen telefon şakasını kes komik değil!
Annabeth: ama doğru... Her neyse bana bir oujia tahtası lazım...
Nico: keşke en başta söyleseydin de saçmalıklarını dinlemeseydim! Tamam adresini ver bugün beraber çağıralım şu sulu ruhu çünkü en az iki kişi olmalı...
Annabeth: peki... Diyerek evinin adresini verdi... Yaklaşık iki saat sonra nico gelmişti ve düzenekleri kurmuştu.
Nico: şimdi işaret parmağını bu levhamsı şeyin üzerine koy dedi. Sarışın kız koydu ve daha sonra çocukta koydu. Perdeler kapalıydı. Etraflarını aydınlatan tek şey yanlarındaki mumlardı.
Nico: ey ruh... Buradaysan bir işaret ver...
Annabeth: evet sulu ruh!! Bana kızıp beni öldürmeni özledim!
Nico: annabeth mal mısın!
Annabeth: ne yapayım sen hiç ikna edici konuşmuyorsun... Ben ruh olsam gelmezdim sana!
Nico: ( elini alnına vuran emoji)
Annabeth: nico?
Nico: yine ne var!
Annabeth: levhayı oynatmayı kes!
Nico tahtaya baktı. Levhanın ortasındaki yuvarlak bir yazıyı gösteriyordu.
"Buradayım"************
Nico: ben değil ruh oynatıyor...
Annabeth: sulu ruh! Sen mi geldin! Bana em son fena bir bulmaca verdin... Çözemedim işte ne olur cevabı verrr!!! Anlamıyorum ne alâka sen orada değildin ki!
" of tamam aynaaaa!" yazdı tahtaya.
Annabeth heyecanla yerinden doğruldu ve nicoya döndü.
Annabeth: sulu ruh geldiiiiğğ!!!
Nico: ne! Neden ayna? Gitme annabeth zarar verecek!
Annabeth: o benim sulu ruhum zarar vermez...
Evet nico nun önünde şapşal kızı oynamaktan zevk alıyordu...
Gayet iyi bir şekilde biliyordu ki zarar verebilirdi. Ve gayet güzel yalan söylüyordu... Sulu ruhu özlediği için çağırdığı yoktu... Yalnızca nicoya anlatıp anlatmamak arasında kalmıştı...
Banyoya çıktılar. Aynaya bakınca hayal kırıklığına uğradı genç kız... Sonra arkasından percy geldi ve ne istiyorsun bakışı attı. Ellerini ceplerine koymuştu. Soluk görünüyordu..
Annabeth: ne o sulu ruh hasta falan mısın? Dedi ve gülümsedi. Percy konuşamadığı için kötü bakışlar atmakla yetindi.
Nico hayretle annabeth e baktı ve
- birde lanetli ruh çağırtmışsın off!!
Annabeth: neden ki?
Nico: çünkü bizi de lanetleyebilir...
Percy nin kaşları çatıldı. Neden lanetleyeyim ki dercesine bakıyordu..
Annabeth: EE sulu ruh... Sana söz vermiştim... Seni özgür bırakacağım ama lütfen şu fotoğrafın anlamını söylee!
Ruh aynaya yaklaştı ve elini uzattı. Ama görüntüsü titredi. Acı çekiyor gibiydi. Sarışın kız endişeyle yaklaştı. ( niye endişelendiğini kendisi de bilmiyor)
Annabeth: ne oldu?
Percy bakış atmakta cidden iyiydi... Yani çocuk bir baksın ne demek istediğini anlıyorsunuz... Bu sefer de sana ne bakışı attı. Annabeth ise sanki umrumda bakışı... Ama pek beceremedi sanki... Daha çok salam getir bakışı gibi olmuştu...
Nico: eee bu ruh ölüyor...
Annabeth: bak öldü mü kaldı mı merak ediyorum demiştim! Ölüyormuş! Bir dakika ne?!
Nico: evet ilginç...
Percy aynaya uzandı ve
" bu yüzden beni özgür bırak!" yazdı.
Annabethin cevabı ise
- nasıl...
Nico: bırakma! Ne güzel ölsün işte! Ne yapacaksın serbest bırakıp! Hem yalnızca sen onu serbest bıraktın diye senin üzerinde gücü olur... Yaşamın bir ruhun insafına kalır... Ama ruhlar insaflı değildir!!!
Annabeth: ama söz verdim.. Hem ölmemeli...
Nico: neden!
Annabeth: çünkü ondan öğrenmem gerekenler var...
" bende sanki söyleyeceğim!"
Annabeth: of ben inat ettim bunu özgür bırakacağım! Bir kere konuşmaması sinirlerime dokunuyor!!
Yalan...
Serbest bırakmak istemesinin tek nedeni ne mi! Kesinlikle kendi çıkarları... Akıllı kız işte... Özgür bırakacak... Sonra öğrenmesi gerekenleri öğrenecek... Daha sonra ise bir şekilde ruhtan kurtulacak...
Annabeth: tekrar soruyorum nasıl özgür bırakacağım! Ölmek için çok ruhsun!
Nico: annabeth ruh gülümsedi... RUH GÜLÜMSEDİ!!
" hey ben duyguları olan bir ruhum!"
Nico: ben gidiyorum... Bir daha gelmemek üzere... Keşke gelmeseydim... Anlattıklarına inanmadım diye geldim! Keşke inansaydım! Diyerek banyodan çıktı. Sonra büyük ihtimalle evden de çıktı.
Annabeth: eee nasıl çıkaracağım bu üç oldu!
" yalnızca intikamımı al"
- bundan öncede bunu söylemiştin... Kimden alacağım... Anladık öldüreceğim ama kimi!!
" sana en yakın aynı zamanda en uzak..." dedi ve kayboldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERFECT | Dark Percy! |
FanfictionKaçmaya çalışıyorum... Kaçmayı bırak şu an nefes alamıyorum... Hareket edersem ölecekmiş gibiyim... Ruhumu bilmediğim yollara terk etmiş gibi hissediyorum... Özel alanıma yaklaşan biri var... Biri ya da bir şey... Ama ne ya da kim bilmiyorum... Belk...