Karar benim, hayat benim, çekil şuradan...

62 2 0
                                    

Yapı olarak inatçıyım. İstediklerime kolay sahip olmadığım için sanırım.İsteğimi karşı tarafa söylerim, kabul görmezse kendim ne yapar eder isteğime kavuşana kadar uğraşırım. Ne yapayım huyum böyle.

4-5 yaşımda da böyleydim. İlk baharda annem bana kırmızı rugan, üzeri puantiyeli, bilekten bağcıklı ayakkabı almıştı. Oysa o kadar söyledim bağcıklı istemiyorum diye.Keşke annem beni dinleseydi. Ertesi gün o yepisyeni ayakkabıların bağcıklarını kestim... Çünkü bağcıklı ayakkabı giymek istemedim. Önce anneannemle dedemden, annem işten gelince de annemden bir ton laf işittim. O yaz başka ayakkabı almadılar bana ama ben tüm yaz bağcıksız ayakkabı giydim.Annemler ceza verdiklerini düşünselerde ben gayet memnundum. İstediğim olmuştu.

Dedim ya şimdiye kadar hayat bana isteklerimi altın tepside sunmadı.Ben hayattan söküp aldım. Her ne kadar umursamaz ve rahat görünsemde, dışardan yan gelip yatıyor gibi dursamda aslında hayatı mücadele ederek geçiren bir kadın var bu satırlarda.

..

Yıllar önce çalışırken tanışmıştım eşimle.2 harika yıl geçirdim. Tam istediğim, en sevdiğim...Dert yok, sıkıntı yok, ye, iç bak keyfine. Ben 22 yaşındayım o da 24yaşında. Başımızda kavak yelleri, sorumluluklarımız yok.O yaştaki herkes gibi.Birbirimizi bir seviyoruz bir seviyoruz ölüyoruz aşkımızdan o derece.Dedik ki madem bulduk aşkı, sevgiyi haydi evlenelim de rahat batsın bir yerimize. Durduk yere kaçırdık ağzımızın tadını yani anlayacağın. Soktuk aileleri devreye. Bildiğin sıradan prosedür başladı tabi.

Tanışma, görüşme, isteme derken bir baktım ki takmışız biz yüzükleri, düşmüşüz yollara, ev, eşya derdindeyiz maaile. Evlenecek kadar büyümüşüz ama kendi yaşayacağımız evi, kullanacağımız eşyalarımızı kendimiz seçecek kadar değil. Kayınvalidem, kayınpederim, görümcem, görümcemin kocası, görümcemin oğlu bir de biz kendi oturacağımız evi seçiyoruz, ev bakıyoruz bize. Allah'tan evi seçerken bizi de yanlarında götürmeyi ihmal etmediler. Çok ince bir düşünceydi kanımca. Kiralık daireye bakmaya gidiyoruz üç araba!! Eve en son biz giriyoruz müstakbel eşimle. Daha biz salona girene kadar onlar evi gezip kararı veriyorlar olur yada olmaz diye.Evlilik kararımız dışında hiç bir şeye karar veremiyoruz.Ev tutuluyor ve ilk raund kavgasız bitiyor.

Sıra geliyor eşyalarımızı almaya. Biz yine maaile mobilyacı geziyoruz bu sefer.Kız tarafı şunları erkek tarafı bunları alıyor diye paylaştırdıktan sonra başlıyoruz mobilya bakmaya.Aman Allah'ım...Hala bişey seçemiyoruz. Ben onların seçtiklerini beğenmiyorum, onlar da benim seçtiklerimi. Ayaklarımız koptu gezmekten hala bir şey beğenemiyoruz.Ben diyorum sade, spor bir mobilya olsun, kayınvalidem diyor ki tek oğlum var kıvanayım oymalı, allı dallı olsun. Ben diyorum koltuklar krem rengi olsun kayınvalidem istiyorki lacivert olsun evde halısı hazır!! Bak bak bak... Akılları sıra evdeki modası geçmiş halıyı bana kitleyecekler. Yanımda dikilen, ağzını bıçak açmayan müstakbel kocama diyorum ki "ananı durdur", diyor ki "kadıncağız çok özeniyor." Vay arkadaş sanki biz yedi kocalı Hürmüzüz de hiç özenmiyoruz, bir tek bunun anası özeniyor. Yemek masasını beğeniyorum, bunun anası "sandalyelerin arkası sırtıma batar rahat oturamam" diyor. Mobilyacı mobilyacı olalı böyle eziyet görmedi.Sıkıntıdan koltukların desenlerini sayıyor. Dayanamıyorum kayınpedere diyorum ki "babacım önce siz evinizin eşyalarını değiştirin annem kaptırdı kendini freni patlamış kamyon gibi, biz yerde de otururuz sıkıntı yok "deyip dükkandan zor atıyorum kendimi dışarı... Arkamdan benim beğendiğim mobilyalar alınmış olarak çıkıyorlar mobilyacıdan.İkinci raundda böylece kansız ve kavgasız sona eriyor..

