Kelimeler Hazan'ın aklında bir bir tekrar ediyordu.Başına aniden bir ağrı saplandı ve bir adım daha geriledi.Adaya olan nefreti yeniden içinde alevlenmeye başlamıştı.
"Böyle anlaşmamıştık! bekle oraya geliyorum."
Hayatındaki her şey bir anda gizemli bir hal almaya başlamıştı ve bu durum artık Hazan'ın canını sıkıyordu.Kendisinden saklanan şeyler vardı, muhtemelen Yağızdan da bir şeyler saklanıyordu.Ve Hazan ne Fazileti ne de Ada'yı anlayabilmişti.
Hazan asansörün sesiyle içini bir rahatlama duygusu sararken aklını kurcalayan türlü türlü düşünceyi defetmeye çalıştı.Bir yanı Yağızdan büyük bir şey saklandığını düşünürken bir yandan da karışmaması gerektiğini biliyordu.Doğru olanı yapması gerekiyordu, karışmayacaktı.Çünkü biliyordu, ne kadar çok içinde olursa kurtulması o kadar zor olacaktı.
Gözleri çantasına kaydı.Sadece kendi bilmesi gerekenleri bilecekti.Böyle olması gerekiyordu.Hızla merdivenlere yöneldi.Basamaklar hiç sonu gelmeyecekmiş gibi ilerlerken, daha hızlı ve daha hızlı inmeye başladı.Yağızla ilgili olan hiçbir şeye karışmayacaktı.Ne kadar meşgul olursa o kadar unutabileceğini düşünmüştü.İşe yarar mıydı? Bilmiyordu ama deneyecekti.Ne kadar uzak durabilirse o kadar uzak duracaktı.
--
Sarıyerdeki en sevdiği mekanlardan birinde farkedilmeyeceği bir köşeye oturdu.Leptobun açılmasını beklerken kendine bir kahve söyledi.Boğazı net bir şekilde seyredebiliyordu.Uçuşan martılar, gökyüzü ve denizin muhteşem renk uyumu sanki bir huzura davet gibiydi.Belkide onun gözlerine baktığındaki hissettiği büyüye benzediği için bu kadar seviyordu.
Ekran yavaş bir şekilde aydınlandığında kendini toparladı ve direk internete girdi.Nereden başlaması gerektiğini bilemiyordu.İlk önce düğünlerini aratmakla başladı.
Poyraz Bey ve Fazilet Hanım'ın düğün fotoğrafları önüne dizilirken hepsini dikkatlice incelemek için büyüttü.Belki bir insan, bir ipucu bulabilirdi.Resimleri birer birer geçsede sadece 2-3 tane fotoğraf vardı.Hepsi birbirinin aynısıydı.Hakkında ne bir gazete haberi ne de başka bir şey bulamıyordu.
"Allah kahretsin ya!"
Leptobu sinirle kapatırken kollarını birleştirdi ve ne yapması gerektiğini düşündü.Masanın üstünde titreyen telefon düşüncelerinden biraz olsun uzaklaştırdı.Ece arıyordu.Yeşil butonu yitip sabırsızca konuştu.
"Alo Ece? bir şey mi oldu?"
"Abla müsaitsen yanıma gelmeni isteyecektim." sıkıntıyla nefesini üflerken konuşmasına devam etti."Malum annem evden çıkmama pek izin vermiyor Yasin'in yanına giderim diye.Bende sıkılıyorum.Biraz yanıma uğrasan olur mu?"
"Ece, şimdilik Faziletle karşılaşmasam daha iyi.Daha sonra gelsem olur mu ablacım?"
"Yaa lütfen! Annem bu saatlerde işte oluyor zaten eve uğramaz.Küserim bak!"
Hazan isteksiz bir sesle "Peki.Geliyorum." deyip telefonu kapattı.Hayatındaki tek neşesi Ece de olmasa ne yapardı bilmiyordu.Sesini iyi geldiğini duyduğu an mutlu hissetmişti.Bu işi nasıl çözecekti bilmiyordu ama zamanla öğrenecekti bunu hissedebiliyordu.Fazilet Hanım bunca sıra Hazan'ı teste tabi tutmuştu.Sıra kendisindeydi.
--
Mutfak ve ardından oturma odasına baktıktan sonra Fazilet'i görmemenin verdiği rahatlıkla merdivenlere yöneldi.Düşünecek o kadar çok şeyi vardı ki Ece'nin yanında kısa bir süreliğine de olsa unutması iyi olacaktı.
İkinci kata çıktığında ayaklarını sanki yere sabitlemiş gibi bir anda durdurdu.Gözlerinin önünden sanki bir sanrı geçmiş gibi hissetmişti.Kalbine bir ok gibi saplanan acıyı görmezden gelmeye çalıştı.O odayı görmek yine içinde gizlenen bir devi uyandırmış gibi hissediyordu.Poyraz Beyin odası...
