Gözlerimi hızlıca kaçırırken sıcaklık aşağıdan yukarıya doğru çıkarak etrafımı sardı. Annesinin yanında nasıl böyle bir şey söylerdi? Hemde nişan törenine elbise seçmek için evimize gelirken. Siktiğimin adamı! Sadece onun anlayacağı bir bakış atarken annesinin gözlerini üzerimde hissediyordum. Bir şey anlamadığını ummaktan başka çarem yoktu.
''Doğrusu, buraya gelemeyecek kadar önemli işinin ne olduğunu merak ediyorum.''
Gözlerim hemen yüzüne çıktı. Buraya gelmek istemiyor muydu? Galiba bu acıtmıştı.
''Sevgilim,'' diyen ince ses bütün atmosferi bozduğunda olduğum yerde kaldım. Caitlin kollarını Christopher'ın bedenine sararken onunla göz göze geldim. Yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. ''Harika toz pembe bir elbise de karar kıldık. Bakman lazım.''
Bedenim değişik duygularla çevrelenirken burada olmak istemiyordum. Mümkünse bu sahneyi izlemek istemiyordum. Neden çıldıracak gibi hissediyordum bilmiyordum. Aklıma bir fikir üşüşüyordu ve en çok da bundan korkuyordum.
Onları arkamda bırakarak terasa çıktım, sandalyelerden birine oturdum. Ardımdan diğerleri gelip boş olan yerlere oturduğunda hizmetli tatlıları servis etti.
''Bilirsiniz, bedenimin fit görünmesi lazım. Bu tatlıyı nişan arifesindeyken kesinlikle ağzıma sürmezdim ama sizin için bir istisna yapıyorum Victoria Hanım.'' dediğinde kaşığı ağzına götürüyordu.
''Elizabeth bu tatlıyı çok sever. Ayrıca içerisinde fazla kolari olmadığına seni temin ederim hayatım.''
Caitlin, ''Nikah töreni için Fransa'dan sipariş ettiğimiz dekor zamanında gelecek umarım.'' diyerek Emilia Hanıma çevirdi bakışlarını.
Konu nikah törenine hangi sikim anında gelmişti?
''Soyadımıza yakışır bir tören olması için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.''
Annem, ''Emilia böyle dediyse o tören tamam demektir çocuklar, endişe etmenize gerek yok.'' dedi Christopher ve Caitlin'e hitaben.
Nedenini bilmediğim bir şekilde öfkeden kuduruyordum. Daha fazla bu mide bulandırıcı olaya tanıklık edemeyecektim. Ayağa kalktığımda sandalye geriye sürüklendi ve geriye kulak tırmalıyıcı bir ses gürültüsü bıraktı.
"Kendimi iyi hissetmiyorum, odama çıkıp dinleneceğim." Çaprazımda oturan Christopher'a gözümün ucuyla dahi bakmamak hangi duygumu tatmin ediyordu bilmiyordum ama ediyordu. Zavallı ben.
Annem, "Elizabeth, iyi misin?" diye sorduğunda sesinde merak kalıntıları vardı. Kafamı olumlu anlamda salladım.
Hemen ardından, "Önemli bir sorun yoktur umarım?" diye Emilia Hanım sordu.
Var.
"Yok." Zorla gülümsedim. "Tekrardan tanıştığımıza memnun oldum.''
Adımlarımı ne kadar yavaş tutmaya çalışsam da onlar da benim gibi buradan koşup uzaklaşmak istiyorlardı. Merdivenlerden geçip unuttuğum eşya yüzünden lavaboya gireceğim sırada arkamdan gelen adım seslerini duydum ve elimi kapı kolundan çektim. Bunlar topuklu ayakkabı sesi olmaktan çok uzaktı ve bir tahminim vardı.
Arkamı dönerek, "Her lavaboya gittiğimde peşimden gelmek sende alışkanlık yaptı sanırım, ne dersin?"
Gülümseyerek üzerime doğru geliyordu. Öyle bir gülümsüyordu ki bakışlarımı dudaklarından alamadım. Neden daha fazla gülümsemiyordu? İnci gibi dişleri, gerilen teni ve yukarıya kıvrılan renkli dudaklarıyla çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOLİTA!
JugendliteraturBuram buram testosteron kokan bu mekanda ellerim, ucu sertleşmiş göğüslerimi sıkarken gözlerim yukarıya çıkmak için sabırsızlanıyordu. Arkamdaki tanımadığım sert bedene kıçımla güzel bir muamele çekerken pişman değildim. Kendimi şarkının ritmine kap...