Nişan ve düğün arası 2 ay 11 gün.. Niye arka arkaya yapılıyor, nereye yetişiyoruz, niye hemen evleniyoruz demeye kalmadan sıra geliyor düğün alış verişine... Bunlar zaten kalabalık ben de annemi alıyorum yanıma, düşüyoruz yine yollara. Çeyiz bohçaları alınacak. Kayınvalidem bize bir liste kitledi akıllara zarar.Ayakkabı, takım elbise, terlik, çamaşır, robdöşambrlı damat pijamasına kadar ne ararsan var. Ne derse alıyoruz annemle yeterki bitsin bu çile bir an önce diye.İçimden de diyorum ki dur sen sıra bana da gelecek. Damat saati de alınıyor ve müstakbel eşim ile annesi listenin bitmesinden gayet memnun gülümsüyorlar. Sıra bana geliyor ve anası bombayı patlatıyor. "Biz senin çeyizliğini Ümre'den yaptık". Sakince dönüyorum, kayınvalideciğimin yanaklarını öpüyorum." Anneciğim bize her geldiğinde onlardan getirirsin, ben yeni gelinim, evimize elin boş gelecek değilsin ya" diyerek koluna girdiğim gibi ilk mağazaya dalıyorum... Üçüncü raunduda böylece kansız ve kavgasız bitiriyoruz.

Kabul ediyorum biraz dik biriyim. Ama gencim. Evlilik alış verişini eşim olacak adamla yapmak istiyorum. Kayınvalidem ve görümcemle dip dibe olmak istemiyorum. Böyle giderse düğüne kadar ortalık karışacak tahmin edebiliyorum.En güzel, en heyecanlı olmam gereken zamanlarda sinir harbi yaşamak istemiyorum. Kimse kayınvalide - görümce koalisyonunu bozamıyor, adam ailesine bir şey söyleyemiyor, benim sabrım taşıyor, kazan kaldıracağım, olan nişanlıma olacak.. Beynini akıtmak istiyorum pekmez gibi o derece...

Ne meraklılarmış arkadaş bu adamı bir an önce evlendirmeye. Kendi kendime söyleniyorum "yandın kızım diyorum bu adamı sana ömür boyu kitlediler, kaç kurtar kendini, bu aile seni çiğ çiğ yer, kız diyorum ziyan zebil olacaksın etme eyleme ..." Rahat mı battı bir tarafımıza bu çileye gerek var mıydı bilmiyorum. Ama ben ben olmaktan yavaş yavaş uzaklaşıyordum.Aslında istediğim sevdiğim adamla yuva kurmaktı, mutlu mesut, aile onaylı, hükümet nikahlı... İllaki bir bedeli mi olmalıydı?Her mutluluk öncesi sıkıntı mı çekmek gerekliydi? Hayat bizim, evlilik kararı bizim diğer tüm kararlar başkalarında.. Ve adam ağzını bile açıp bişey söyleyemiyor.. Zaten on yıl boyunca hiç ağzını açıp bişey söyleyemedi..

Ben mi ?? Cebimde sabır ve sevgi biriktirdim yıllarca. Sadece her isteğim için mücadele verdim. Her yenildiğimde yeniden başladım.Üzüldüğümde ben kendimi avuttum. Ruhum inatçı, ruhum isyankar, siyahım siyah , beyazım beyaz, hiç ortası yok hayatımın... Mücadelesini verdiğim her şeyi koparıp aldım...Pes etmedim hiç. Ama cebimde biriktirdiğim sevgi ve sabır bittiğinde vazgeçmesini bildim..
Her cümle benden izler taşıyor diyebiliyorsan eğer doğru yerdesin demektir. Çünkü herkesin yaşanmışlıklarını döküyorum satırlara...Ben, bizi anlatıyorum sana, sen okurken ne hissediyorsun??...

Melekler Dokunsun ÖmrümeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin