20. Bölüm-Mutluluk

2K 64 42
                                    

Bu kitaba başlamadan önce cigdembiniciii  bu hesaba uğrayın!

Ali Tarafından:

Burnuma dolan koku ile tebessüm edip gözlerimi açtım. Yanımda duran Eylül'ün anlına öpücük kondurdum. Kahvaltı yapmak için ayağa kalkıp tişörtümü düzelttim.

Merdivenlerden aşağıya inerken yavaşça üşümeye başladığımı anladım. Şömineye baktığımda ateşin çok az yandığını görünce şömineyi yakmaya karar verdim. İlerlediğimde koltukta uyuyan Selin'i görünce göz devirip şöminenin yanına yaklaştım. Dün gece Selin'in beni öptüğü geldi aklıma.
Ali:Gerizekâlı!
Selin:Kimmiş o gerizekâlı?
Yine başladı. Hiç birşey demeden mutfağa gittim.

Kahvaltı hazırlamak için yiyecekleri tezgaha koydum. Arkamdan ayak sesleri geldi. Acaba bu Eylül mü diye düşünürken Eylül'ün kokusunu alamayınca Eylül olmadığını anladım.
Selin:Hemen kaçtın!?
Ali:Seninle muhattap olmak istemiyorum!
Arkamı döndüm.
Ali:Birazdan adamlar gelecek size bir ev tuttuk. Orada kalırsınız.
Selin:Bize söylemeden mi!?
Kaşlarımı çattım.
Ali:Ulan nankör! Zaten evimde kalıyordun! Şimdi sana ev alıyorum senin tepkin bu mu!? Ne halin varsa gör!
Selin:Ev nerede?
Ali:Samsun'da...
Selin:Ne!?
Ali:Beğenemedin mi!?
Selin:Beğenemedim! Bari size yakın bir ye-
Elimdeki bıçağı sertçe tezgaha bıraktım. Ona doğru yaklaşıp kollarında tutup havaya kaldırdım. Ayakları yere değmiyordu.
Ali:Nankör köpek! Dün sabah kapı çaldığında Eylül'ü orada bırakmayı teklif ettin! Beni öptün! Sana bunlar fazla bile!
Selin:A-Ali kolum acıyor!
Ali:Sen dün beni öperek benim kadınımın canını yaktın! Dua et kadınsın! Yoksa bu mutfağın altına seni gömerim!
Onu kollarında geri bıraktım.
Ali:Şimdi oturma odasına geç! Gözüm görmesin seni!

Tezgaha geri döndüm. Ayak sesleri ile gittiğini anladım. Tekrar ayak sesi geldi. Ofladım. Boynuma sarıldı.
Ali:Selin ben sana ne de-
Susmuştum. Sevdiğim kadının kokusunu alınca sustum.
Eylül:Yakışıklım!? Selin mi buradaydı!?
Ali:Kovdum. Saçma sapan konuştu zaten!
Sırtımdan inip önüme geçti. Doğrama tahtasını ve bıçağı kenara çekti. Bana dönüp tezgaha oturdu.

Ellerini enseme koyup yavaşça beni kendine yaklaştırdı.
Eylül:Ne dedi de benim yakışıklımı sinirlendirdi.
Ali:Kim bilir?
Eylül:Uff Ali! Ciddi bir şey soruyorum!
Bu sefer ben yaklaştım. Ellerimi beline koydum.
Ali:Ben de ciddi bir şey söylüyorum!
Eylül:Hmm...
Dizleri iki yandan belime değiyordu. Dudağına yapıştım. Kısa bir süre sonra geri çekildim. Kaşlarını çattı.
Eylül:Niye hemen çekildin!
Ali:Ohoo çok hızlısın Eylül hanım? Dün utanıyordun ne oldu?
Eylül:Aşığım!
Ali:Dün de aşıktın. Ne değişti?
Eylül:Aman be seni öpende kabahat!
İnmek için yeltelendiğinde belini biraz daha sıktım. İnmemesi için.
Eylül:Ne oldu Ali bey pişman mı oldunuz!?
Ali:Hayatım ben seni hep öperim ki. Ama şuan da olmaz! Bu işler yatak odasınında olur!
Diyip göz kırptım.
Eylül:Terbiyesiz!
Ali:Ne yani sen istemiyor musun!?
Dedim sahte bir azarlama ses tonu ile.
Eylül:Evlenmeden olmaz!
Ali:Evlenirsek?
Eylül:H-Hadi kahvaltı hazırlayalım.
Tezgahtan atlayıp domatesi doğramaya başladı. Neden konuyu değiştirdiğine anlam vermedim. Bozuntuya vermeden sofrayı kurmaya başladım.

Bir süre sonra kahvaltı bitmişti.
Ali:Ben diğerlerini uyandırayım.
Eylül:Sen otur ben uyandırırım.
Bir şey demeye fırsat vermeden koşarak gitti. Sandalyeyi çekip az önce konuştuklarımızı düşündüm. "Kendine gel Ali, kız acıkmış tabi ki de konuyu değiştirecek!" dedim içimden. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Sevdiğim kadının kokusu tekrar burnuma doldu. Çok geçmeden boynumda sıcak ellerini hissettim.
Eylül:Ali'm.
Ali:Ali'in kurban olsun sana.
Sağa kolunu biraz gevşetip yüzünü boynuma gömdü. Kokumu içine çekip ardı ardına kesilmeyen öpücükler kondurdu.
Ali:Eylül iyi misin?
Kafamı çevirdim. Bakmaya kıyamadığım mavileri kıpkırmızı olmuştu. Üstüne üslük ağlıyordu.
Ali:N-n'oldu!?
Dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek.
Ali:Selin...!
Oturma odasına doğru giderken Eylül hemen kolumdan tutup durdurdu.
Eylül:H-Hayır onunla bir alakalısı yok!
Ali:Niye ağlıyorsun o zaman!?
Eylül:M-Mutluluktan hayatım.
Gözyaşlarını sildim.
Ali:Sen mutluluktan bile ağlama!
Kafasını salladı. Ellerini yanağıma koyup dudaklarımı, dudaklarının arasına aldı. Öpüp bırakıyordu.
Oğuz:Ooo gençler! Eylül yedin-bitirdin adamı!
Bahar:Oğuz sen karışmasana!
Ali:Bahar haklı, Oğuz ne yani öpüşemez miyiz?
Ellerini teslim oluyormuş gibi açtı.
Oğuz:Tamam bir şey demedim.
Sofraya oturup ağzına bir sürü şey doldurdu.
Ozan:Abi yuh ya!
Oğuz:Sos lon!
Hep beraber sofraya oturduk.

Bahar Tarafından:

Oğuz'un yanına oturdum.
Bahar:Hayatım biraz sakin olur musun!? Yemekler kaçmıyor!
Sonunda ağzındakini bitirdi.
Oğuz:Yani yemek yememize bile izin yok.
Bahar:Aşkım akşama kadar yiyebilirsin ama yavaş be be ğim(aleyherseyim )
Oğuz:Valla ben yavaş yiyemem sen yedirirsen başka tabi.
Bahar:Peki...
Diyip elime çatalı aldım. Tebessüm edip bana yaklaştı. Çatalı salatalığa batırdım. Kendi ağzıma koydum. Şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.
Bahar:Ne bu yaştan sonra seni ben mi besleyeceğim!?
Oğuz:Aşk olsun Bahar!
Kısa bir kahkaha attım. Yanağını sıktım.
Bahar:Ya ben sana kıyar mıyım?
Oğuz'u yedirdim. Çocuk gibi seviniyordu. Ali'de bu sırada Eylül'le kavga ediyordu.
Eylül:Ya Ali zorlamasana!
Ali:Olmaz, bir deri bir kemik kalmışsın zaten hadi kırma beni!
Eylül:Biraz daha abart!
Ali:Çubuk kraker gibisin! Hatta ip gibisin! Lütfen aç ağzını.
Eylül:Ya yemek istemiyorum.
Ali isyan edercesine kafasını yukarı kaldırdı. Dudağı yana kıvrıldı.
Ali:Var mısın iddaya!?
Eylül:Varım! Nesi ne!?
Dedi şerçe parmağını Ali'ye uzatarak.
Ali:Çok iddialısın!?
Eylül kafasını olumlu manada salladı.
Eylül:Hıhı iddia bizim işimiz!
Ali:Heh! O zaman bu lokmayı sana yedirirsem karnın doyana kadar yemek yiyeceksin! Hem de her gün! Ha bu arada öğün atlamayacaksın!
Eylül:H-Her gün mü!?
Ali:Ne oldu!? Korktun mu!?
Eylül:Asla!
Ali çatalı ayıp peynire batırdı. Eylül ağzını sıkıca kapattı. Ali herkesin de tahmin ettiği gibi eliyle Eylül'ün burnunu kapattı. Kısa bir süre sonra açınca Ali peyniri yedirdi.
Ali:İddiayı kaybettin güzellik.
Diyip göz kırptı.
Eylül:Haksızlık yaptın yakışıklı!

Mafya Aşkı(Devam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin