Kız yolda yürüdü ve eski binanın oraya geldi. İçeri girdi ve o eski aynaya gitti. Karşısında durdu.
- sanırım aynam dediğim sensin...************
Kız aynaya uzun uzun baktı. Sanki ona çok tanıdık geliyordu. Aynaya yaklaştı. Aynaya dikkatle bakarken arkadaki duvarda ufak bir ayrıntı farketti. Arkasını döndü ve duvara gitti. Tahta duvara iki elini koydu ve kulağını dayadı. Sesler geliyordu. Bir kız sesi be erkek sesi... Kız gülüyordu.
- yapma...
Erkek cevapladı:
- ne yapıyorum ki?
- her gülüşünde beni daha da içine çekiyorsun...
Sarışın kız duvardan uzaklaştı. Gözünden nedense bir damla yaş geldi. Sonra ayrıntıya yaklaştı. Tahtaların arasına sıkıştırılmış bir not:
"Bazen hatırlamak görüntüsel olarak hissetmek değildir... Duymak ama dokunamamaktır.."
Kız tekrar aynaya baktı.
- sulu ruh?
Cevap yok...
- orada mısın?
Yine yok...
Kız tekrar notu okudu. İlk başta bunları yazanın sulu ruh olduğunu düşünmüştü. Fakat çantasındaki defteri çıkardığında öyle olmadığını anladı. Yazı aynı değildi. Hatta çok farklıydı. Kız bu notu defterin arasına koydu. Sonra ses gelen odaya gitti. Kimse yoktu. Yalnızca orada önceden beyaz, şu an ise gri olan bir çarşafla örtülmüş büyük birşey vardı. Kız çarşafa yaklaştı ve tuttu. Büyük bir hızla çekerken her yeri toz kapladı. Kız bir süre öksürdü sonra gözlerini açtı. Önünde kocaman bir kitaplık duruyordu. Kız kitaplıktaki kitaplara dokundu. Yeni sesler karşıladı onu. Yine bir kız bir erkekti. Aynı kız ve erkek...
Kız olan:
- bu benim için mi?! Dedi heyecanla.
Erkek olan
-sadece senin için bilmiş kızım... Bunların hepsini okuyacağını ve dünyanın en iyi mimarı olacağını biliyorum...
Kız elini çekti. Kitaplara baktı. Hepsi daha önceden okuduğu kitaplardı. Hepsi mimarlıkla ilgiliydi. Arkadan bir ses geldi.
- hatırladın mı?************
Kız korkuyla arkasını döndü. Gördüğü kişi karşısında derin bir nefes verdi.
- tonny sen miydin... Beni korkuttun...
- üzgünüm amacım seni korkutmak değildi.
- yo yo sorun değil.. Sen niye buradasın...
- ceketini unutmuştun... Arkandan seslendim ama duymadın... Kitaplık... Hatırladın mı?
- ne?
- mimar annabeth... Kitapların hepsini okudun mu bilmiş kız...
- ben.. Ben... Şey o çocuk sen miydin? Ve o kızda ben... Peki neden birşey hatırlamıyorum?
Tonny yavaş adımlarla annabeth e yaklaştı.
- bendim... Belki de başını fazla sert çarpmışsındır ne dersin?
Hâlâ yaklaşıyordu. Yüzleri arasında 5-10 santimetre kala durdu. Bir süre kızı süzdü. Ondan sonra kızı öpmeye başladı. ( tonny ve annabeth shipleyen şahısa gelsin 😋) kız önce kurtulmaya çalıştı. Ama tonny kızı tuttu. İzin vermedi. Ayrıldığında ise sarışın kızın öfkeli gri gözleri ile karşılaştı ve muhtemelen uzun süre izi kalacak bir tokat yedi.
- ne yaptığını sanıyorsun sen!?
- ben özür dilerim... Hatırladın sanmıştım...
Kız yere düşen çantasını koluna astı ve sinirle binadan çıktı.************
Kız pijamalarını giyer giymez kendini yatağa attı. Daha sonra derin bir uykuya daldı.
Yine aynı rüya... Soğuk ve ıslak.. Her yerinin uyuştuğunu hissetti kız... Yüzeye ulaşmaya çalıştı. Yapamadı... Nefesini sonuna kadar akciğerlerine hapsetti. En sonunda nefessiz kaldı ve kendini bıraktı. Buz gibi suyun akciğerlerine dolduğunu hissetti. Bazıları boğulmanın korkunç olduğunu söylerler. Hayır... Aksine huzur verici... Sadece karanlık ve sen varsın... Çaresizce en dibe batıyorsun... Kız çaresizce kendini ölüme mahkum etti. Gözlerini yumdu. O sırada yukarıdan bir su sesi geldi. Biri suya atlamıştı...
Kız nefes nefese her günkü rüyasından uyandı. Bu sefer ilk durağı sulu ruh değildi... Bu sefer ilk tonny e gidecekti... Çünkü eğer ne oluyorsa burada en çok bilgi sahibi olan oydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERFECT | Dark Percy! |
FanfictionKaçmaya çalışıyorum... Kaçmayı bırak şu an nefes alamıyorum... Hareket edersem ölecekmiş gibiyim... Ruhumu bilmediğim yollara terk etmiş gibi hissediyorum... Özel alanıma yaklaşan biri var... Biri ya da bir şey... Ama ne ya da kim bilmiyorum... Belk...