Karanlık Dönence

5.7K 155 52
                                    

Karanlıkta gizlenen benliklerin tiz yakarışları yankılanırken kör noktada, ışığın karanlıktan doğduğu dönencede sessizlik, islerin arasından peyda ediyordu ıssızlığı. Karanlığı delen ışığın gölgesinde kalan on beden pelerinlerin arkasına sığınmış, açıkta gezen ellerinin parmak uçları üzerinde seyreden kürelerle yan yana dizilmiş ilerliyordu odak noktasına. Kör noktanın aynı zamanda odak noktası oluşu onların peşinde oldukları şeytani planın ilk aşamasını, büyüyü gerçekleştirme kısmını kolaylaştırıyordu. Hepsi birbirinden güçlü görünen on kişinin ilerleyişi yavaştı, acelesiz ve telaşsızdı; birazdan burada olacakları resmeden tablo sessizdi.

Sessizliğin yayıldığı bu nokta, odak noktası, kör nokta, eskiden güçlü insanların yaşadığı topraklardı; sadece bir avuç topraktan ibaretti şimdi. Gökyüzü karanlıktı, burada gün ışığı hiçbir zaman görünmüyordu; gezegenin halkı, kralının kaybıyla birlikte lanetlenmişti ve bu yüzden de büyüyü gerçekleştirmek için harika bir yerdi. En azından gri pelerinin arkasına gizlenen adam böyle düşünüyordu. Onlar buraya gelmişlerdi çünkü çoğu yerde bulunmayan negatif güçlerin yoğunluğu gezegenin burasında diğer bölgelerden daha fazlaydı; bu topraklara acı ve katliamın izi bulaşmıştı.

Büyüyle oluşturulmuş beyaz rengi sakalları gri pelerinin haricinde görünen adamın adımlarına son vermesiyle, geride kalan dokuz pelerinli beden adama ayak uydurarak sırasıyla durdu. "Karar anı," dedi adam, sesi o kadar belirgindi ki kendisini saklamasına gerek yoktu. Tanınan birisiydi çünkü.

Pelerinin pembesine karışan genç kadın, "Burası uygun," dedi keskin gözlerini çevrede gezdirerek. Gezegen harap olmuş durumdaydı, eskiden ışıltılı şehirleriyle bilinen güzel topraklardan eser kalmamıştı. Gezegeni aydınlatmasıyla bilinen güçlü Termis Yıldızı yapılan büyüyle birlikte karanlığa gömülmüştü; burası, tehlikeli kişilere bulaşmış güçlü bir ırktan arta kalanlardı sadece. Işığı söndürülmüş bir gezegenden fazlası değildi.

Kahverengi pelerinli genç adam bir adım öne çıktı, etrafın tekdüze tınısı adamı zerre etkilemiyordu. "Azura, dikkatli olmalıyız," dedi nerdeyse hepsini uyararak. "Bu bölge fazla karanlık güç barındırıyor." Hepsi başlarını salladı önemsiz bir şeymiş gibi; fakat Azura bu durumu gülünç bulmuştu.

"Fisar," dedi Azura, alay eden sesi pek dikkatsizdi kadının. "Bizi burada görebilecek, izleyebilecek hiç kimse yok."

Yeşil pelerinli kadının, "Kesin," demesiyle tartışma sonlanırken, otoriter sesi yankılandı sessizlikte. Hepsinin arasında keskin hatlarıyla dikkat çeken kadın tam anlamıyla bir tanrıça gibi görünüyordu, güzelliği bu harap olmuş gezegenle ters düşüyordu. Pelerinin başlığından sarkan kumral saçlarını parmaklarının ucunda süzülen yeşil kürenin ışığı aydınlatıyordu.

"Buraya kavga etmek için gelmedik." Sözü devralan beyaz pelerinli kadının sesi keskindi, kesinlikle itiraz istemiyordu.

Mavi ışık yayan küreden görünmeyen adam aniden beyaz pelerinli kadına döndü. "Sen karışma bu işe, Mela." Sert sesinden yayılan güç karşısında tedirginleşen diğerleri birbirine baktı; burada çıkabilecek herhangi bir savaş onların lehine olurdu.

Aniden aralarına giren sarı pelerinli adam, "Tartışma sona ersin, Garzen," dedi, onun da bu durumun gidişatından memnun bir görüntüsü yoktu.

Kırmızı pelerinli genç kadın, pelerininin altından çıkardığı diğer eliyle parmaklarının ucunda sallanan pembe küresini sabitlemeye çalıştı; ortamın negatif enerjisi hazırladıkları büyüyü etkiliyordu. "Escor haklı," dedi tedirginlikle. "Bu kadar yeter."

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin