Kararlılığım her adımım da daha da azalıyordu.Bu ormanda attığım belkide üçüncü turdu etrafımda daireler çiziyordum.Buna rahmen etrafta düne dair hiç birşey bulamıyordum.Ne bir boğuşma izi nede bir yaşam belirtisi,orman sessizliğe bürünmüştü etrafta dolaşan tek ses rüzgarın çıkardığı uğultulu çığlıklardı.
Fakat heryer hatırladığım gibiydi kesilip düzenle üst üste dizilmiş kütükler,yuvarlandığım bayır,tutunarak kalktığım koca ağaç ,yüzüme esen rüzgar bile aynıydı. Dün deli gibi koştuğum bu tepeleri şimdi deli gibi dolaşıyordum.Düne dair en ufak bir ipucu belki şuan kırılan hevesimi yerine getirirdi.Üç değil o zaman belki üçyüz kere dolaşırdım.
Hayal kırıklığımla beraber ormandan çıkarken yanımızda boylu boyunca uzanan çitlere baktık.İşte şimdi bir umut kırıntısı düştü aklıma dün bu villaya girmiştim.Senelerdir korkuyla baktığım bu villaya dün korunak olarak girmiştim.Dün ki anılarım tam olarak burda son bulmuştu.Eve girdiğimi hatırlıyorum ama çıktığımı hatırlamıyordum.
Villanın yeşil kapısının önünde durdum derin bir nefes alıp kapının kolunu indirdim.
Kilitliydi. İçimden bir ton küfür gevelerken duvara çarpan sert cismin sesini duydum.Mutfak kapısı ! Hızlı adımlarla köşeyi dönerken tahminimin doğru olduğunu gördüm Açık sineklik duvara çarpıyor geriye tok sesler çarpıyordu.Hatırladığım gibiydi herşey,büyükten küçüğe doğru dizilmiş tavalar mutfak masası heryer yerli yerindeydi.Tek fark pencereden içeri giren ve evi aydınlatan gün ışığıydı.Etrafa biraz daha bakındım.
Mutfakla birleşik olan büyük salon eski tarz mobilyalarla dizayn edilmişti.Büyük dönemeçli merdivenin altında üst üste duran büyük koliler hariç heryer toz içindeydi.Yaptığım haneye tecavüz sayılırmıydı ki? Sormam bile saçmalıktı tabi ki bu haneye tecavüzdü.Biri beni görüp polise haber verse belki hapse girerdim ki buna hiç niyetli değildim.Hem burda olmak için mantıklı bir bahanem bile yoktu.Arkamı döndüm masanın altında duran siyah saati gördüm.Yere eğilip saati elime aldım.Bu benim saatimdi.
Annem babamı hatırlatmasını istememden yorulup bu saati bana vermişti.Bu babamın en sevdiği saatmiş kolundan hiç çıkarmazmış.Vefat etmeden birkac saat önce çıkarmış ve bir daha takamamış. Anneme bu saati kaybetmiceğime hep kolumda taşıyacağıma dair söz vererek almıştım ve şimdi onu düşürdüğümden bile bir haber,sadece dün adım attığım bir evde düşürmüştüm.Salak dedim kendime Salak! Salak! Salak!.Sinirle ayağa kalktım masanın altında olğumu unutup kafamı çarpınca küçük bir çığlık attım.
Elimi kafama götürürken elimde ki saati düşürdüm.Gözlerimi acıyla kapatıp kendime lanet okuduktan sonra gözllerimi açıp emekliyerek saate doğru gittim saati ellerime almaya ramak kalmışken yanında duran ayakları gördüm.Şaşkınlıkla baka kaldım işte şimdi almıştım başıma belayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Çoban
Teen FictionO'nla karşılaşana kadar bir yalanın içinde yaşadığını bilmiyordu.