CHAPTER 13 - Oh My Fucking Jealous God

80.3K 989 139
                                    

Tyler bütün piçliğiyle gelip yanıma otururken gülümsüyordu. Ayağım hâlâ Christopher'ın aletinin üzerinde geziniyordu ve Tyler'ın yanıma oturması adranelimi had safhaya çıkarmıştı.

"Bu muhteşem buluşmaya geç kaldığım için affınıza sığınarak, size özürlerimi sunuyorum Bay Hernandez."

Yalakacı tavırlarına kıkırdarken annemde gülmeye başladı.

"Bu hallerini özlediğimi söylemeliyim Tyler."

"Sizin gibi bir güzelliği güldürebiliyorsam ne mutlu bana, Bayan Hernandez." Sözlerinin ardından annemin masada duran elini alarak bir buse kondurdu. "Bu arada saçınıza yaptığımız yeni rütuş fevkalede duruyor efendim."

Babam yapmacıktan öksürmeye başladığında Tyler'a fena bakıyordu.

"Elini eşimin elinden çekmezsen olacaklardan sorumlu değilim genç adam."

Annem, "David," diye uyarırken babam ise, "Ne var?" diyerek kıskançlığını açıkça belli etmişti.

Tyler, ''Elbette bırakırım efendim. Kıskançlık kokusunun daha fazla etrafı sarmasını istemem." dediğinde kahkaha atmaya başlamıştım. Benimle beraber masada oturanlar da gülmeye başladı -Christopher dışında. Neyse ki babamın konuşacağı sıra hizmetliler gelmiş ve ara sıcakları servis etmişlerdi.

Babam, şirketteki iki adam ve Christopher bir konuşmaya tutulduğunda, Tyler kolunu omzuma koydu ve saçımın ucuyla oynamaya başladı. Bu, küçüklükten beri yaptığı bir şeydi. Bugün ona sik gibi davranmamdan sonra bile samimi davranması benim ne kadar kötü bir arkadaş olduğumu yüzüme vuruyordu. En kısa zamanda ondan özür dilemeliydim.

Tam ayağımı geri çekecekken bileğime sarılan el buna mani oldu. Gözlerim ne olduğuna bakmak için ona dönse de bana bakmıyordu. Bileğimi sert bir şekilde okşayan parmakları amacını çözememiştim. Bir kez daha ayağımı çekmek için hamle yaptım; ama o da başarısızlıkla sonuçlandı. Eli, ayağımın altını gelerek hassas noktamı buldu ve baş parmağıyla oraya baskı uyguladı. Sikeyim! O da neydi öyle? Neredeyse inleyecektim. Bunu nasıl yapabiliyordu?

Masanın kenarını sıkarak kendimi dizginlemeye çalıştım. Bir kez daha aynı yere baskı uygulandığında yerimde sıçradım. Bunun tik ya da huylanmayla alakası yoktu, hissettiğim şey şehvetti.

"Ne oldu El?" diyen Tyler'a ne söyleyeceğimi düşünüyordum.

"Hiçbir şey, birden ürperti geldi."

Yalan söyledim. Çocukluk arkadaşıma, karşımda oturan piç yüzünden yalan söyledim.

Kulağıma eğilerek, "Sence şu kadını yatağa atmam kaç saniye sürer?" dedi Caitlin'e bakarak.

"Christopher'ın sevgilisi olduğunu biliyorsun?"

"Bana fark eder mi güzelim?" dediğinde kıkırdadım. O anda baskı daha da arttı ve Tyler'ın gömleğinin ucunu tuttum.

"İyi olduğuna emin misin?"

Kesinlikle değildim. Islanmaya başladım Ty.

"Lavaboya gitsem iyi olacak."

Ayağımı sertçe çekip sonunda onun kıskacından kurulduğumda topuklu ayakkabımın tekini giydim, sandalyeyi geriye itip kalktım. 

Bütün gözler üzerime toplandığında, "İzninizle, biraz sonra geleceğim." diyerek babama baktım.

Babam kafasını salladığı anda lavabonun yolunu tutmuştum. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Onunla ne zaman kafa tutsam ucu bana dokunuyordu. Kapıyı açıp içeriye girdim ve ellerimi soğuk suyla ıslatıp tenimde gezdirdim. Kafamı geriye atıp nefesimi dışarıya vererek gözlerimi bir süreliğine yumdum. Pekala, onunla uğraşmayacaktım. Evet, evet en iyisi buydu.

Kapıyı açıp hole çıktığımda ağzımı kapatan elle ne yapacağımı şaşırdım da, zaman kaybetmeden çırpınmaya başladım.

"Elizabeth, sessiz ol. Babanın bizi duymasını istemezsin değil mi?"

Fısıltıyla çıkan sesi tüylerimi ürpetirken bacaklarımı birbirine bastırdım. Gözleri öyle bir bakıyordu ki, oracıkta eriyebilirdim. Eli, elbisemin etek ucundan tenime değdi ve hiç hız kaybetmeden küloduma ulaştı. Elbisem belime çıkmıştı. Kasıklarıma sürtünen parmakları göğsümün hızla inip kalkmasına yol açıyordu. Ellerini kalçama getirip, önce sertçe sıktı sonra da okkalı bir tokat attı. Boğazımın derinliklerinden gelen inlemeyi tutamadım.

Bakışları bütün tepkilerimi izlerken kadınlığımın üstüne gelen parmakları kumaşın üzerinden sürtündü. Kahretsin, tepeden tırnağa titredim.

"Seni bu hale kim getirdi güzelim?"

Sorarken ki tahrik olmuş ses tonu dişlerimi gıcırtmama yetti. Neyi, kime ispatlamaya çalışıyordu anlamıyordum. Bal gibi de biliyordu kendi eserinin olduğunu.

"Nasıl da sulanmışsın Elizabeth, şuna bir bak, külodun üzerinden bile parmaklarım sırılsıklam oldu."

Pekala, böyle konuşmaya devam ederse onu odama atıp sevişmem uzun sürmezdi. Ayrıca benimle bu şekilde, bir oyuncakmışım gibi oynaması sinirimi bozuyordu. Aklıma gelen fikri düşününce sinsice gülümsedim ve gerçekleştirmek için bir adım attım.

Geri çekilin kaltaklar çünkü gösteri sırası bende.

Elimi aşağıya indirip uyarılmış ereksiyonunu avuçladım. Güzelim ağzı aralandı. Ardından her şey saniyeler içinde gerçekleşti. Dudaklarımı dişleyerek elimi kaslı göğsüne koydum ve onu iterek yerlerimizi değiştirdim. Sırtını duvara vermiş, arzu dolu gözlerle beni seyreden bir adet Christopher. Güzel.

Ona yaklaşarak burnumu boynunda gezdirdim, bu lanet olası koku bir gün beni fena bir şekilde mahvedecekti. Kendime hakim olarak, ıslak dilimle şahdamarının üzerinde yavaşça gezindim.

"Peki, bunu sana kim yaptı?" dedim sertleşmiş erkekliğine sıkarak. "Hemde sevgilinin yanında. Seni yaramaz koca oğlan."

"Bu koca oğlan sana çok kötü şeyler yapacak." diye mırıldandı hırıltılı sesiyle.

Sulanmış kadınlığım şiddetle sızlamaya başladı. Vurgu ettiği kelimelerin anlamını düşündükçe ateş basıyordu. Derin bir nefes aldım. İkimizde ne istediğimizi biliyorduk ama bu piç kurusuna ders vermem gerekiyordu.

Gözlerinin içine bakarak kemerin tokasını açtım. Lanet titrek ellerimle pantolonun fermuarı açtığımda baksırının üzerinde gezindim. Aletini kumaşın üzerinden bile her şeyiyle hissediyordum. Oyuncu bir tavırla baksırın lastiğini çekip bıraktım. Tenine sertçe vuran lastik ses çıkardı ve Christopher'ın çene kasları oynadı.

Kabul ediyorum, bunları yaparken halimin ondan farkı yoktu. Ama her ne olursa olsun devam etmeye kararlıydım.

Baksırını aşağıya indirdim ve erkekliği özgür kaldı. Avucumun içine aldığım sertlik nabız gibi atıyordu. Sıcak, hazır ve sulanmış. Belirginleşmiş damarları elimde kendini belli ederken hareket etmeye başladım. İleri, geri, ileri ve geri.

Hırıltılı nefesi hızlanırken yüzümde oyuncu bir gülümseme vardı.

"Nasıl da sertleşmişsin piç kurusu, şuna bir bak, neredeyse elime boşalacaksın.".

Baş parmağımla aletinin ucundaki zevk suyunu dağıttım.

"Emin ol Lolita, sana çok kötü şeyler yapacağım. Yalvaracaksın, hemde defalarca. Ve ben sana acımayacağım."

im come back bitches! Do u miss me? 

LOLİTA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin