Zalim Kraliçenin Yükselişi

233 10 5
                                    

Bölüm şarkısı: Valerie Broussard - A Litte Wicked. (Bunu Urin’in şarkısı ilan ediyorum.)

“Ölümün soğuğunda yürüyen bir canavar yere demetlerce çiçek bıraktı, her çiçek ölüme bir hatıraydı.”

***

“Sadece bir şeyleri dondurmazsın, Urin,” dedi kadın temkinle. “Zaman, insanlar... İstersen her şeyi dondurabilirsin.”

Küçük kız yattığı yerde soluklanmaya çalışıyordu. “Bu çok zor!”

“Zor değil,” dedi kadın. Elini uzattığında zaman yavaşlamaya başlamıştı, Urin korkuyla kadını izliyordu; belki de bu evrende ilk korktuğu kişiyi. “Sadece inanmalısın. Gücüne ve kendine... Zamana inan, Urin. İnanmazsan onu kontrol edemezsin.”

“İnanmazsan onu kontrol edemezsin,” dedi Urin gözleri sarayın duvarlarına değerken. Buz Şeytanları, ormanda yaşayan gizemli bir ırk... Kraliçesi olduğu insanların kökeninin yattığı yer...

Çığlıklar yükselirken Urin tünediği çatıdan aşağı baktı, kaçan halkı yavaşlayan zaman yüzünden çok komik görünüyordu. Balkona çıkan çocuğunu alan kadının telaşı, canavarlardan korkan halkının surat ifadeleri, kaçışları... Urin karmaşadan, kaostan zevk alıyordu; belki de dönüştüğü o korkunç kişiden. Buz Şeytanları canavarlar ve büyülü güçlere sahip normal periler olarak ikiye ayrılabilirdi; birine kendi dillerinde Tras diyorlardı, diğerine de Urel. Annesi Kraliçe Leru, isminin halklarından geldiğini söylemişti ve babası Kral Tresal bu canavarların efendisinin ismiyle doğmuştu. Urin annesine çekinerek ismini sormuştu ve korktuğu cevabı almıştı.

Annesi doğrudan söylemişti ona: “Senin ismin buzlardan geliyor, Urin. Eski bir Buz Şeytan Kraliçesi gökyüzünden düşen karların havada buza dönmesini sağlamış ve orada buzdan bir duvar oluşturmuş. Urin, o buza verilen ad. Senin adın, bir efsaneye konu olan asla delinememiş, yaratıcısı tarafından bile yok edilememiş o buzdan geliyor. Urin, bizim dilimizde delinemeyen, parçalanamayan buz demek. Yıldızlar Şehri perileri de Urin’e bir anlam vermişler çok eskiden. O, yıldızları buza çevirip, dondurulabilen eski bir büyüden kalan tek şey. Orada Urin, yıldızları dondurabilen perinin adı ama bu da sadece bir efsane. Önemsemen gereken tek şey, isminin buzullardan gelmesi.”

Annesi o kadar uzun konuşmuştu ki Urin bunların yalan olduğunu düşünmüştü çünkü ona göre yağan karı buza çevirebilen hiçbir büyü yoktu, olsa kendisi büyülerin yazıldığı parşömenlerden ya da kitaplardan onu bulurdu. Şimdiyse kendisi her zaman şehre ince ince yağan karın yavaşlamasını izliyordu ve bunu o yapıyordu. Komik bir şakaya güler gibi güldü çünkü isminin anlamlarını sorgulamasının bir değeri yoktu, annesine gidip isminin anlamıyla ilgili yalan söyleyip söylemediğini soramazdı. O buzdan gelen isme sahip olması gibi, annesinin sözleri de bir süre sonra anlamını yitirmişti. Urin gücün her şeyin üstüne geçebileceğine inanıyordu.

Sarayda büyük bir patlama olduğunda sıranın ona geldiğini anlayarak canavarlara kısık seste bir emir gönderdi havalanmadan hemen önce: “Aspel kurin.”

Beni bekleyin.

Canavarlar aniden dururken Urin şehirde akan zamanı tamamen dondurdu, halk öylece kalakaldı. Havada süzülerek kralın kendi dairesiyle, taht odasının arasında uzanan koridora ilerledi ve elini uzatarak dışarıdan görünen koridorun camını dondurdu, cama yaklaşarak tırnaklarıyla dokunduğunda buz parçalara ayrılarak kristallere dönüştü. Urin zarif bir hareketle koridora indi, şehir sarayın hemen dibine inşa edilmeseydi belki babası kaçmanın bir yolunu bulabilirdi, gücünü tekrar toplayıp saldırabilirdi taht için ama o da biliyordu, tahtın seçtiği kişi er ya da geç tacı giyerdi.

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin