10 saniye ayı boynumun girintisine ıslak burnunu soktu ve koklamaya başladı nefesini boynumda hissediyordum.Korkuyordum.Nefes almıyordum. Boynumdan başlayıp tekrar boynuma gelene kadar tekrar kokladı
7dakika 40 saniye sonra vücudum da süren keşfi bitmiş yüzüme gelmişti yüzüme bakarken tek patisini başımın kenarına nemli toprağa koydu.İri koyu kahverengi gözleriyle gözlerime bakıyordu.Vahşiyce,benimse tek yapabildiğim put gibi durmaktı nefes almadan ,tek bir mimik bile oynatmadan ölü taklidi yapmaktı.Başka çarem yoktu.Karşımda ki iri hayvanın yanında tek yapabildiğim ,yapabileceğim buydu.
Nefesimi tutalı tam 15 dakika olmuştu.Bu belkide benim için bir ilkti hayatımda hiç dakikalarca nefesimi tutmamıştım.Çok kötü bir durumdu.Yüzümün renk değiştirdiğini hissedebiliyordum. Gözlerimi kırpmamaya özen göstersemde bu benim gözlerimin yaşarıp ağlamamdan başka hiç bir işe yaramıyordu.
İşe yaramıyordu işte ayı inanmamıştı.Benim bile inandığım şeye ayı bile inanmamıştı.Haklıydı da ben bir masala bir hayale inanmıştım.İkinci plana geçmeye karar verdim.Ellerimde sıkıca tutuğum feneri havaya kaldırdım gözlerimin içine vahşice bakan ayının kafasına tam indirecekken birşey bana engel oldu.Gözlerimi ilk defa ayıdan çekip ellerime bana engel olan şeye baktım bir patiydi yanımda duran gözlerimi bir saniye bile olsa gözlerimden kaçırmayan ayı, ellerimde ona karşı silah olarak kullanacağım feneri tutan elimi bileğimden yakalamıştı.Elimi başımın yanına koydu,diğer eliyle boş kalan elimide başımın diğer tarafına koydu.Bedeniyle örttü bedenimi deli gibi çırpınmaya başladım elllerimi hareket ettiremesemde ayaklarım durmuyordu,kafamı iki yana sallayıp duruyordum.Şapkam başımdan çıktığında rüzgar saçlarımı yüzüme savurmaya başlamıştı kendime lanet okuyordum içimden sayıp sövüyordum kendime,ben bir salaktım.Burda olmaman gerekirdi, şuan bu korkuları yaşamamam evde can sıkıntısından ölsemde dışarı çıkmamam gerekirdi.Yaşayabilirdim o zaman hayatta kalabilirdim daha ölmemiştim tamam kabul ama yine de sonum ölüm olacaktı bir ayının altında duruyordum.İnsan bir ayıyla karşı karşıyayken ne kadar ömrü olabilirdi ki.
Pes edip kafamı sertçe yere koydum son bir umutla ayının bana bakan gözlerine baktım.Son duamı ediyordum.Şahadet bile getirmiştim.Ayı hala bana bakıyordu, gözlerime tam içine bende ona baktım nede olsa bu fani dünya da son göreceğim şey ayının gözleri olacaktı. Kahverengi iri gözleri artık vahşice bakmıyordu.Sanki acıyla ,kederle bakıyordu,bilmiyorum belki de saçmalıyorum bir ayının gözlerinde açlıktan başka hangi duygu saklı olabilirdi ki.Salakça bir şekilde hayranlıkla ayının gözlerine bakıyordum parlak kahverengi iri gözlerine..
Gözleri bir anda küçüldü,üstüme yaslanan kıllı yumuşak ağır bedeni hafifledi,kıllar yavaş yavaş kaybolurlen yüzü ortaya döküldü.Gölge vuran yüzünü tam göremesemde sert yüz haltlarını dudaklarını ve bana bakan keskin gözlerini seçebiliyordum.Sıkıca kavradığı bileklerim rahatlarken elime kayan ve parmaklarıma kenetlenen parmaklara baktım.Bir insana ait olan bu eller biraz önce bir ayının patileriydi. Gözlerime inanamıyordum aklım bana nedensiz oyunlar oynuyor diye düşünüyordum taki düşüncelerimi bir erkek sesi bozana kadar
''Nefes Al ''Gözlerimden sonra inanmayan organım kulaklarımdı gözlerimi dudaklarıa çevirdim yukarıya kıvrılmış soluk pembe dudakları yeniden kıpırdadı
''Nefes Al'' halisünasyon gördüğümü düşünsemde şuan olanlar cok gercekçiydi.Şuan birinin beni cimciklemesi yada sarmasını isterdim.''Nefes alsana kızım, biraz daha nefes almassan ölüp kalacaksın kucağımda'' tüm bedenim sarsıntı içinde kaldım omuzlarımdan elleri arasında sarsılıyordum.Cigerlerime dolan oksijen titrememe neden oldu öksürmeye başladım .Saymayı ne zaman bıraktım bilmiyorum ,nefes almadığımın bile farkında değilim doğrusu.''İşte böyle al ver allll verrr aferim sana kızım'' havanın soğuğu bedenime işlerken üstümden kalktığını gördüm ısınan yanklarım ve sıcaktan buhar olup uçacağını zannettiğim bedenimin onun sayesinde ısınıdığını anladım.
Sıcak nefesi yerine çarpan soğukla gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissettim.Görünüşüm bulanıklaşıyorduama ağlamıyordum. Bulanık olsa da karşımda bir erkek bedeni görüyordum. Altında kot olduğunu düşündüğüm bir pantolan vardı onun dışında üstünde başka birşey yoktu.Elini bana uzattı.Yavaş hareketlerle doğruldum.Ellerimle bedenimi geriye atıp ilerlemeye başladım.Avuçlarıma batan şeylerin acısını hissetmemeye çalışarak devam ettim.Olduğu yerde durmuş bana bakıyordu hareket etmiyordu çıplak bedeniyle heykel kesilmiş sadece beni izliyordu.Ayağa kalktım ayaklarım titriyordu.İçimden üçe kadar saydım
1...2...3... ve koşmaya başladım var gücümle koşuyordum.Bedenimin koşmaktan bitkin düşüyordu.Tüm kaslarım sızlıyordu.Tenime iğne gibi batan rüzgara rağmen hala terliyordum.Etrafıma bakındım ağaçlar yerini fidanlara bırakırken çitlerin arkasında duran villaya baktım.Arkamdan kırılan dalların seslerini duyabiliyordum.Arkamda her ne varsa insan yada hayvan beni bulmaya geliyordu. Hiç düşünmeden çitleri atladım kalçam çitin sivri tarafına çarpsada acımı duymazdan gelip koşmaya devam ettim.Villaya küçük bir göz attım.
Kapıyı yokladım kapalıydı içimden küfürler savurdum.Köşeyi döndüm mutfak kapısını gördüm sonuna kadar açık olan kapının sinekliği rüzgardan duvara çarpıyor tok sesler çıkartıyordu.Kendimi içeri atıp kapıyı hızla kapattım.Kapının üstünde anahtarın olmadığını görünce şansıma birkez daha lanet okudum.Mutfağa kısa bir göz attıktan sonra aspiratörün yanın da asılı duran tavalardan en büyüğünü aldım.Sapı sıkıca kavradım Mutfak masasının altına girip dua ederek beklemeye başladım.
Göz kapaklarımın yaptığı baskıya yenik düşerken sabah ezanının sesini duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Çoban
Novela JuvenilO'nla karşılaşana kadar bir yalanın içinde yaşadığını bilmiyordu.