4.Bölüm

767 50 12
                                    

Hazan gözlerini kapıyı aralayan kişiye doğru yönlendirdi.Bu Yağız'dı.Kader yine ağlarını örüyor, her şeyi daha da düğümlendiriyordu.

Hazan'ın bir anlığına dili tutuldu.Ne diyeceğini bilemiyordu.Gözlerini bir Yağız'a bir Seline çevirip durdu.Tüm vücudundan bir ürperti geçmişti.Öfkelendiğini hissettiğini sanmıştı ama hayır, değildi.Gözlerinden bile gizleyemeyeceği kadar içinden değişik duygular geçiyordu.Dalgınlığını üzerinden güçlükle attı ve boğazında sıkışan nefesin belli olmaması için içten içe dua ediyordu.

Selin'in iğneleyici ses tonuyla kendine geldi.''Hazan? daldın gittin.''

Gözlerini Yağız'ın mavilerinden çekip Selin'inkine yönlendirdi.Cevabını tahmin edebilse de dilinden dökülen sözcüklere engel olamadı.''Yağız... sen mi taşınıyorsun buraya?''

Yağız ''Evet te'' deyip duraksadı.Kaşları sorgular bir hal alırken, gözleri Hazan'ın ellerini ardından da gözlerini buldu.Gözlerinden ufak bir tedirginlik geçmişti.''Sen de mi burada yaşıyorsun?''

Hazan birinin ortaya çıkıp 'şaka' demesini bekliyordu.Tüm bu olanlar, evrenin ona karşı bir oyunuydu sanki.İçinde bir öfke kıvılcımlanmaya başlamıştı ve buna engel olamıyordu.Her şey olması gerektiğinin tersine gerçekleşiyordu ve bu Hazan'ın yükünü dahada artırmıştı.

Aslında bu öfke Yağız'a değildi.Kendineydi.Hayatında tek yenildiği insanın, dibine kadar gelmiş olmasıydı onu öfkelendiren.Kalbine yenilmekten korkuyordu.Mantığını bir kenara atma korkusu sarmıştı sanki etrafını.Onu sevmek hiçbir zaman iyi gelmemişti, gelmeyecekti de biliyordu, ondandı bu öfkesi.

''Yan dairede kalıyorum.''

Selin'in neşeyle gülümsemesi kulaklarına doldu.Selin ''E gelsene bir kahve içelim.Biraz sohbet etmiş oluruz hem.'' derken umutla Hazan'a baktı.Yağız'dan sıkıldığını belli edercesine yüzünü ekşitti.Yağız, Selin'in bu haline gülerken, Hazan ''Çok yorgunum başka bir zaman içeriz.Sana da yeni evin hayırlı olsun Yağız.'' dedi.

Yağız gözlerini Selinden aniden Hazana çevirdi ve suratı ciddileşti.Elini ensesine atıp saçlarını karıştırdı ve "teşekkür ederim" deyip bir şeyler söylemek istercesine baktı.

Hazan yüzüne ufak bir tebessüm yerleştirirken ''Ben gideyim...'' diye ekledi ve güçlükle sırtını onlara karşı çevirdi.Kaçıyordu.

''Peki o zaman...''

Adımlarını sanki yer ayaklarının altından kayarcasına sert basıyordu. Koridoru döndüğünde artık yüz yüze olmamanın rahatlığıyla ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini dışarı verdi.Köşeye sıkışmış hissediyordu.Yan yana evlerde ondan ne kadar kaçabilirdi ki?

Evin kapısını bulduğunda sabırsızca anahtarı kilide geçirmeye çalıştı.Aklı o kadar karışmıştı ki doğru anahtarı bulmakta bile zorlanmaya başlamıştı.Eline geçenlerin hepsini bir bir denerken soluk alış verişleri hızlanıyordu.'tık' biçiminde kulağına gelen sesleri başta anlamlandıramasa da ayakkabı sesi olduğunu farkettiğinde eline son geçen anahtarı hızlıca kilide geçirdi.

Soluk alış verişleri hızlanırken kendini hızlıca özenle döşediği salonun içine attı ve kapıyı sertçe kapadı.Anahtarı koltuğa atarken, göz kapakları ağırlaşmaya başladı.Ayakkabılarını dolaba yerleştirdikten sonra sanki yaz güneşinde kumların altında yürüyormuşçasına bir rahatlık hissetmişti.Evini özlemişti.

Az önceki gerilim dolu-en azından kendisi için-konuşmadan sonra bir an önce uyumak ve her şeyden uzaklaşmak istiyordu.

Odasının kapısını yavaşça araladı ve odanın aydınlığı karşısında gözleri kamaştı.Güneş gözlerine akın akın gelirken, yatağın üzerine uzandı ve tavanı seyretmeye başladı.Bunca şeyden sonra nasıl rahat uyuyabilecekti?

SancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin