İsyan bayrağı çekiliyor...

29 2 0
                                    

    Düğünün üzerinden hayli zaman geçti. Bizim koşturmalarımız bitmedi.Önce gelin yemekleri, ardından bayram ziyaretleri derken biz bir türlü rutine giremedik. 'Yeni gelin' sıfatı üzerime yapıştı kaldı resmen. 

     Benim hayallerimden biri de sabah eşimi işe gönderdikten sonra,  üzerimde sabahlığım, elimde çayım yada kahvem, evin içinde salına salına gezinmekti. Evimin baş köşesinde sigaramı içip evimin tadını çıkaracaktım. Televizyon izlerim, gazetemi okurum, komşulara  kahveye giderim, onlar bana gelir,  zaten keyif kadınıyım,  bütün gün canım ne isterse onu yaparım diyordum. Akşam için yemek yapmak ve işten gelecek kocam için hazırlanmak dışında yeni gelinin başka ne işi olabilirdiki?? İşte bunlar hep gençlikte izlediğim Türk filmlerinden ötürü... Hayat sana hep başrol oynatmıyor canım benim.  O kadar yemeğe davet edildin, düğünden önce kimseyi evine davet etmedin, çeyiz asma yapmadın, düğünden sonra milleti toplayıp dua da okutmadın, sen her şeyi çok biliyorsun ya... Al şimdi olay döndü dolaştı sende patladı.Haydi şimdi tüm hamaratlığını göster tek tek gelen misafirlere...

     Hafta içi gündüzleri,  haftasonu da akşamları bizim ev bildiğin türbe gibi, gelenin gidenin haddi hesabı yok. Kayınvalidem sağolsun, toplayıp toplayıp getiriyor bize misafirleri. Öyle günler öncesinden haber vermek nerdeee.. Akşam oğlunun evde olduğu saatlerde arıyor. "Yarın sana şunları getireceğim "diyor, kapatıyor telefonu.  Ev temiz mi, hazırlığın var mı, müsait misin,  gelirken sana ne getireyim , canın misafir çekiyor mu gibi bir durum söz konusu bile değil. Annesinin bu emrivakilerinden dolayı benim adamın salonda oturmasına izin vermiyorum. "Anan tuttuğunu getiriyor,  misafir odası temiz kalsın, her gün toz alıp  yer mi sileyim , bünyeme ters "diyorum. Adama rahat vermiyorum. Çünkü anası da bana rahat vermiyor. Gelenlerin çoğunu da tanımıyorum, Apartman komşusu, eski mahallesi, akrabası, hacı arkadaşı kim denk gelirse geliyorlar birlikte. Ama ben hizmet etmekten yanlarında bile oturamıyorum. Misafirler akşam olunca kalkıp evlerine gidiyorlar neyse de kayınvalidem kalıyor bizde. Kayınpederi de çağırıyoruz. Bir bakıyoruz görümcemler de kapıda. Kocam eve geliyor ailesi bizim evi fethetmiş çoktan... Bu kadar insana birde akşam yemeği hazırlıyorum üstelik. Bir kaç kez aynı durumu yaşayınca tecrübe kazandım haliyle. Yarın misafir geliyorsa akşamına da kocamın ailesi bizde. Ben hem gündüz için misafirlere, hem de akşam için bunlara bir şeyler hazırlayacağım diye mutfağa resmen kamp kuruyorum. Bildiğin yorgunluktan geberiyorum. Üstelik tüm gün sigara da içemiyorum. Patlamaya hazır bomba misali dolaşıyorum evde. İsyanlardayım bildiğin, gece kocamın yüzüne bile bakmıyorum.  Zaten ölüyorum yorgunluktan kocamı görecek halim mi var? Zaten bütün gün ailesiyle ilgilenmişim akşama kadar pilim bitmiş, başımı yastığa koyarken daha uyuyorum. Bizimki de gece kendisiyle ilgilenmemi istiyor. Lan bir git az öteye gençliğim heba oluyor, mutfakla salon arasında koştururken yaşlanıyorum zaten, içim çürüdü yeminle...

    Haftasonu akşamlarımızda dop dolu geçiyor. Sabah kocama kahvaltı ile başladığım günü, yüzünü şeytan görsün nidalarıyla bitiriyorum. Gelenlere ikramımız kahveyle başlıyor, ardından çay ve yanında börek çörek tabağıyla devam ediyor. Bir süre sonra çerezler geliyor sehpaya, onlar çerezleri avuç avuç götürüken ben mutfakta meyve servisi için hazırlık yapıyorum. Meyve ikramından sonra tatlı servisiyle misafir hizmeti sona eriyor. Misafir den sonra birde bu kadar bulaşığın toplanması var, salonun temizlenmesi var üstelik. Daha sonra öğrendimki evime gelen misafirler kayınvalideme benim için "senin gelin bizi güzel ağırladı, hizmet etti  ama hiç yanımızda oturup sohbet etmedi, çok soğuk davrandı , çok alındık" demişler !! Eee yuh yani yuhh yuhhh... Daha ne yapayım da size yaranayım ben anlamadım.. Hiç bana göre değilmiş bu evlilik olayı, yavaş yavaş anlıyorum ama iş işten geçti sanki. 

    Bir de en sinir olduğum durum şu; misafirler illa evi gezmek istiyorlar. Ebeveyn banyosu ve yatak odasına kadar her yerime giriyorlar, çıl-dı-rı-yo-rum. Arkadaş yatak odasında ne görmeyi umuyorsun,  bir kere orası benim özelim, bu nasıl bir meraktır yaa. Herkes direk dalıyor odaya, birde sordukları şu:"hangi banyoyu kullanıyorsunuz" yada "ebeveyn banyosunu da kullanıyor musunuz? Sanane!!! Ben bildiğin deliriyorum. Bir de kocan yatağın neresinde yatıyor??? Yaa sana ne be kadın..  Koca kadınlarsınız  neyi merak ediyorsunuz ? Mahremiyetten,  ayıptan haberiniz yok mu sizin??? Terbiyemi bir kaç kez bozmamaya özen gösterdim ilk başlarda, kendimi zor tutuyorum terslememek için. İlk kez evime geldiler, ayıp olmasın diyorum ama bu bünye daha fazlasını taşıyamıyor. Teyzenin biri yine evin her deliğini parmaklarken yine bunlara benzer sorular soruyor. Bu kez sabrım taşıyor. Diyorumki; " Teyzecim kocam yatakta çok aktif, henüz yattığımız tarafta hiç uyanamadık, kocamda bende bu yatağın hakkını veriyoruz sen bunları düşünme"...Diğer teyze diyor ki; hangi banyoyu kullanıyorsunuz? Diyorumki ; "birlikte duş alacaksak küveti, yalnız duş alacaksak yatak odasındakini kullanıyoruz tabi sizin içinde uygunsa.." Ve o akşamdan sonra bir daha evi gezmek isteyen misafirlere, diğer odalar müsait değil, deyip evi gezmelerine  izin vermedim. Kayınvalideme şikayet etmişler beni ama umursamadım. Sonuçta bu evin hanımı benim. Son söz benim...

     Bu arada kayınvalide ve gelin gezmeleri pek meşhurmuş bizim buralarda. Kayınvalideler gelinlerini kollarına takıp ev gezmesine gidiyorlar. Ailede görümce ve elti varsa onlarda beraberinde. Bir kez gitme gafletinde bulundum. Aman yarabbim...Bildiğin ana baba günü, dedikodu kıyamet.. Beni o grubun içinde bir düşünsene !! Düşünemedin değil mi? Ben de kendimi düşünemedim. Öyle bir ortamki kayınvalideler gelinlerini yarıştırıyor, gelinler kayınvalidelerini birbirlerine anlatıyor, görümceler ortalığı karıştırıyor, laf taşıyor. Ortak konuşulan konular da "sen kilo mu aldın, kilomu verdin, neren ağrıyor ?" yada " hadi çocuk yapın sevelim, çocuksuz aile olunmaz",  eğer ilk çocuk varsa "ikinciyi ne zaman yapacaksınız?".." Adetim gecikti!! . Aaa hamile misin??".. Başka konu yok. Evlilik hayatı zaten bana tersmiş yeni öğreniyorum. Bir de bunların arasında olmak resmen beni boğuyor. Kayınvalideme kapıdan çıkarken daha " beni bir daha böyle yerlere çağırma bünyeme uygun değil , sonuçlarına katlanırsın, başına iş alma anne "deyip gelin- kaynana gezmesine noktayı koyuyorum. Burnumdan soluyarak eve gidiyorum. Kocamın eve gelmesini zor bekliyorum. O gece beni hiç bir şey susturmaya yetmiyor. Zaten misafir den bunalmışım, üzerine bir ton laf işitmişim. Birde hiç istemediğim halde zorla başka ortamlara sokylmaya çalışıyorum. Bu hiç hoşuma gitmiyor. Kocama " ya sen annenle konuşursun bu gezmeleri,  misafirleri bitirirsin ya da ben konuşurum, taş taş üstünde kalmaz" diyorum.       
     Aslında ikimizde bu güzel günlerimizi kavgayla, huzursuzlukla geçirmek istemiyorduk. Bizim evlenme kararı alırken yaşamayı düşündüğümüz hayat bu da değildi. Bu kadar hareketli hayat doğal olarak bizi maddi sıkıntıya da sokmaya başladı. Belki çok yükleniyordum eşime, çok zorluyordum. Ama bir an önce kendi hayatımızın dümenini elimize almalıydık. Bunun ikimizde farkındaydık.

      Ben yer mumlarını yaktım, eşim ışıkları söndürdü. Birer kadeh kırmızı şarap doldurdum ikimize, yan yana uzandık salondaki kanepeye, sımsıkı sarıldık birbirimize, birde hafif bir müzik açtık kendimize... Bütün gece sohbet ettik, güldük, sarıldık, arasıra şarkılara eşlik ettik birlikte, benim başım kocamın omzunda, elim göğsünde... Kocamın bir eli yüzümde, diğer eli belimde... Sevdiğimizi hatırlattık birbirimize...Sabahın ilk ışıklarına kadar kıpırdamadık bile...

     

Melekler Dokunsun ÖmrümeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin