Önümde aşılmaz bir engel gibi duran kapıyı çalarken ki bunu pek insancıl yöntemlerle yaptığımı söyleyemeyecektim elimin acımaya başlaması durmam için yeterli bir sebep gibi görünmüyordu gözüme.
Günlerdir kanıma karışmış bu zehir tarafından yavaş yavaş öldürülürken sesimi çıkarmadan her şey normalmiş gibi yapmaya devam ediyordum. Her şey normaldi de işin aslı. Her şey mükemmeldi. Alihan yüz yüze yapılan başvuruya gitmiş, onay alarak geri gelmişti. Bahçede onu beklerken sigara içiyor olsam beş paket birden bitirebilecek kadar gerilmiştim. O sakin yüzüyle dışarı çıkıp onay aldığını, sadece bir sürü saçma sapan soruyu ona tekrar tekrar sorduklarını söylemiş ben de içimden taşan sevinçle Teoman'ı ve başvuru meselesini tamamen geriye atarak boynuna atlamıştım. Bu öyle güzel bir andı ki, Alihan'la herhangi bir sevinci böyle paylaşabiliyor olmak her aklıma geldiğinde beni gülümsetiyordu. Orada, sevdiğim adama sarılmış bir şekilde bir ömür geçirebilirdim. Onun da içi ferah ve mutluyken kimsenin dokunmadığı aşık heykeller olarak kalabilirdik, sesimi çıkarmazdım.
İşte o hain, o vicdansız, o insafsız zehir tam olarak burada devreye giriyordu. Alihan da bana aşık mıydı? Bilmiyordum. Beraber geçirdiğimiz günler filmlerden farksız geçiyordu. Birbirimize dokunmadan duramıyor, kalabalığın içinde bakışarak anlaşıyor ve son sürat restoranı yenileme işine devam ediyorduk.
İlgi çekmek için açılış tazelemeye karar vermiştik. Nikah tazelemek gibi bir şeydi bu, bir nevi restorana damardan adrenalin vermek diyebilirdik. Güzel yiyecekler, biraz şatafat ve biraz da eğlence varsa isterseniz kaplumbağalarınızın doğum gününü bile kutlayabilirdiniz, hiç kimse yüzünüze bunun bir saçmalık olduğunu söylemezdi. Öyle bir şeye cesaret eden olursa zaten tırnaklarımla parçalamak suretiyle kendisini Hakk'ın rahmetine kavuşturmayı şahsıma bir görev bilirdim.
Açılış için hazırlıklar son sürat sürerken ben de kendi camiamdan arkadaşlarımı davet etmiştim bu vesileyle. O gün içerisinin tıklım tıkış dolması lazımdı. Restoranımız hakkında övgülerin yere göğe sığamamasını istiyordum ve bu yüzden de elimden gelen her şeyi yapacaktım.
Tabii önce içimden şu zehri atmam gerekti. Alihan'a bana olan hislerini sormayı gururuma bir türlü yediremiyordum. O da sağ olsun bu konu hakkında ağzını açıp konuşmuyordu bile. Bana bakarken gözlerindeki şefkati, dokunuşundaki sahiplenmeyi hissediyordum. Bunlar olmasa zaten bir dakika daha burada durmazdım ama duymak istiyordum işte. Adamın peşinden kilometrelerce koştuğum içinde normalde yapacağım gibi çat diye sorma seçeneğini elemek zorunda kalmıştım.
Kapı açılıp karşımda Alihan'ın uykudan şişmiş, huysuz yüzünü gördüğümde içimdeki zehrin sancısı da bir nebze azalarak birkaç saniye boyunca rahatça nefes alabilmeme sebep olmuştu. Alihan önce gözlerini ovuşturmuş, sonra saatin sabahın yedisi olduğunu hatırlamamı sağlayacak şekilde göz kapaklarını açık tutmaya çalışarak "Bu kapının ardında başkası olsaydı hali fena olacaktı." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rüyalar
HumorAslında şu anda hayatımın merkezinde birisiyle beraber olmak yoktu. Erkek düşmanı ya da yalnızlık düşkünü biri değildim. Herkesin yaşadığı aptal tecrübeleri yaşadım. Çok âşık oldum, terk edildim, terk ettim, ağladım ve gençliğimin bir kısmında yüreğ...