4.| Duvar

492 35 20
                                    


Bölüm şarkısı: Varım, Nova Norda

Deniz Akça

"Bak sakin olmaya çalışıyorum. Anlamaya çalışıyorum ama bana yardımcı olman lazım. Neyin peşindesin sen? Kim gönderdi seni?"

Hiç olmayacak bir durumun içine düşmüştüm. Ama sabırlı davranamayacak kadar bıkmıştım.

"Ben anlatamıyor muyum?" diye sordum. "Bir şeyin peşinde olduğum yok. Ölesiye savunduğum bir iddam da yok zaten. Ben anlatayım dinle, sonra ne olmuşsa sen anlat bana. Ben senden daha karmaşık bir durumdayım çünkü."

Gayet aklım başında konuşuyordum. Ama kafasında bir şeyleri halledemiyor olacak ki daha da sinirleniyordu. Kafenin ortasında volta atarken ben de sinirlenmeye başlıyordum.

"Seninle mi uğraşacağım ya?" diyerek kafeden çıkıp gittim.

Bugün hiç yaşanmamalıydı zaten. Hiç yaşanmamış gibi de devam ederdim hayatıma. Ama önce biraz ağlamam lazımdı. Bunun için de hızla eve gitmem.

Arkamdan seslendi.

Durdum.

"Ne var?" Öylece baktım ona.
"Konuşacağız gel."
"Hiç öyle gözükmüyor."
"Gel." İçeri geri girince peşinden gittim.

Atlas'la Yonca da oradaydı.
"Otur." dedi içeri girince. Ben bir koltuğa oturdum. Atlas yanıma Yonca karşıma geçti. Kuzey ayaktan bana bakıyordu.

"Deniz di mi?" dedi Atlas.
"Deniz." dedim. Atlas önce Yonca'ya sonra Kuzey'e baktı.
"Deniz neden geldin sen buraya? Dediğin şey yenilip yutulup geçilecek bir şey değil, biliyorsun. Tepki bu yüzden. Bir başından anlat bakalım."
"Abi anlatayım da benim de sizden hiçbir farkım yok bunu atlamayalım." Kuzey'e baktım.
"Anlat abim."

Konuş yalan makinesi.

"Ben teyzemle beraber yaşıyorum çocukluğumdan beri. Anne, baba, ailemden başka biri hakkında hiçbir bilgim olmadı bu zamana kadar da. Kısa kesersem de bugün teyzem elime bir adres bir de isim tutuşturup 'Benden bu kadar.' diyerek çekip gitti. Ben de o adrese, o isime geldim."

"Ya kim kızım senin teyzen!"
Bakışlarımı Atlas'tan alıp çatık kaşlarımla Kuzey'e bakarken "Birimiz konuşurken diğerimiz sesini yükseltecekse ben öyle de anlaşırım ama sen bir kez daha bana bağırmayı düşünüyorsan ben çekip gideyim sen de eğer ortada bir oyun varsa kim, niye oynuyor diye düşün. Nasıl fikir? Güzel." Ayağa kalktım.
Atlas kolumdan tutup oturturken ona bakıp sert bir tonla "Bağırmayacak bir daha." dedi.
Kuzey voltasına devam etti.
"Ben, ona çok çocukluğumu sormazdım. Pek bilgim yok ama bugün bir şeyler söyledi. Anladığım kadarıyla beş, altı yaşımdan beri onunlayım ve anne babamı hatırlamamdan da korkmuş. Yani sürpriz yumurtadan çıkma durumum yok. Eğer bebekliğimi yanında geçirmediysem bir oyun var ortada demektir. Ben böyle düşünüyorum. Aklım bu kadarına yetiyor."

Küçük sayılamayacak kadar büyük bir detayı, Toprak'ı atlamam nelere sebep olurdu bilemiyordum.

Yonca konuştu bu kez. "Teyzen hakkında ne biliyorsun peki?"
"Öz teyzem değilmiş öncelikle. Adı Aslı. İnsan kaynakları uzmanı. Sizin yaşlarınızda. Yani başka ne merak ediyorsunuz, bilmiyorum."
"Soyadı ne?"
"Akça... Benimki de aynı."
Kuzey kahkaha attı. "Akça!"
"Benim gerçekten sinirlerim iyi değil." dedim Atlas'la Yonca'ya.
"Boş ver onu." dedi Yonca. "Bugün iyi değil o, seninle ilgili değil. Ee doğum günün neydi? Kaç yaşındasın ki?"
"Bugün." dedim. "Doğum günüm bugün. On dokuza girdim."
Kuzey'in voltası durdu.
"Kutlu olsun doğum günün." dedi Atlas şakayla.
İçinde olduğum duruma gülmekle yetindim sadece.

BİRİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin