Merhem

43 4 0
                                    

Sapanca gölüne bakan bir tepede durdurdu motoru,yol boyunca tek yaptığım ona sarılmak olmuştu.İlk başta biraz çekinsemde elimi belinde tuttuğum için,motor hızlanınca umursamadan sıkıca sarılmıştım.Düşüp ölmektense sarılmak daha iyi bir yoldu.

Kendimi kandırıyordum. Düşmekten hiç korkmamıştım aslında, yanımda Mert varken bana bişey olmazmış gibi hissediyordum.Bana güven veriyordu.Nedenini bende bilmiyorum yinede onun yanında kendimi özgür  hissediyorum.

Annesinin gözetimi altında özgürlüğüne kanat çırpan küçük bir kuş gibi hissediyorum.Çırpınmaktan ne zaman yorulsam yardım etmek için yanımda bitiveriyordu.Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa hemen o gelecekmiş gibi hissediyorum.Bir yerlerden çıkıp bana yine yardım eli uzatacakmış gibi..

Yeni tanıdığım,hatta tanımadığım birine karşı fazlasıyla güven besliyorum içimde biryerler de..Bu beni korkutuyordu aslında, motor da ona sarılırken hissettiğim duygular beni korkutuyordu.

Bu duygunun adını tam olarak koyamıyorumdum.Tamam bir duygu vardı ''güven''di bunun adı biliyordum.Fakat tek bir duygu değildi bu sanki binlerce duygu vardı üstümde ,aklımda,ona sıkıca sarılan kollarım da..

Motordan indim.Kaskımı kafamdan çıkarıp ona verdim.Saçlarımı tokamdan kurtarıp rüzgara teslim ettim.Başım ağrıyordu.Kafam da kask olmasına rahmen kulaklarım ,burnum,yüzüm donmuştu.Yaşlanan gözlerimi kısıp onu izledim.Kaskı elimden aldı motorun düz durması için kalın demir çubuğu ayakkabısı ile itti,kaskı motorun direksiyonuna taktı.Benim başım soğuktan çatlıyacak duruma gelmişti.Fakat o kask takmamasına rahmen soğuktan gram etkilenmemişe benziyordu.Uçurumun kenarına gidip oturdu.Arkasına dönüp yüzüme baktı.

Nemli çimlere oturdum.Yüzüne baktım püruzsuz yüzünde tek bir kusur yoktu.Kusursuz yaratılmıştı resmen ve ben o kusursuzluğun yanında tüm kusurlarımla oturuyordum.Genelde bir erkekle oturduğum zaman bunları düşünmezdim.Şimdi neden düşünüyordum bilmiyordum..

Bacaklarımı  karnıma çekmiş ellerimle tutarken,beş dakika boyunca gölü izledim.İzledik.

''Burası güzelmiş '' dedi.Gölü izlerken.

''İlk defa mı ''geldin dedim.Aslında bende ilk defa gelmiştim.Küçükken Alper  ve ailesiyle gelmiştik.Buraya çıkmamıştık bizim gittiğimiz yer bakış açıma göre oturduğum yerin çaprazında aşağıda ki iskelenin ordaydı.Yüzüme baktı 

''Bir planım yoktu yol beni nereye götürdüyse oraya geldim aslında,buraları bilmiyorum.'' 

Kafa sallamakla yetinip önüme döndüm.

''Bana bir o kadar yakın bazen bir o kadar uzak geliyorsun'' dedi.Afallamıştım bana neden böyle birşey söyledi ki şimdi,  şaşkın yüzümle bakarken ,bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünüyordum.Gözlerimin içine baktı.

''Gözlerine baktığım da sana herşeyi anlatmak istiyorum.Gözlerimi çekince bunun saçma olduğunu düşünüp kendimi susturuyorum.''

''Herşeyle kastın ne ?'' diye sordum.Yüzünde oturan hüzne baktım.Kafasını benim aksime çevirdi.

''Hayatım,şimdiye kadar yaşadıklarım herşey ,ölürken film şeridi gibi geçen anılar , gözlerimle gördüğüm ve yaşadığım herşey işte'' Sözlerine anlam yüklemek zordu. Onu tanımadığım için bunaları söylemekte ki amacı neydi kestırmeye çalışıyordum.

''Sana da oluyor mu ?'' 

''Ne oluyor mu '' tek kaşımı kaldırmış şaşkınlıkla ağzına bakıyordum, kalın dudaklarından çıkacak sözleri merak ediyordum.

''Tanımadığın birine,bir yabancıya içini dökmek istemek,oturup sabaha kadar tüm dertlerini sıkıntılarını anlatmak ve rahatlamak bir yabancı bile olsa ona güvenmek'' hüzünlü yüzü yardım dilenen bir çocuk gibi bana bakıyordu.

''Bazen,ben böyle zamanlar da belki çocukça gelecek ama günlük tutarım.''

''Yazıyla pek aram yoktur benim,aslında sözlerlede aram yoktur.Senin gözlerine bakınca sözler istemsizce çıkıyor ağzımdan '' yüzü bana dönüktü son söylediği cümleyi ağzında geveleyerek söylemişti.Yine de duymuştum.Midem de tuhaf bir duygu hissediyordum.Belki bu açlıktı ama şuan hiç olmadığım kadar tok hissediyordum. 

''Kendini kötü hissettiriyorsa ,anlat dinlerim.Belki bir çare olamam derdine fakat anlatmak iyi gelirse eğer, susar dinlerim sadece  '' gözlerini gözlerimden çekti.Kafasını ellerinin arasına alıp öylece durdu.Yardıma ihtiyacı varmış gibi duruyordu.Elliyle saçlarını karıştırdıktan sonra yüzüme baktı.

''Boşver söylememişim farzet .'' dedi.Anlatacaklarını merak ediyordum .Onu tanımak istiyordum.Fakat onu anlatması için zorluyamazdım.

''İstediğin kadar varmıymış motor. Sevdin mi ?''tebbesüm etti. Evet anlamında kafa salladım.

''Hemde çok insanı özgür hissettiyor.Tabi birde soğuktan baş ağrısı hapsine tutmasaydı''dedim.Gülerek 

''Çok mu ağırıyor? '' dedi.Yüzünü buruşturup

''Evet ne zamandır böyle ağırmamıştı.Soğuk yüzünden sanırım.''

''Soğuk baş ağrısına iyi gelir diye bilirim'' 

''Motordayken ağırmıyordu zaten inince ağrı saplandı.Esen rüzgar da motordakinden hafif gelince böyle oldu.Önemli değil'' 

Eliyle kafasını kaşıdı..

''Aslında benim soğuktan  başka bildiğim daha iyi bir yöntem var'' 

''Şimdi kafanı bacağıma koy '' 

''Ne!Hayır geçer birazdan ''

''Bir kere de inat etmesen  ''dedi.Bakışlarına mağrum kalınca 

''İyi tamam'' başımı sağ bacağına koydum.

''İstediğin oldumu?''

''Oldu'' dedi.Yüzünde hain ,pis sırıtmasıyla ,parmaklarıyle anlıma dokundu.Parmakları o kadar sıcaktı ki tüylerim diken diken olmuştu.Sıcak  parmakları kaşlarımın ortasından yukarı anlıma çıkıp sağa ve sola iki yöne doğru ayrıyor ve bastırıyordu.Sanırım bağrımı yayarak azaltmaya yok etmeye çalşıyordu.Bu yöntemi ilk defa görmüştüm ama işe  yaramıcayacağını anlamıştım.Bu şiddette ki bir ağrı böyle şeylerle gitmezdi.

Yeşil gözlerine bakıyordum.Güzel yüzünü saatlerce izleyebilirdim.Gözlerinin altında oluşan halkaları bile ayrı bir güzellik katıyordu yüzüne,gülünce kıvrılan dolgun dudaklarına bakınca kendi dudağımdan utanıyordum.Benim ki Mert'inkine oranla çizgi gibi kalıyordu .Tahminen beş dakika geçmişti.Ağrı gitgide azalmıştı hatta yok olmuştu.Sihirli parmakları bir kere daha yarama merhem olmuş ve beni yine yalancı çıkarmıştı.

Yalancı ÇobanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin