Gölgelerde Gezen Düşman

104 5 8
                                    

Bölüm şarkısı: Nightcore - Léquilibre.

"Ufukta bir çizgi çizilirken sessizce geçip giden kadın durdu, gökyüzünde uçan kuşlar çizginin etrafında gezindi ve çizgi bulutların arkasında kayboldu."

***

Sessizliği dinlerken başını yana yatırmış, yoldan geçen arabaları izliyordu; binanın bu katı hep sessiz olurdu. Beline inen düz tutamlar yavaşça hareket ettiğinde sallandı, siyah deri ceketine aldırmadan kollarını birbirine bağlayan kadının siyah gözleri camda kendi yansımasıyla birlikte Dünya'nın kendisini izlerken kısıldı; gözkapakları iki saniyeliğine gözlerine örtülürken koridorda yankılanan topuklu ayakkabıların sesiyle arkasını döndü. Gözlerini araladığı an karşılaştığı tanıdık yüz ofisin bu kısmına açılan kapıdan geçip onun yanına gelirken kadının mimik oynamayan yüzünde bir kıpırtı oluştu, dudakları kıvrılırken cansız bir gülümseme yüzüne yayıldı.

"Yeelas," dedi adam tatlı bir aksanla.

Kadın başını hafif eğerek selam verdi. "Fenis." Adamın arkasından gelen beyaz kalem eteğin üstüne açık mavi gömlek giymiş kadına baktı, perçemleri alnını örten kadının saçları düzenli bir şekilde at kuyruğu yapılmıştı. "Zela," dedi kadına doğru, tamamen selam verme amacıyla. Onları uzun zamandır tanıyordu, bilgiye ne zaman ihtiyacı olsa onlara gelirdi; bu yüzden buradaydı, ihtiyacı olan bir bilgi vardı.

"Ofisime geçelim," dedi Fenis, adamın soluk teni kadının dikkatini çekerken onu takip etti. "Son zamanlarda çok fazla bilgi geliyor, Yeelas ama senin istediğin bilgiyi hâlâ bulamadım." Elinde dosyayla gelen bir şirket çalışanını eliyle geri çeviren Fenis'i izleyen kadın Zela'nın önlerinde onları bekleyen kapıyı aralamasıyla ona döndü, üçü içeriye girdikten sonra Zela kapıyı kapattı.

Fenis ağır adımlarla kendi masasının başına geçip koltuğuna yerleştiğinde, Yeelas Zela'nın da onun gibi ağır adımlarla masanın başına geçip ayakta dikilmesini izledi. "Bana anlatacak bir şeyin yok mu Fenis?" Adamın gülüşü kulaklarında yankılanırken kadının sessiz bir adımı kahkahayı takip etti.

"Kadınla adam hakkında bildiğim her şeyi anlattım zaten, Yeelas ama yeni bir gelişme yok. Üstelik diğeri de..." Adam derin bir nefes alarak koltuğunda geriye yaslandı. "Bilirsin, onu bulmak kolay değil."

"Ama bulacaksın," dedi korkutucu bir ses tonuyla, açıkça tehditkârdı.

Fenis gülerek Yeelas'ın tepkilerini ölçtü ama kadın bundan tamamen haberdardı. "Beni bilirsin, Yeelas," dedi ellerini kucağında birbirine bağlarken. "Sana taparım ama istediğin şey kolay değil. Aradığım kişinin uzun süredir büyü yapmadığını da söylemem gerek, değil mi?"

Yeelas'ın yüzüne zalim bir gülümseme yayıldı. "Burası Dünya, Fenis. O kadar da geniş, büyük, abartılası bir yer değil. Elbet bir şey duymuşsundur."

"Duydum..." dedi adam en sonunda çekingen bir tavırla. "...ama pek hoşuna gideceğini sanmıyorum."

Kadının attığı bir adımın sesi daha odada duyulduğunda, "Ne?" diye sordu. "Ne duydun?" Sorusunun altında yatan tehditkâr hava Fenis'in oturduğu yerde dikleşmesini sağlarken birbirine kenetlediği ellerini masanın üzerine yasladı.

Ciddiyeti ortamın gergin havasını arttırırken Zela'nın gözleri üzerinden ayrılmadı adamın. "Bilirsin," dedi adam fısıltıdan farksız bir sesle. "Bin yıllar önce senin sayende kurtuldum ve Dünya'da kalmamın en büyük sebebi sensin ama bu farklı. Çok farklı..."

"Uzatma," dedi Yeelas sertçe, bunları binlerce kez duymuştu zaten.

Fenis yutkunarak gözlerini masada sabitledi. "Büyük bir büyü gücü saptadık. Doğrusunu söylemek gerekirse başta inanamadım çünkü bu sadece bir kişiden gelebilecek derecede değildi ama sonra..." Başını kaldırıp kadının gözlerinin içine baktı. "Bir geçit açıldı, diğer gezegene. Sihirli Dünya'ya..."

"Ve?"

Sabırsız olmasına rağmen sakin ses tonu Fenis'i ürkütürken ardından gelen kelimeler Yeelas'ın kanının donmasını sağladı. "Aralarında Seçilmişler'in büyü güçlerine benzer bir değer gördük ve onlardan birisi aradığımız kadının büyü gücüyle de uyumluydu. Yani aradığımız adamla kadının tam da tahmin ettiğin gibi çocuklarından birisi Seçilmiş çıktı." Yeelas sessiz kalırken adam konuşmaya devam etti. "Yanlarında bulunanların kim olduğundan emin değilim ama hepsi çok güçlüydü."

"Hâlâ buradalar mı?"

Kadının sorusuyla adam afalladı. "Ne?"

"Sana..." Derin bir nefes alan Yeelas sakin kalmak için çabaladı. "...hâlâ buradalar mı diye sordum."

Fenis bir süre düşündü, sonra oturduğu koltuktan kalktı. Ellerinden birini cebine sıkıştırarak boydan camlara döndü. "Hayır, değiller. O günden sonra izlerine rastlamadım. Muhtemelen bir süre de buralarda olmazlar." Adam kadına döndüğünde yüzünde gördüğü ifadeyle donakaldı. "Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?"

Yeelas yüzüne yayılan zalim gülümsemesiyle birlikte yavaşça güldü. "Ah, Fenis... Hâlâ anlamadın mı? Bu elime geçen en iyi fırsat!"

"Ne fırsatı?"

Adamın giderek yüzüne daha fazla hâkim olan dehşetin aksine Zela sakindi, Yeelas onlara bakarak bir adım attı. "İntikamım için en iyi fırsat..." Attığı diğer adımla Fenis kadından yayılan kan açlığının etkisiyle gözlerini kaçırdı. "Onları bitireceğim! Hepsini bitireceğim! Dünya..." Yeelas'ın siyah gözleri pencerelere yöneldi. "...benim olacak. Hem de son damlasına kadar..."

***

Bu kadın da nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim ama yeni bir üçleme! Evet, evet... Yeelas yeni bölümlerde karşımıza çıkacak bir karakter ve Fenis'le Zela da öyle. Ayrıca onlar şu an Dünya'da olduklarına göre...

Acaba neler olacak?

Açık konuşmak gerekirse bu karakterler için hiçbir açıklamada bulunmayacağım, seri ilerledikçe kendiniz göreceksiniz zaten ama Yeelas cidden zalim birisi. Geçmiş olsun bizim Seçilmişler'e ama onun intikam derken ne anlatmaya çalıştığını üçlemenin ilerleyen bölümlerinde daha iyi anlayacaksınız!

Şimdi...

Yeelas hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce onun tam anlamıyla amacı ne?

Fenis ve Zela hakkında peki?

Sizce Yeelas intikam planında başarılı olabilecek mi?

Bir sonraki bölümde hiçbirinin cevabını vermeyeceğim! İyi geceler!

Sevgilerimle, Aşka Son Darbe...

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin