Bölüm 12: Kabullenişler Zordur

1.6K 225 42
                                    

-Bi...bi dakika. Daisy zor bir gün geçirdin. Uzun zamandır uyumadığın da belli. Jung Kook’a üzüldüğünü de anlayabiliyorum ama o iyi. Şimdi sana bir sakinleştirici getireceğim tamam mı?

-Her zaman ki Jane.

-Jane ben deli değilim. Biliyorum kabullenmek zor ama…

-Hayır, hayır sana deli demiyorum. Seni anlıyorum.

Son birkaç saat içinde yaşadıklarımı bir gözden geçireyim. Önce mafya tarafından kaçırılıyorum, sonra kafama bir silah dayanıyor, oradan kurtuluyorum karakolda abimin normal bir gazeteci olmadığını ve içine girdiğim mafya tarafından öldürüldüğünü öğreniyorum, yaklaşık bir yıldır birlikte yaşadığım adamın abimin en yakın arkadaşı olduğunu ve aslında yaşadığını öğreniyorum. Mafya evimi basıyor ve onlardan kaçmak için akıl almaz yollar izliyorum, hayaletiyle konuştuğum adamı yoğun bakımdan kaçırıyorum. Bir yengem olduğunu hatta bir de yeğenim olduğunu öğreniyorum. Hayaletiyle yaşadığım adam ölümden dönüyor ve ben şu an bir hayalet gördüğümü en yeni yengeme anlatmaya çalışıyorum. Allah’ım ne kadar normal bir hayatım var. Monotonluğun sözlükteki anlamı benim, değil mi? Gözlerimi kapatıp “sevgilimin kardeşi bir deli” gözleriyle beni süzen Jane’e bakmamaya zorladım kendimi. Evet, seni nasıl ikna edeceğiz?

-Bunun delice olduğunu biliyorum. İlk günlerde ben de kabullenmek istememiştim. Hatta psikologlara gittim, terapiler gördüm. Bunun bir halisünasyon olduğuna kendimi ikna etmeye çalıştım ama Jung Kook burada.

-Daisy burada kal tamam mı? Hemen geleceğim.

-Kızı daha fazla korkutma. Zaten zor bir gün oldu onun için.

-Düşünsene burayı sadece ağabeyim ve Jung Kook biliyorsa ben seni nasıl bulmuş olabilirim?

-Ağabeyin sana söylemiştir.

-Seni değil ama kaldığın yeri mi söylemiştir?

-Araştırmışsındır.

-Bu kadar kolay bulunabiliyor olsaydı sence de çoktan birileri buraya gelmez miydi?

-Tamam, bu kadar yeter. Şimdi biraz uyu tamam mı?

-Shin Hye de ona. Gerçek adı Shin Hye. Annesi vermiş ona bu ismi. Hiç kullanmadı sadece ben ve Andrew biliyorduk. Gerçek adı Park Shin Hye.

-Shin Hye. Park Shin Hye. Lütfen bırak da sana anlatayım.

-Sen o ismi nereden biliyorsun!

-Jung Kook söyledi. Şimdi!

-Daisy bak şimdi sakin ol tamam mı?

-De ki bir gece Andrew'la kavga ettikten sonra burnuma yumruk atmıştı. Aralarına girmekle suçlamıştı beni.

-Cidden mi?

-Ne cidden mi?

-Abimle kavga ettikten sonra Jung Kook’un burnuna yumruk mu attın? Aranıza giriyor diye?

-Bana onu savunmuştu… hey bir dakika bunu Andrew bile bilmiyordu.

-Evet, sonra bunu ona karşı kullanıp korku trenine bindirmiş Andrew'ü de yaka paça o vagona atmıştım. İkisinin de birbirinden haberi yoktu.

-Sonra bunun intikamı olarak seni bir korku trenine atmış ve abimi de yaka paça yanına oturtmuş. Birbirinizden haberiniz yokmuş.

Jane gözleri büyüyerek beni dinliyordu. Hikayenin devamını duymak istediğim için ona dönmüştüm.

Gerçek mi Hayal mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin