Don't forget to listen to the song.
Sert çehresi arabaya gidene kadar sabit kaldığında kafam gerçekten dumanlıydı. Ayakta zor duruyordum ve gecenin soğuğu hiç yardımcı olmuyordu. Boş olan elim tenine dokunmak için karıncalanıyordu ve yapmazsam ölecekmişim gibi hissediyordum. Elimi mürekkepli ensesine götürerek tırnaklarımla okşadım. Yandan profilinde oynayan tek şey çene kaslarıydı. Bu ifadesinin hem iliklerime kadar korkutması hemde heyecanlandırması normal miydi? Tek bir hareketle elimi teninden uzaklaştırdı.
"Dokunmak istiyorum!" diye mızmızlandım küçük bir çocuk gibi.
Gözleri sadece gözlerime değmekle yetindi.
"Gözlerin, ım, gözlerin çok güzel."
Cevap vermediğinde ne ara geldiğimizi bilmediğim arabanın önündeydik. Kapıyı açtı, koltuk altlarımdan tutarak beni havaya kaldırdı ve konforlu koltuğa otutturdu. Bunları yaparken gözlerim yüzündeydi ve o kadar sert duruyordu ki, ah. Bu kadar çekici olması benim suçum değildi; ama cezasını çekiyordum. Kemeri takarken bana bakmıyor bir an önce bitmesini istiyor gibi hızlı hareket ediyordu. Elim yine iradesizce yüzüne doğru gitti. Avucumun içi kirli sakallarıyla dolduğunda iç çektim. Bana bakmasını istiyordum.
"Yarın pişman olacağın hareketler yapıyorsun." diye fısıldadı. Ve sikeyim hâlâ bana bakmıyordu. Çenesinden tutup yüzlerimizi hizaladım. Kokusu rüzgar aracılığıyla burnuma çalınırken derin bir nefes aldım. O kadar yakındık ki... Gözlerimiz birleştiğinde sertçe yutkundum. O kısacık zaman diliminde kimseden çıt çıkmadı.
"Gözlerin çok güzel..." dedim yine, koyu maviliklerinde kaybolurken. "Bu gözler bana öyle şeyler yapıyor ki..."
"Neler yapıyor?" diye sordu dişlerinin arasından. Ardından ileriye doğru geldi, burunlarımız birbirlerine değiyordu.
Nefesi nefesine karışırken o lanet kadın gözlerimin önünde canlandı. Birden gelen tiksintilik midemi bulandırırken kafamı yana çevirerek ondan kaçtım. Değişik bir ruh halindeydim ve bazen ben bile ne yapmak istediğimi anlayamıyordum. Saniyeler sonra kişisel alanımdan çıkarak arabanın kapısını kapattı ve direksiyon başına geçti. Suratı yine kas katıydı. Yol boyunca ikimizden de ses çıkmayınca uykum gelmişti. Elimle ağzımı kapatırken bunun kaçıncı esneyiş olduğunu bilmiyordum.
"Sakın uyuma." diye uyardı soğuk sesiyle.
Ona inat gözlerimi kapatarak koltuğa daha da kurtuldum. Ani bir frenle ileriye savrulurken torpido gözüne tutunarak şaşkınlıkla durdum. Tanrım, ne bok ediyordu bu adam! Arabanın kapısı açılıp sertçe geri kapatıldığında benim tarafımdaki de açılmış ve kendimi birden bire yerde bulmuştum. Ardından saç diplerimden gelen acıyla sarsılırken zorla ayağa kaldırılmıştım. Kafam geriye doğru eğildiğinde mavilikleri görmemle yüzüne tükürmem aynı anda oldu. Gülmeye başladığımda ifadesi hâlâ aynıydı.
Hareketleri hırçınlaşıp acı daha da yoğunlaşınca gülmem kesildi. İnanamıyordum, siktiğimin adamı beni sürüklüyordu! Şu an kafam yerinde değildi ama bunun bedelini ona ayıkken ödetecektim. Acıdan dolayı mecburen ona uymak zorunda kaldım. Nerede ve kimin olduğunu bilmediğim evin içine atıldığımda dizlerimin üstündeydim ve saçlarım yüzümü kaplamıştı.
"Ne o, onca sinirin sevgili nişanlını sikememen mi?" diyerek baş kaldırdım. Sesimdeki meydan okuma bariz bir şekilde ona karşı geliyordu.
Hırçın nefes alışverişleri odayı doldurmaya başladığında hızlıca yanıma gelerek boğazımdan tuttu ve ayağa kaldırdı, saniyeler içinde soğuk duvarla bütünleşmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOLİTA!
Novela JuvenilBuram buram testosteron kokan bu mekanda ellerim, ucu sertleşmiş göğüslerimi sıkarken gözlerim yukarıya çıkmak için sabırsızlanıyordu. Arkamdaki tanımadığım sert bedene kıçımla güzel bir muamele çekerken pişman değildim. Kendimi şarkının ritmine kap...