Tabağındaki salatalıklardan ağzına bir tane daha attıktan sonra masadaki herkese göz gezdirmeye başladı.Masa herkes birarada olacağı için çok fazla yiyecekle doldurulmuştu.Sadece kuş sütü eksik denilebilirdi.Selin'in her zamanki gibi neşesi eksik değildi ama akşamdan kalma gibi gözüküyordu.Gökhan ise, tabaktan ufak lokmalar alıp dalıp gidiyordu ve ara sıra Yaseminle fısıldaşıyorlardı.Hazım...Hazım Bey neredeyse yeni sayılacak eşiyle iş hakkında konuşuyorlardı.Nihayet dikkatini Yağız'a verebildi.
"Oğlum, lansman gecesi bu akşam değil mi?"
"Evet baba." derken 'ikinci eşi' firuzeye kısa bir bakış attı.Annesinin ölümünden çok uzun yıllar geçmemesine rağmen onun yerinde oturması sinirini bozuyordu.
"Seninle gurur duyuyorum.Akşam erkenden geleceğim.Bu arada! Ada da kahvaltıya gelecekti, o nerede?"
Davet edeceğini babasına söylemesine rağmen son olaydan sonra söylemek istememişti.Çabalayan taraf olmaktan yorulmuştu.Başta...evlenme kararı alana kadar o da sağlam tutmak için çabalamıştı.Fakat şimdi ne olmuştuda umursamaz olmuştu anlayamıyordu.
"İşi vardı.Daha sonra beraber geliriz."
Yasemin "Birileri erkene aldığı için pişman olmuş gibi!" diyerek lafa atladı.Hazım Bey alıştığı için fazla tepki vermiyordu ama Yağız bu kadının her şeye burnunu sokmasına alışamamıştı.
Tam ağzındaki lokmaları yutacakken Yasemin'in "Lansman gecesine gelecek değil mi? ben olsam bu eğlenceyi kaçırmazdım!" demesiyle aklını birsürü düşünce kurcalamaya başladı.Yasemin onca olaydan sonra tekrar ortalığı karıştırır mıydı? Yasemin, gözlerini uzun bir süre firuze Hanım'a baktıktan sonra tekrar Yağız'a döndü.
İşe fazla önem verdiği için paranoyaklaştığını düşündü.Lansman gecesi ne olabilirdi ki? Kafasındaki düşünceleri dağıtarak onu duymazdan geldi.Hazım Bey nazikçe uyararak konuyu kapattı.
------------------
Hastanedeki işleri bittikten sonra tekrar Semra Hanım'ın yanına geldi.En son uğradığından beri birkaç gün geçmesine rağmen ancak Hazan'a ayıracak vakit bulabilmişti.Geniş ve yumuşak tekli koltuklardan birine oturduktan sonra olanları tekrar düşünmeye başladı.Aldığı kararlar sonucunda artık kendini daha güçlü hissediyordu.Yapacak son bir şeyi kalmıştı.Semra Hanım dan sonra oraya gidecekti.
Hazan buydu işte.Bir şekilde ayağa kalkmasının yolunu buluyordu.Hatalar...hatalarıyla yaşamayıda yavaş yavaş kabullenmeye başlıyordu.Kendini tek bir şeye adamıştı.Yapacağı işten başka bir şey düşünmemeye çalışıyordu.Kadere karşı çıkmanı manası yoktu.Bazen şanslı olan sen olurdun, bazen ise başkası.Aşkta kaybetse de kazandığı dostlukları kaybetmeyecekti.
Semra Hanım Hazanda gözlerini gezdirdikten sonra gelmesine gülümsemeyle karşılık verdi."Ancak vakit bulabildim.Durumunu değerlendirecek çokça zamanım oldu.Konuşma sırası bende."
Hazan kafasını sallayarak "Dinliyorum." dedi.
"Böyle travmatik durumlarda en ufak bir şey bile durumu tetikleyebilir.Herhangi bir resim, bir müzik, bir çağrışım.Hatta sadece açık kalan bir kapı bile.Bu durumun üzerine değer verdiğin birini kaybedeceğini hissetmek, veya öyle olduğunu sanmak kabuslarının tekrar gelmesine sebep olmuş olmalı.Sana tavsiyem...olabildiğince böyle sıkıntılardan uzak durman.Durumu tam atlatamadığın için tekrar kabusların oluyor ve bu durum kötüleşirse seni daha da sarsabilir.Hemde hiç farkettirmeden..."
--------------------
Sıra en son yapmak istediği şeye gelmişti.Zile bastıktan sonra çok fazla beklemeden kapı açıldı.Pijamalarını giymiş, elindede kurşun kalem vardı.Belli ki üniversite sınavlarına çalışıyordu.Kendisinin de son zamanlarda ne kadar vakit ayıramamış olması geldi aklına.Bu yüzden birkaç gününü feda edecek gibi gözüküyordu.