1.KISIM- Bölüm 5

1.4K 166 10
                                    


E Bardhë gecenin karanlığında süzülürcesine uçarken aklım yerinde değilmiş gibiydi, döndüm ve ejderhanın sırtında duran üç kişiye baktım; Fylin daha kendinde gibi görünüyordu. Bukuri ise şaşkın bir haldeydi, sanırım bir ejderhayla ilk kez böylesine yakınlaşmıştı. Jason hala başını tutuyor, bir yandan ejderhadan düşmemeye çalışırken bir yandan da aşağıya bakmıyordu. Yükseklik korkusu olduğunu sezdiğimde kendi kendime gülümsedim.

Adının Arsye olduğunu öğrendiğim sarı saçlı kız hala baygındı. Rina ve Rion'un getirdiği arabanın arka koltuğunda boylu boyunca uzanmıştı. Araba sessiz bir şekilde altımızda kalan ormandan geçerken kanatlarım göğü kucaklarcasına uçuyordum.

E Bardhë eve yaklaştığımızda bana döndü, elimle işaret ettiğimde hızla inişe geçti. Jason'ın "Sanırım kusacağım." dediğini duydum. Yere yumuşak bir iniş yaptıktan hemen sonra Jason gerçekten de dediği gibi eğildi ve kusmaya başladı. Kafasını kaldırdığında sapsarı olmuştu.

Fylin yanına gitti, hepsi hala yapış yapış sıvıyla kaplıydı. Birkaç dakika sonra Rion arabayla bahçeye geldiğinde onlara döndüm. Rina misafirperverliğini belli ederek "Banyoya geçebilirsiniz." dedi. Fylin Jason'ın kollarından tuttu, ancak Jason'ın yürüyecek hali yoktu. Belki de kendisiyle aynı ağırlıkta olan adamı hiç zorlanmadan bir bebekmiş gibi kaldırdı ve üst kattaki banyoya ilerlediler.

Bukuri bir köşede bana bakıyordu. Benden nefret ettiğini sezebiliyordum, ya da buna nefret de denmeyebilirdi. Daha çok... Hayal kırıklığı. Kanatlarımı silkeledim ve kapandı, o anda "Kanatlanmışsın." dedi dayanamayıp. Düşünceleri ağzından dökülen kelimelerle aynı anda oluşuyordu.

Bir şey demedim ya da yapmadım. Görüntü zaten ortadaydı. Beni tanıdığını belli eden siyah gözleri üzerimden ayrılmıyordu. Uzun kahverengi saçları birbirine yapışmıştı, giydiği kirli tişörtün üstündeki yazı artık okunamayacak haldeydi. Ama dikkat çeken şeyler bunlar değildi.

Kollarında sayısız yara vardı. Boynundan çenesine doğru uzanan sararmış çürükler gece karanlığında bile gözüme çarpan tek şeydi. Gözlerinin altını saran morluklar iyileşmiş ve tekrar oluşmuştu. Onu incelememden rahatsız oldu ve "Kes şunu." dedi sert bir sesle. Ellerini kaldırdı. "Seni geri püskürtebilirim, biliyorsun."

"Bir şey yapmıyorum."

"Yapıyorsun." Elini uzattı ve anında altımdaki toprak sarsılıp yarılmaya başladı. Kanatlarım benim emrimi beklemeden açıldı ve havalandım, gözlerim yarığın olduğu yere sabitlenmişti.

"Bukuri."

İkimiz de kafamızı bahçenin girişinde belinde sadece bir havluyla durmakta olan Fylin'e çevirdik. Ona baktığım anda kaşlarım çatıldı, içimde yükselen amaçsız ve nedensiz istek beni korkutmuştu. Açık kahverengi ıslak saçları omzuna kadar geliyordu. Mavi gözleri keskin bir şekilde Bukuri'nin üzerinde sabitlenmişti.

Bukuri elini indirdi, toprak sallanmayı bırakmıştı. Fylin sinirli bir şekilde "Sana kaç kez gücünü gereksiz yere kullanmamanı söylemiştim." dedi. "Özellikle Işık üzerinde."

"Yine yapıyordu..."

"Bir şey yaptığım yoktu." Fylin'e baktım. Onun gözleri ise hala kızın üzerindeydi, bana bakmıyordu. Hiçbir şey demedi, sadece iç çekti ve içeri girdi.

Bukuri de banyoya doğru ilerlerken Rion kucağında Arsye ile bahçeye girdi. Onun da üstü yapış yapış olmuştu. Bir bana bir de yarılmış olan toprağa baktığında yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesine gülümsemeden edememiştim. "Anlaşılan arkadaşların da senin gibi yetenekli."

Başlangıç - Kayıp TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin