Pencereden gökyüzüne baktım ay tam karşımda duruyordu.
Benim onu seyrettiğim gibi oda beni seyrediyordu.Tek fark ben onun güzelliği karşısında büyülenirken o bana acıyan gözlerle bakıyordu.Acımakla haklıydı da gün boyu tek yaptığım evde oturmak ve televizyon izlemekti.Okuyacak kitabım bile kalmamıştı annem alacağını söylesede her seferinde unutuyordu.
Bu yüzden bir haftadır yaptığım tek şey televizyon karşısında vakit öldürmekti.Gözlerimi aydan çektiğimde tüm ihtişamıyla karşımda büyük orman duruyordu.Kendimi bildim bileli burada yaşıyordum.Bu kocaman ormanı daha yeni keşfetmiş gibi gözlerimi şaşkınlığımla ona diktim,izlemeye başladım.
Ağaçlar yapraklarını önüme halı diye döküyordu,iskelet gibi kalan dalları birbirinle dans edermişçesine çarpıyor geriye kuru bir gürültü bırakıyordu.
Rüzgarın adımı fısıldadığını duyabiliyordum.Koca orman kollarını açmış beni bekliyordu.Gözüme o kadar davetkar görünüyordu ki kalktım montumu, şapkamı ve el fenerimi alıp dışarıya çıktım.
Orman beni çağırıyordu!
Spor ayakkabımın zeminde tok sesler çıkaracak kadar emin adımlarla yürüyordum.
Omzumun üstünden arkamda son kalan eve villaya baktım,ormanın karanlığına rağmen villa daha karanlık ve korkutucu görünüyordu gözüme,el fenerinin ışığı biraz olsun önümü aydınlatırken yürümeye devam ettim.
Ormanın ortasına geldiğim kanısına varırken durdum.Derin nefesler alıp verdim temiz oksijenin ciğerlerime dolmasına izin verirken el fenerinin ışığından yararlanıp etrafıma baktım.
Yeşil ,sarı,kahverengi ve kırmızı tonları ile etrafımı saran yapraklara ağaçlara baktım.İskelet ağaçlar son kalan yapraklarına da veda ederken çırılçıplak kalmıştı.
Ayaklarım bu tırmanışlara alışık değildi ve şimdiden ağırmaya başlamıştı.Biraz oturmak iyi gelecekti el fenerini yere koyup sırtımı bir ağacın gövdesine yaslıyarak oturdum.Kurumuş yaprakların üstüne oturunca etrafa uğursuz hışırtılar yayıldı.El fenerimin pili bitmek üzerdi belli kı ışığını yavaşça azaltırken ,gözlerimi kocaman açtım.
Hangi salak yanına yedek pil almayı unuturdu ki pilinin bitmemesi için feneri kapatıp kucağıma koydum.Yolda önüme görmek için ömrünün olması lazımd gözlerimi derin nefes alıp tekrar sesli bır şekilde verdim burası çok huzurluydu.
Çalılıkların arasından yaprakların uğursuz sesleri yükseldi hırıltılar kırılan dal seslerine bakılırsa etrafımda daireler çizen bişey vardı.Ayağa kalkıp etrafıma baktım hava aydınlanmaya başlamıştı,ağaçların gövdeleri görünüyordu fakat karanlık elini üstümden tam olarak çekmemişti .Kucağımdan düşen el fenerini eğilip aramaya başladım.Elim kuru yaprakların arasında daireler halinde katı cismi hissetme arzusu ile dolanıyordu.Sonunda elimin katı bir cisme çarptığını hissettim tuttum ,gözlerimin seçebildiği kadar baktım.Feneri elimde tutuyordum tuşa bastım fener az da olsa ışığınıyla aydınlattı karşımda ki çalılıkların arasın da iki çift kırmızı göz gördüm.Kocaman beyazı olmayacak kadar kızarmıştıı gözler...
Nefesim daralıyordu tüm oksijen içime dolmuş gibi ciğerlerim yanıyordu.Bedenimi taşıyan ayaklarıma baktım hareket ediyordu.KOŞUYORDUM...
Koşmaya ne zaman başladığımı bilmiyordum.Kulaklarıma dolan sesle ağzıma nüfüs eden soğuğu simdi anlıyordum.Deli gibi koşarken aynı zamanda çığlık atıyordum.Arkamdan gelen vahşi hırıltılara bakılırsa peşimde kurt vardı.Aç karnını benimle doyurmak keskin dişlerini etime batırmak isteyen vahşi bir kurt! Gözlerime hucum eden görüntülere baktım.Etime batan sivri dişleri düşümdüm görüntüsü bile tüyler ürperticiydi.Omzumun üstünden arkama baktım bunu yaparken önüme bir ağacın çıkmaması için dua ediyordum.Arkamdan dört nala koşan iri bedeni ile etrafını sarsan bir hayvan vardı.Hangi hayvansa bir kurt olamayacak kadar büyüktü.Aklım da liste yapmaya çalışıyordum bu ormanda yaşıyacak kaç tane büyük başlı hayvan olabilirdi.Belki domuz insanların mısır bahçelerine dirdiğini duyardım komşuların ağzından yaban domuzu ama şimdiye kadar hiç görmedğim için emin değildim.Ne liste yapabilecek durumum vardı şuan nede arkamda ki hayvanın ne olduğunu merak edecek ben sadece yaşamak istiyordum. Tek düşündüğüm şey şu lanet olası ormandan biran önce çıkmaktı! Kendi çığlığım kulaklarımı zonklatırken bayır aşağıya yuvarlanmaya başlamıştım.
Dünyam dönüyordu.B,r ağaca çarpana kadar yuvarlandım.Çarptığım ağacın gövdesinden destek alarak ayağa kalktım .Düştüğüm yere doğru bakarken beni izleyen keskin gözleri gördüm.Aydımlanan havayla karşımda dört ayağının üstünde beni koşturan vahşi hayvanın ayı olduğu gördüm.İki patisinin üstünde ayağa kalkıp iri bedeni ile bana gövde gösterisi yapıyordu.Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi büyüdü iki metre belkide daha fazla olduğunu düşündüğüm ayı bana doğru koşamaya başladı. Bayır aşağıya baktığımda kesilip üst üste yığılmış ağaç gövdelerini gördüm burası geldiğim yoldu hızlıca çıkışa doğru koşamaya başladım.Arkamda dört pati üstünde koşan ayının bugüne kadar sadece bal ve balık yediğini düşünüyordum.Gerçeten ayılar insan yermiydi ki sanırım şuan bulunduğum durum bunun aksini kanıtlayacak bir durumdu.Şaşkınlığımı üstümden atıp kendimi nemli toprakta kaydırmaya başladım bu koşup düşmemden daha iyi bir seçenekti.Bayırdan indiğimde ayının bana çok yakın olduğu gördüm ben ayağa kalkana kadar beni yakalamış olur.Ne yapacağımı bilmiyorum ayılarla ilgili bildiğim tek şey ayı yogi ve piknik sepeti maceralarıydı okadar.Ayağa kalkmaya yeltendiğimde güçlü bir şey dengemi kaybetmeme neden oldu.Düştüğümde kafamı kesilmiş dizili duran büyük sert ağaç gövdelerıne carptım.Çarpmanın etkisiyle başım döndü sersemleştim.Bedenim nemli çimlerin üstünde yatarken hareket etmiyordum. Aklıma ilkokul da türkçe hocamın anlatığı öykü geldi ölü taklidi yapan insanın ayıdan kurtulma öyküsü dinlediğimde çok saçma gelmişti yaptığımı düşündüğümde de öyle ama işe yaramak zorunda işe yaramak zorundaydı.Elimde ufakta olsa kurtulma şansı olduğunu düşündüğüm herşeyi yapmak zorundayım.
Hayatın bana biçtiği bir rol olmadığını düşünsemde yinede ölmek istemiyorum özellikle cesedimi bile bulamayacakları bu orman ve suan başımda duran bu ayı tarafından mideye indirilme olasılığım varken.Herşeye rağmen yinede yaşamak istiyorum.Derin bir nefes aldım içimden ona kadar sayıp nefesimi tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Çoban
JugendliteraturO'nla karşılaşana kadar bir yalanın içinde yaşadığını bilmiyordu.