Selamlar. Özür dileyerek başlamak istiyorum. Kafam çok yoğundu ve o halde bölüm yazmak istemedim ama bir yandan da bu hikayeyi yazmak istiyordum resmen içimi yiyordu fikirler... O yüzden yeni bölüm yazdım. Normalde yazdığımdan daha uzun bir bölüm oldu, umarım az da olsa telafi eder bu. Final değil, daha devamı var, sonda şaşırıp kalırsanız diye söylüyorum. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Sizi seviyorum.
Fylin'in yüzünde rahatsız edici bir zafer ifadesi ile harmanlanmış merak vardı. Bir yanıyla beni görmek istediğini biliyordum, hatta zorlayıp aklını okumaya kalksam bunu zihninde de görecektim ancak bunu yapmak yerimi belli edecekti. Rion'a baktım, elindeki tüfeği kaldırmıştı ve Fylin'e doğrultmuştu. Fylin acır gibi, "O tüfek bir işe yaramayacak." dedi. "Işık nerede?"
"Bilmiyorum." dedi Rion. Rina'ya baktı. "Ona zarar verirsen seni öldürürüm."
Fylin sadece güldü. Parmaklarının aralarında bir ışık huzmesi iplik gibi serpilmişti, yavaşça Rina'ya bastırdı elini. Rina çığlık kopardığı anda Rion tüfeği ateşledi.
Her şey çok hızlı oldu. Tüfeğin ateşi garip bir şekilde büküldü, kurşun hızla hareket ederken Fylin eliyle kurşunu başka yöne yönlendirdi, Rina serbest kalmıştı. Fylin'den hızla uzaklaştı, diğerleri arkasında Rina'yı izliyordu. Rion, kız kardeşine doğru koşarken Fylin kurşunu elinden fırlayan bir kamçı gibi büyüyle Rina'ya yönlendirdi. Kurşun Rina'nın sırtına saplandığında Rion haykırdı.
Dayanamadım, ortaya çıktım. Elimdeki okları bıraktım ve Fylin'in gözleri anında beni buldu. "Demek buradaymışsın." diye mırıldandı. "Ne güzel." Sonra bedenine dolanmış olan ve akışkan gibi görünen büyüyü bana doğru yönlendirdi.
Büyü bedenime yapıştı, yakıcı ve zarar verici bir özelliği vardı. Rion Rina'yı kucağına alırken diğerleri Fylin'den korktuğu için uzak duruyordu. Büyü ipliğini bir halatmış gibi tuttum ve yüzüm ekşidi, tahmin ettiğimden daha fazla can yakıyordu. Fylin gereksiz bir hayranlıkla yüzüme bakıyordu, "Güç gösterisinden eksik kalmıyorsun." dedi nefretle ve bir halat daha bacağıma yapıştı.
Yaptığı büyü sarmaşık gibiydi, biri bacağımdan göğsüme diğeri de boynuma yükseliyordu. İki büyüyü de elimde tuttum ve büyülerin benim kontrolüm altına geçmesi için yapmam gerekeni yaptım, sadece birkaç söz. Büyü anında el değiştirerek bana geçti ve sarmaşıklar zarar vermeden bedenimin her yerini sardı. Fylin şok içinde bana bakarken Rion Rina'yı kucağına alıp ayağa kalktı.
Büyüyü elimde topladım ve Fylin'e fırlattım. İlk sarmaşık darbesi bacağına isabet etti ve devrilmedi, hemen devrilmesini beklememiştim zaten. İkinci darbede yere doğru dizlerinin üzerine düştü, iki eliyle de sarmaşıkları yaptığım gibi tutuyor ve kontrol altına almaya çalışıyordu. Sonra bana odaklanmayı bıraktı, arkama baktı. "Benim..." diye başladı ama o daha tamamlayamadan kimlerin geldiğini anlamıştım.
Laboratuvar ekibinin geri kalanı elinde uyuşturucu bir iğneyle yaklaşıyordu. İğne tam olarak boynuma isabet ettiği anda büyü el değiştirdi, kontrolümden çıktı. Kucağında Rina ile ayakta kalıp bana ümitsizce bakan Rion'a baktım. Gözlerim karardı.
***
Gözlerimi açtığımda inanılmaz yorgun hissediyordum. Sanki günlerdir uyumamış da az önce birkaç dakikalığına gözlerimi kapayabilmiş gibiydim, gözlerim açılmıyordu. Zar zor odaklandım ve kendimi bir kafesin içinde buldum. Demir parmaklıkların arkasında, büyük beyaz bir yatakta yatıyordum, hiçbir şekilde bağlanmamış ya da zincirlenmemiştim. İlk başta bu bana saçma da gelse sonradan neden öyle olduğunu anlamıştım. Ellerim ve ayaklarım dahil vücudumun her yeri uyuşturulmuştu. Hiçbir şekilde kıpırdatamıyor veya oynatamıyordum. Sanki beynimle vücudum arasındaki bağlar kopmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başlangıç - Kayıp Tanrıça
FantasyKayıp Tanrıça öncesini anlatan ve Sarah gelmeden önceki Shat'ı, Dragua'yı, Sorcier'yi bulabileceğiniz prologue. İlk Bölüm yayında. 16 Ocak 2018.