- evet, yıkarsak yerine büyük bir park yapılacak kadar geniş...
- o zaman mimar ile konuşuyorum...
- tamamdır... Bende diğer odaları de gezip ölçü alayım...***************
Genç kız hemen olduğu yerde irkildi. Nasıl yani?! Anılarının kaynağı olan evi yıkacaklar mıydı?! Buna izin vermeyecekti. Bir adamın ayak seslerini duydu gıcırdayan tahtalar sayesinde. Hemen deri koltuğundaki yerini aldı kız. Yattı ve ağlamaklı bir yüz ifadesi takındı. Beynindeki çarklar son hızda çalışıyordu. Adam içeri girdi. Etrafı süzerken genç kızı gördü.
- pardon ama siz kimsiniz acaba? Burada kimsenin yaşamadığına dair bilgiler almıştım...
- ama yaşıyor gördüğünüz gibi... Şimdi defolun evimden!
- aslında şu an sizi şikayet etme hakkımız var! Çünkü devletteki bilgilere göre bu ev boş... Kaçak oturuyorsunuz!
- DEFOL EVİMDEN! ŞİKAYET EDERSEN ET! BU EVİN TAPUSU BANA AİT!
- bu kadar kolay pes etmeyeceğim... Dedi ve kapıyı çarparak gitti. Kız derin bir oh çekti. Sonra dua etti.
- tanrım lütfen sulu ruhta buranın tapusu olsun!
Hemen ayağa kalktı ve boğazını temizledi. Ayağa kalkma nedenini bilmiyordu.
- sulu ruhhh!!! Percyyyy!!! Neredeymiş sahibinin ruhu!!!!
Çocuk tersleyen bakışlarla kıza bakıyordu.
- hâlâ mı?
- evet... Bak hemen geliyorsun...
- eh... Bende salaklık...
- dediklerini duydun mu?
- evet... Adamın ismi aiden... Ben ölmeden önce de baya değişik kavgalarımız olmuştu...
- yani önceden de istiyordu.
- evet...
- nasıl kurtulacağız?
- evin hayaletli olduğuna inandırabilirim...
- evi yıkma isteğini coşturmasın?
- hm...
- tapu var mı sende?
- hayır... Ama kimde biliyorum...
- hemen adres ver gideyim!
- cennet ili, ecel mahallesi, ölüm sokak, no:12
- ha ha ha.. Öldüğünü söyleyebilirdin...
- o iş bende... Sen bekle...5 dakika sonra
- geldim...
- 5 dakikada?
- evet... Al bu da evin tapusu...
- percy?
- efendim...
- alamıyorum...
- neden acaba?
- çünkü bu bir ruh... Ben senden tapu istedim tapunun ruhunu değil!
- ne biliyim ben düşünemedim alamayacağını!
- aağğğhhh... Tamam ozaman sahte tapu çıkarmalıyım...
- biraz yasa karşıtı olacak sanki?
- eh yani... Olsun...
- iyi madem... Sana kutu ile iyi eğlenceler...
- seni seviyorum...
Çocuk kayboldu. Kız ise kanepesine uzandı ve kutuyu tekrar eline aldı. Bir fotoğraf daha çekti. Kız ilk başta hiç birşey hatırlayamadı. Daha sonra neler olduğu kafasında ve seslerle canlanmaya başladı. Bu fotoğrafta kız çocuğa sırtını vermiş korkuyla etrafa bakıyordu. Çocukta aynı şekildeydi. İşin garip yanı bu fotoğrafı kim çekmişti."- evet jason... Korkmuyorum... Perili köşk diye birşey yok! Ben bu eve gidiyorum...
- bak dostum... Bunlar büyük kararlar...
- bu kadar batıl inançlı olma... Hayalet diye birşey yok... Sadece ihtiyacım olan el feneri... Sapasalim çıkacağım dedi çocuk ve eski binanın içine girdi. Gıcırdayan tahta yerlerde ilerlerken el feneri ile etrafı yokluyordu. Önce büyükçe bir odaya girdi. Oda bomboştu. Hiçbirşey yoktu. Sonra merdivenlerden çıkmaya başladı. Çıkarken merdivenlerden bir basamağın tahtası çöktü ve bumm... Çocuk kendini alt katta bir yerlerde buldu. Odada yalnızca bir makyaj masalı ayna vardı. Odanın tam ortasında... Çocuk geri geri giderken sırıtını birine çarptı ve yere düştü. O an hayatında gördüğü en güzel gözlerle karşılaştı. Fırtına grisi tehtidkar gözlerle... Sapsarı dalgalı uzun saçlarıyla prensese benziyordu. Tabi kız prenses gibi değildi.
- ne yapıyorsun sen önüne baksana mal! Ödümü kopardın! Birde öküz gibi sırtıma çarptın zaten! Derdin ne! Perili köşk diye gelenleri mi korkutmak! Ama hayır ben kormam! Çok korkuyorum çıkmama yardım ett!!
- dengesiz misin sen?
- gerginken öyle oluyor...
- eeeee peki...
- yardım etsene gerizekalı lütfen...
- lütfen ile gerizekalı aynı cümleye çok yakıştı...
- dedim ya gerginken böyle oluyor diye yosun kafa...
- hıh... Bana yosun kafa diyene bak... Sanki kendisi bilmiş kız...
- öyleyim tabi... Tabi önce şuradan çıkalım...
- peki...
Çocuk kalktı ve sarışın kızla beraber oradan çıktı. O ev o ikisinin ilki oldu."Kız yine gülümsemeden edemedi. İlk tanıştıkları yer... Bu ev... Okul çıkışıydı ve çok sıkılmıştı. Biraz heyecan arıyordu. O da söylentilere gitti işte... Bir fotoğraf daha aldı eline... Bu fotoğrafta ise ikinci karşılaşmaları vardı. Lise 3...
"- peki piper.. Dersi dinleyeceğim...
- sakın yakışıklı çocuklara bakma... Dersi dinle... Yakışıklı çocuklar benim alanım... Özellikle sarışın mavi gözlü olanları bırak!
- peki piper... Zaten tipim değiller...
- sakın gönlünü birine kaptırma...
- pardon da o niye?
- çünkü sen benim kankamsın... Biriyle çıkmaya başlarsan beni unutuysuynnn...
Son kelimeyi bebek sesi yaparak söylemişti.
- peki piper...
Kızlar dolaplarının önünde konuşurken annabethin yanındaki dolabı bir çocuk açtı. Çocuk güneş gözlüğü takmıştı. Deri ceketi ve kulaklıkları vardı. Kaslı sayılırdı.
- pardon ama sanırım yenisin.... O dolap başka birinin!
Çocuk müzik dinlediği için duymuyordu.
- dedim ki o dolap başkasının!!!!!!
Çocuk gözlükleri ve kulaklıkları çıkarıp kıza baktı.
- birşey mi dedin canım?
- percy?
- evet...
- sen kimsin ve arkadaşıma ne yaptın!?
- hadi ama bu kadar mükemmel gözler ve yüz başka kimde olabilir!?
- sen kesinlikle percy'sin... Böyle ego başkasında bulunamaz çünkü..."-egolu sulu ruhlu yosun kafalı percy... Diye söylendi kız...
- hâlâ buradayım...
- duy diye sesli söyledim zaten...
- Pof...
Kız eline bir fotoğraf daha aldı. Bu fotoğrafta ise bir barda oturmuş 5 kişi fotoğraf çekmişlerdi."- percy bu kadar içme... Zaten bu yaşta yasal değil... Hem sarhoş olunca birde seni çekemem...
- ben sarhoş olmam.. Dedi çocuk bir bardak daha kafaya dikerek...
Jason: seni dinleyip sahte kimlik çıkartmamalıydık...
Piper: zaten niye yaptık ki?
Percy: eğlenmek için! Ben dans etmeye gidiyorum gelen?
Annabeth: of... Sen beni deli edeceksin...
Percy: hadi ama sarhoş olmam dedim..
Rachel: tabi tabi... En son yaptıklarını sen hatırlamıyorsun...
Annabeth: sen git biz gelmiyoruz... Dedi.
Percy bir ton sarhoş insanın olduğu dans pistinde insanların arasına karıştı.
Piper: onunla takılmak hem zevkli hem tehlikeli...
Jason: genel percy işte...
Rachel: hep böyleydi... Eğlence tutkunu...
Annabeth: benim zıttım... Hadi artık eve gidelim matematik ödevi var...
Piper: bu kadar da değil canım bence o kadar büyük bir sorun çık-
Arkadan birkaç çığlık ve cam kırılma sesleri gelince rachel söylendi.
- işte başlıyoruz... Sonra rachel bardağı kafasına dikip olaya daldı. Percy ile beraber bir çocuğu öldüresiye dövdüler... Diğerleri de ayırmaya çalıştı ama nafile..."- şapşal yosun kafa... Hiç sarhoş olmuyorsun gerçekten...
- bilerek mi yapıyorsun!?
- evet...
Elini kutuya daldırıp bir fotoğraf daha çekti. Tam fotoğrafı yorumlayacakken telefonun sesini duydu.Arayan: piper
- alo
- alo annabeth Neredesin!? Saat gece yarısı oldu.. Meraktan çıldırdım!
- kutuyu inceliyordum... Bir evdeyim.. Bugün gelmeyebilirim...
- annie... Bak lütfen o kutuyu bırak ve gel... Yarın devam etsen ne olur yani?
- çok şey olur pipes... Lütfen bırak ve bugün bitireyim kafamdaki soru işaretlerini...
- tamam ama mutlaka beni haberdar et...
- tamam görüşürüz...
- byKız telefonu yanına koydu. Sonra dikkatini kutuya vermişken bir ses duydu.
- evet... Bu kız bu evde kaçak oturuyor polis bey...
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERFECT | Dark Percy! |
FanfictionKaçmaya çalışıyorum... Kaçmayı bırak şu an nefes alamıyorum... Hareket edersem ölecekmiş gibiyim... Ruhumu bilmediğim yollara terk etmiş gibi hissediyorum... Özel alanıma yaklaşan biri var... Biri ya da bir şey... Ama ne ya da kim bilmiyorum... Belk...