Bölüm 9: Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle

1.6K 201 18
                                    

Bir anda yerimden kalktığımda Jung Kook kolumdan tutup beni tekrar oturtmuştu.

-Hayırdır yolculuk nereye?

-Engel olmalıyız!

-Nasıl yapacaksın onu?

-Bil-bilmiyorum ama!

-Ben harekete geçeyim de plan arkamdan gelir diyorsun yani bu da bir mantık tabi. Kır dizini otur şuraya hiçbir yere gitmiyorsun!

-Ama burada böylece bekleyecek miyiz?

-Başka şansımız mı var? Sus biraz da düşüneyim.

-Çok zamanımız yok!

-Biliyorum. İzin ver de düşüneyim.

Elini başına götürüp saçlarını karıştırmıştı. Bazen kendimi korku tünelinde gibi hissediyordum. Bunların hiçbiri gerçekmiş gibi gelmiyordu. Karnım guruldadığında Jung Kook başını kaldırıp bana bakmıştı ben de elimle karnımı tutmuştum. Yüzümün kızarmaya başladığını hissedebiliyordum. Jung Kook ifadesizce yüzüme baktığında hıçkırığım ben de buradayım dercesine geri gelmişti. Bu sefer ani bir hareketle elimi ağzıma kapatmıştım. Cidden bedenim yorulmuş da ölmek mi istiyordu? Karnım bu sefer uzun uzun guruldadığında Jung Kook dayanamamış kahkaha atmıştı.

-Çok mu komik hık.

-Evet, komik tabi! Her an ölebilirsin ama senin karnın gurulduyor.

-Bu hık engel olacağım bir şey değil biliyorsun değil mi? Hık Lanet olsun neden bu hıçkırık durmuyor? hık

-Bak ona bir çare bulabiliriz.

-Nasıl olacak o?

Bir anda daracık kutuda bana doğru gelmişti. Zaten dip dibe oturuyorken ani hareketi yüzünden yüzlerimiz birbirine o kadar yaklaşmıştı ki dudaklarımızın arasında neredeyse hiç mesafe yoktu. Gözlerim kocaman olduğunda ne olduğunu anlamadan öylece bakarken kekelemeye başlamıştım.

-Ne… ne yapıyorsun sen?

-Nasıl?

-Efendim?

-Hıçkırığın en iyi çözümü korkutmaktır. Geçti değil mi?

Ne dediğini anlamayan gözlerle baktığımda gülüp başını eğmiş saçlarımı karıştırıp geri çekilmişti. Hıçkırığım gerçekten durmuştu. Ama hıçkırığımla birlikte kalbimde durmuştu. Karnıma çektiğim ayaklarımla karnına vurduğumda gülücükleri boğazında kalmıştı ama kutu da sallanmıştı.

-O neydi?

-Biri mi var orada?

-Bakın şuraya!

Lanet olsun tam zamanıydı. Bizim yanımıza doğru geliyorlardı. Jung Kook beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Tam bu sırada kapağa bir şeyin zıpladığını duydum. Tam üstümüzde bir kedi miyavlıyordu. Kapağı eşeleyince az öncekine benzer bir ses çıkmıştı.

-Patron burada bir kedi var.

-Bir kedimiz eksikti! Atın onu dışarıya adamları aradınız mı gidiyorlar mı?

-Evet, gidiyorlar!

-Hey sizin burada ne işiniz var?

Gerçek mi Hayal mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin