Basketbol maçı

7K 351 41
                                    

Medya:Berk'in maç sonrası hali

Evden çıkıp bahçe kapısını kapattım. Bugün yürümek istemiyordum. Hayattan soğumuş hiçbir şey yapmak istenen bir duruma gelmiştim. Halbuki yürümeyi devam bir insanımdır. Aldığım bu karar doğrultusunda biraz ilerideki otobüs durağına yürümeye başladım. Otobüs durağının karşısına geldiğimde karşıya geçmek için adımımı atmıştım ki adımımı atmamla gelen büyük fren ve kayan tekerlek sesiyle olduğum yerde donakaldım. Olduğum yerde kafamı kaldırıp sesim geldiği yine baktım. Siyah ve oldukça lüks bir araba hemen dimimde duruyordu. Önden 30lu yaşlarında bir adam indiğinde bir kaç adım geriye gittim. Adamı hiç gözüm tutmamıştı.

Adam bana sinirlice ilerlerken arka kapının açılması ile arkasınını döndü. Arabadan inen adamı gördüğünde beni bırakıp kapısına koştu. Kapıyı tutup adam indikten sonra kapıyı kapatıp arkasından ilerledi.

Arka kapıdan inen yaş olarak büyüktü. Büyük bir ihtimal biraz önceki adamın patronuydu. Adam karşımda durup gözündeki güneş gözlüğünü indirip arkasındaki şoförüne verdi.

Adam gözlüğü alıp arkasında durmaya devam etti.

"Daha dikkatli olmalısın küçük. Ya sana carpsaydık. Inan bu senin için pek iyi olmazdı."
Yüzüne pis bir gülüş yerleştirip devam etti.

"Sağlığın için diyorum canım."

Aniden yüzündeki gülümsemeyi kesip arkasını döndü. Ama hâlâ konuşmaya devam ediyordu.

"Halil, çek şunu yolun ortasından geç kalacağız."

Adamın emrine karşılık kafasını sağlamakla yetinen adam patronunu arabaya bindirip kapıyı kapattıktan sonra bana doğru ilerledi. Adam bana doğru elini uzattığında geri çekilip kolumu adamdan kurtardım. Hemen kaldırıma geçip otobüs durağına ilerledim. Adamdan ürkmüştüm. Çok korkunç veya tehditkar konusmamıştı ama her kelimesi insanı korkutacak cinstendi. O gülüşü, sırıtışı, ses tonu... ürkmüştüm.

Ben otobüs durağına varmıştım ki siyah araba hızla yanımdan geçip gitdi. Otobüs durağındakiler büyük bir ihtimal biraz önceki olay yüzünden bana bakıyorlar ve bir şeyler fısıldıyorlardı. Onları umursamayıp otobüsün gelmesini beklemeye başladım. Biraz geç kalmıştım sanırım ama buna üzülecek kadar dersi önemsemiyorum şu zamanlar. Biraz oturmuştur ki otobüs geldi. Otobüse binip boş bir yer bulup oturdum. Otobüste bindiğimde aklıma Kerem gelmişti. Onunla tanışmamız  bu otobüs durağı saesinde olmuştu. Onu bu aralar pek göremiyordum. Kendini derslere vermişti. Ve hoşlandığı kız onu istememişti. O da bu aralar bayağı bir asosyele bağlamıştı.

Otobüsten inip okula doğru ilerledim. Pek seçemesemde bizim sınıf dışarıda basketbol sahasinin onune toplanmış kimisi bağırıyor, kimisi tezahürat yapıyordu. Ne oluyordu da bizim sınıf dışarıda oyun oynuyordu?

Okula girip basketbol sahasına ilerlemeye başladım. Sahanın yanına geldiğimde pek bir şey göremiyordum. Sınıftan birini sırtından dürtüp kendime döndürdüm.

"Ne oluyo neden sınıfta değilsiniz?"

"Ders boşmuş biz de Berk ve Emre' nin takımlarının basketbol maçını izliyoruz."

Son kez sahaya bakıp bana döndü.
"Çok yakışıklılar~"

Son söylediğine göz devirip ilerideki boş bir sandalyeye oturup çantamı yanıma koydum. Maçı izlemeye başladığımda ufak çaplı bir kalp krizi geçirdim. Berk, Oktay, Emre ve birkaç erkek üstsüzdü.

Gözlerim direkt Berk'e kaydığında kendime grurumun kurallarını hatırlatıp başka bir yöne baktım. Mesela Emre'ye. Emre'nin kasları Berk ve Oktay'dan daha fazlaydı ama Berk'ünlüler kadar dikkatimi çekmiyordu. Ah yine aptallığımı konuşturuyordum. Ben gözlerimi bir yere odaklanmaması için -genelde kime odaklandığını biliyorsunuz-  top gibi bir oraya bir paraya sektirirken sektirme sırası  Oktay'a gelmişti ki göz göze geldik. Ahh kim bilir ne anladı?!

Ufak bir gülümseme gönderip gözlerimi ondan çektim. Emre'ye döndüğümde o da bana baktı. Emre'den çekinmiyordum. Ondan o şekilde hoşlanmadığımı biliyordu.

Maça odaklandığında sabahtan beri yapmadığım şeyi yapıp bende  oyuna odaklanmaya çalıştım. Berk'in takımında Oktay ve birkaç çocuk vardı ve çok iyi oynuyorlardı. Karşı takımda ise Emre ,Arda ve sınıftaki birkaç çocuk vardı.

Oyun çekişmeli gidiyordu. Oyun 24. Sayıda sona erecekti. Şu an oyun 22 ye 20 Berk'in takımı öndeydi. Tırnaklarını yemeye başladığımda oyunu gerçekten önemsediğimi anladım. Strese girmiştim. Şahsen diana kadar bir takımı duymamıştım ama aklıma esen  bir anlık fikir ve Berk'in olan kimliğim sayesinde Emre'nin takımını tutmaya  karar verdim..

Ayağa kalkıp oyunu daha da dikkatli seyretmeye başladım. Top Emre'ye geldiğinde Emre rakiplerini bir bir geçerek ilerlemeye başladı. Potaya çok yaklaşmıştı ki karşısına Oktay fırladı fakat Emre çevik bir hareketle Oktay'ı geçip potaya sert bir atış yaptı. 2'lik bir atış yaptığında takımın ve Emre'nin sevinciyle ben de bağırıp tezahürat yapmaya başladım. Emre'ye onu desteklediğimi gösterecek bir şekilde seslendiğimde birkaç metre solumdaki Eda'da bağırıyordu.

"Hadi aşkımm~~ yen şu Emre eşiğini."  

Eda'ya yandan bir bakış atıp Emre'ye döndüm. Emre bana bakıp gülümsüyordu. Çözüm Berk'e kaydığında Eda'ya daha sonrada bana baktığını gördüm. Bana değişik bir şekilde bakıyordu. Son kez bana bakıp Arda'ya doğru ilerledi. Elindeki topu sertçe alıp oyunu baslatmak için hazırlandı.

"Hadi Emre erken sevinmeye başladın." 

Emre Berk'e doğu ilerlemeye başladığında Berk oyunu başlattı. Pek kurallı bir oyuna benzemiyordu ama çekişmeli geçiyordu. Berk daha öncekilerden daha sert oynuyordu. Çok hızlı ve sertti. Rakiplerini sertçe geçip ilerledi. Potaya daha mesafe vardı ama önü Emre ve takımıyla dolmuştu. Emre 'kurtuluşun yok' der gibi bakıyordu. Ama Berk'in yüzündeki kararlılık ve kendisine olan güveni Emre'nin bu bakışından pek etkilenmiş görünmüyordu.

Berk kafasını kısa bir süreliğine  tribüne çevirip bana kısa bir bakış attı. Eda Berk'in bana bakmasıyla alkışlaması kesip bana baktı.

Berk bana bakmayı kesip elindeki topu profesyönelce potaya fırlattı. Atması biraz zor görünüyordu ama top öyle bir ilerliyordu ki bunu kestiremiyorum. Herkes  havadaki topa odaklanmışken  Berk topun potaya gireceğinden emin bir şekilde arkasını döndü. Ben girmemesi için dua ederken Emre şaşkınca topa bakıyordu. Top en sonunda potadan deliksiz geçtiğinde Berk'in takımı ve Eda coşarken Emre önüne düşen basketbol topuna tekmeyi basıp  sahadan ayrıldı. Berk'e baktığımda yüzü gülüyordu fakat diğerleri gibi coşmamıştı. Ne de olsa ağır abiydi o.

Emre sahadan ayrıldığında ben de arkasından ilerlemek için sahaya girdim. Çünkü sahanın arka kapısından çıkmıştı. Sahaya girmiş ilerlerken Berk bana  bakıyordu. Yüzünde sinir bozucu bir sırıtış vardı. Kendinden emin ve kibirli...

Onun yanından geçtiğimde yüzündeki kibirli gülümseme azalmıştı. Gözlerimi ondan çekecekken Eda'nın Berk'in dudaklarına yapışmasıyla kalbime oturan öküz ile birlikte hızla sahadan çıktım. Alamayacağım.

Hadi canlarım beni takip edin. Bölümü beğenip yorum da yapmayı unutmayın. Öpüldünüz.

BELALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin