Hazan dizlerinin bağı çözülürken gözlerindeki yaşları geri yitmek için gözlerini kırpıştırdı.İçindeki hisler çırpınıyor ve yavaş yavaş uykusundan uyanıyor gibiydi.Kalbi ona ihanet etmişti.Hazan onu yerinden sökmek ve atmak istedi.Tüm hisleri birleşip devleşiyor, üstüne geliyormuş gibi hissediyordu.Hiç...hiç bu kadar etkileneceğini beklemiyordu.
Yağız'ın sesi kulaklarında yankılanmaya devam etti.
Yağız Ada'nın elini tutup parmağına yüzüğü geçirirken Ada mutlulukla haykırıyor içindeki heyecanı gizleyemiyordu.Ardından Yağıza sımsıkı sarılırken Hazan'ın tek gördüğü Yağız'ın sırtında dolaşan Ada'nın elleriydi.Daha fazla dayanamayıp arkasını döndü.Gözüne kestirdigi ilk kapıya doğru ilerledi.
Buraya gelmekle ne büyük hata etmişti oysaki.Kalbinin ona ihanet edeceğini adı gibi bildiği halde içinde engel olamadığı bir umutla gelmişti.Kendini ilk bulduğu odadan içeriye attı.Kapıya kendini sertçe yaslarken, soluklarını kontrol altına almaya çalışıyordu.
Aptal hisler! Kesinlikle aşk değil. diye düşündü.
Masanın üzerindeki şarap dolu bardağı görür görmez parmaklarını bardağa sıkıca sardı ve boğazındaki garip hissi umursamayarak tek seferde içti.Alışkın olmadığından biraz afallamıştı fakat umursamadı.Bu yükü atmanın yollarını arıyordu çaresizce.İkinci bardağıda kafasına dikerken başının aniden dönmesiyle masaya sıkıca tutundu.Bardağın elinden kayıp düşmesiyle yerinden sıçradı.
Tıpkı o bardak gibi o da bu gece parçalara ayrılmıştı.Her ne kadar parçaları birleştirilse dahi eskisi gibi olamayacaktı.Hazan da öyle hissediyordu.
Yere eğildi ve bardağın kırılmamış kısmını alıp tüm öfkesiyle duvara fırlattı.Eliyle alnını ovuşturup sakin kalmaya çalışsada başaramadı.Masanın üzerindeki tüm bardak ve tabakları elleriyle bir çırpıda yitti.Etrafa göz gezdirirken odanın içinde gördüğü diğer bir odayı lavabo olmasını umarak kulpuna uzandı.
Kapı yavaşça açılırken kendisini aynanın önüne attı ve yüzündeki dehşete nefretle baktı."Aptal kalbin onun için atıyor!" Kendisine kötü sözler söyleyerek utancını atmak istiyordu fakat işe yaramıyordu.
Hazan elinden kanlar akmasına rağmen öfkesinden hiçbir şeyi görmüyordu.Suyu sonuna kadar açıp elini tuttu ve kan azalıncaya dek bekledi.
İçinde fırtınalar kopuyor fakat bunu durduracak kadar güçlü olduğunu hissetmiyordu Hazan.Bu fırtınanın ortasında kalacak ve üzülecek olan oydu.Aptal kalbinin bedelini bu içinden atamadığı sancıyla yaşıyordu.
Sanki onunla yaşadığı güzel anılar Yağız evlendiği zaman bir bir silinecek, ve Hazan'ın hayatından onunla yaşadığı güzel anıların hepsini silecek gibiydi.Tıpkı babası öldüğünde olduğu gibi.
Kimseye belli etmeden oradan gitmesi gerektiğini düşündü.Peki ya Sahra ve Işıla ne açıklama yapacaktı? Ya başka biri halini gördüyse ne olacaktı?her sey gittikçe daha karmaşık geliyordu Hazan'a.Mantıklı olanın ne olacağını düşünürken o an annesi kadar güçlü olmak istedi Hazan.Fazilet Hanım gibi asla boyun eğmeyip dik duruşunu sergileyebilmek istedi.
Evet, yapması gereken buydu.Kalbini susturacak, içine gömecekti.Yalnız kalacak olan Hazan'dı.Kaderi ona çeşitli oyunlar oynuyor, sevdiklerini gözü önünde kaybetmesini sağlıyordu.Hazan'ın payına düşen annesinin ona öğrettiği gibi dik duruşunu asla bozmamaktı.Asla annesi gibi biri olmak istemememişti fakat Hazan kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki o an tüm bunları unutup Fazilet Hanımın kızı gibi davranmaya karar vermişti.
"Tıpkı annenin öğrettiği gibi..." deyip kendini odadan dışarı attı.Gözlerindeki yaşları akmadan durdyrmuş, yüzüne kendisini gizleyecek bir soğukluk getirmişti.Ağır adımlarla ilerliyordu.İnsanların gürültüsü gittikçe daha fazla geliyor ayakkabısından çıkan sesi örtüyordu.
