Huzursuz bir şekilde volta atmayı sürdürürken koltuğa yerleşmiş ikilinin başlarının tenis müsabakasındaki zavallı bir top gibi beni takip ettiğini göz ucuyla görebiliyordum. Ne yazık ki durmak gibi bir niyetim yoktu zira üç gündür içimde git gide büyüyen bu huzursuzluk bütün hücrelerimi etkisi altına alıp hareketsiz durmamı engelliyordu.
Alihan'ın yanından ayrılalı üç gün olmuştu ve kendimde tekrar o restorana dönecek gücü henüz bulamamıştım. Bütün bu rezaletlerden sonra adamın karşısına geçip ne diyeceğimi bilemiyordum açıkçası. Kendisi hakkında bildiklerim de gerçekten kötü işletilen bir restoranın sahibi olduğu ve Teoman adındaki yürüyen parazitle kardeş olduklarıydı. İtiraf etmek gerekirse bu son bilgi beni tahmin ettiğimden daha çok yaralıyordu. Alihan gibi bir adamla, Teoman gibi bir yılışık nasıl olur da aynı anadan babadan geliyor olabilirdi? Ben Teoman'la akraba olmak istemiyorum ki.
"Yeter ya!" diyen haykırış beynimin içindeki düşünceleri bıçak gibi keserken ben de fişi çekilmiş bir mutfak robotu gibi aniden durmuştum. Bu isyan koltukta Irmak'la beraber oturan biricik dostum, can arkadaşım Beren'den geliyordu. Bu nazik yavru kuşun böyle canhıraş bağırmasının sebebini öğrenmek için sorgulayan gözlerle ona doğru baktığımda huysuzlukla yüzünü buruşturarak "Beynim döndü bir sağa, bir sola bakmaktan. Otur da adam gibi konuşalım." dedi.
Kimin ezildiğini umursamadan kendimi ikisinin ortasına patates çuvalı gibi bırakırken "Konuşacak bir şey yok." diye çıkıştım. "Hayatımın aşkını buldum, evlenme teklif ettim, hamile olduğum iddiasıyla kafasını karıştırıp sonra da tarafından kapı dışarı edildim. Her şey bu kadar basit, net!" Irmak'ın yanımda kıkırdadığını duyunca karıncalanan ellerimle büyük bir savaş vermek zorunda kalarak öldürücü olduğunu umduğum bakışlarımı ona doğru çevirdim. "Niye gülüyorsun kızım?"
"Bizi orada bir güzel dövecekler sanmıştım." diyerek suratındaki sırıtışı genişletti benim safoz kuzenim. Ağlamamak için kendimle inanılmaz bir mücadele veriyordum gerçekten. Alihan tarafından kışkışlanmış olduğum gerçeğini neden görmezden geliyordu insanlar? Saadetim avuçlarımın arasından öylece kayıp gitmişti, ciddiye alınmayı hak ediyordum.
"Tamam da" derken Irmak'ın söylediklerine aldırış etmeyerek konuşmaya devam etti Beren. "Adam sana sonra konuşalım demedi mi? Git konuş işte."
"Gerçekten öyle söylemek istemedi."
"Ama söyledi." Düz adam Beren, bu mantıkla Alihan'ı gerçekten şah mat edebileceğini inanıyor gibi yüzüme bakmaya devam ediyordu.
"İyice delir diyorsun yani. Balataları sıyır, adama uzaklaştırma kararı çıkart. Bunu mu istiyorsun Beren?"
"Aklını çalıştır biraz." derken işaret parmağıyla şakağına vurdu, sanki bu çalışmasına yardımcı olacakmış gibi. "Senin işin restoranlara gitmek değil mi?" Eh tam olarak öyle denemez ama yakın sayılır. "Git adamın restoranını değerlendir, yemeklerini ye. Bu arada konuşma fırsatını bulursun elbet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rüyalar
HumorAslında şu anda hayatımın merkezinde birisiyle beraber olmak yoktu. Erkek düşmanı ya da yalnızlık düşkünü biri değildim. Herkesin yaşadığı aptal tecrübeleri yaşadım. Çok âşık oldum, terk edildim, terk ettim, ağladım ve gençliğimin bir kısmında yüreğ...