21. Bölüm-Engin

778 52 9
                                    

Ali Tarafından:

Eylül iddiayı kaybetmişti. Ben de onun yemek yemesini izliyordum.
Ali:Bak şunları da bitir.
Eylül:Ali patlayacağım! N'olur başka yemeyeyim!?
Ali:Eylül, zaten kırıntılar kalmış.
Oflayıp son kalan yiyeceklerine yedikten sonra kendini arkaya bıraktı. Elini karnın koydu.
Eylül:Tamam, bu yediklerim bana 10 yıl yeter.
Ali:Amma riv riv yaptın.
Eylül:Sus be salak! Benim çıtım çıkmaz!
Herkes Eylül'e baktı.
Ali:Allah'tan çıtın çıkmıyor! Çıksa ne olur!?
Eylül:Ali, sus istersen!
Kollarını boynuma uzattı. Anlamamış gözlerle bana bakıyordu.
Eylül:Eee bana o kadar yedirmeyecektin. Şimdi cezasını sen çek!
Sandalyeyi geriye çekip Eylül'ü kucağıma aldım. Ama bunu yaparken zorlanıyormuş gibi yaptım.
Ali:Anam, anam! Sana bu kadar yedirmeyecektim. Taşıyamıyorum! Çok ağırsın!
Eylül:Pardon!? Ben mi ağırım!? Sen yaşlısın be hayvan!
Yanağına öpücük kondurdum.
Ali:Şaka yapıyorum, Mavi'im benim!

Odaya geçtiğimizde Selin'in odada olmadığını gördüm. Diğerleri buradaydı. Eylül'ü koltuğa bırakıp yanına oturdum. Bir süre sonra lavabonun kilidini açlıksa sesini duydum.
Selin:Kızlar, patron or-
Bizi sonradan farketmişti.
Selin:Ovv!
Ali:Patron? Kimmiş o patron!?
Selin:Ş-Şey pat-

Selin'in sesini bölen camdan gelen bir sesti. Herkes o anda o yöne baktı. Mutfaktan koşarak Oğuz'lar geldi.
Oğuz:N'oluyor lan!?
Cama yaklaşıp baktığımda derin bir nefes aldım. Diğerlerine döndüm.
Ali:Sakin, sadece bir kaç çocuk kartopu atmış.
Hepsi derin bir nefes aldı.
Eylül:Neyse ya, yatmaya mı geldik!? Hadi kayak yapalım.
Dedi yanıma gelerek.
Ali:Tamam hazırlanalım.
Selin'lere döndüm.
Ali:Ha bu arada siz gelmiyorsunuz.
Selin:A-a niye ya!? Ali lütfen bizde gelelim.
Ali:Selin adamlar birazdan gelecek sizi götürecek.
Selin:Ya Ali n'olursun gelelim? N'olur?
Ali:Selin! Olmaz dedim!
O sırada telefonum çaldı.
~~~
Ali:Ne var!?
Sedat:Abi benim, Sedat.
Ali:He, ne oldu?
Sedat:Abi yollar çok kaygan, biraz gecikiriz.
Ali:Ne kadar?
Sedat:1-2 saat.
Ali:Off! Tamam ama elinizi çabuk tutun!
~~~

Diğerlerine dönüp durumu izah ettim.
Selin:Ya tamam işte biz de gelelim!?
Ali:Hayır!
Selin:Bak sizin uzağınızda kalırız! Lütfen!
Ali:100 metre yakınımıza gelmeyeceksiniz!
Selin:Oleyyy!
Diyip boynuma atladı. Bana fırsat vermeden bir el Selin'i geri çekti.

Bu kişi Eylül'dü.
Eylül:Bana bak kızım! Haddini bil! Seni burada öldürürüm.
Ali:Eylül'üm, tamam sakin ol.
Elini geri çekip koluma girdi.
Eylül:Hadi, hayatım biz gidip giyinelim.
Kolumdan tutup beni çekiştirerek odama çıktı.
Eylül:Ben bu kızı yolarım! Haspam! Sümsük! Gerizekâlı! Mal! Aptal! Çarpılmış!
Gülüp ona baktım. Ellerimi beline yerleştirdim. Elleri göğsümdeydi. Kendime çektim. O da hafifçe itti.
Eylül:Pis!
Ali:Ben ne yaptım?
Dedim sahte bir azarlama ses tonu ile. Kendini kollarımın arasından kurtardı.
Eylül:Giyineceğim ben!
Sinirli davranmaya çalışıyordu. Sanki yeterince tatlı değilmiş gibi.
Ali:Peki, öyle olsun.
Kıyafetlerimi alıp arkama döndüm. O da arkasına dönüp giyinmeye başladı.

Eylül:Tamam, giyindim.
Arkamı dönüp ona baktım. Kırmızı ağırlıklıydı.
Eylül:Gidelim.
Diyip odadan çıktı.
Ali:Geçmiş olsun Ali.
Tebessüm edip arkasından ilerledim. Henüz merdivenlerdeydi. Hızımı arttırıp yanına geçtim.
Ali:Güzellik böyle mi olacak?
Birşey demeden hızını arttırdı.
Ali:Ya ben ne yaptım?
Dedim arkasından ama duymamazlıktan geliyordu.

Aşağıya vardığımızda herkesin hazır olduğunu gördüm. Eylül, Bahar'ın yanına geçti.
Oğuz:Hazırsanız çıkalım?
Onaylayıp hep beraber çıktık. Merdivenlerden inip teleferik istasyonun yanına gittik. Herkes ikişerli oturacaktı. Bahar, gelen bir teleferiğe oturdu. Eylül yanına giderken onu belinden tutup yanıma çektim. Oğuz hemen, Bahar'ın yanına oturdu.
Ali:Eylül, bırak herkes sevgilisiyle otursun.
Dirseği ile karnıma vurup gelen teleferiğe oturdu.
Eylül:Esma yanıma gel!
Kafasını diğer tarafa çevirdiğinde hemen gidip yanına oturdum.

İlerlemeye başlamıştık. Bizimkilerin yanından uzaklaştığında Eylül söze başladı.
Eylül:Es- Hayvan sen ne ara geldin!? Yoksa Esma'yı aşağıya mı attın!?
Ali:He Eylül he. Esma şuan yuvarlanıyor, bak.
Diyip aşağıya el salladım.
Eylül:Pislik bir de el sallıyor.
Ali:Allah Allah, ya benim ne suçum var? Kız kendisi sarıldı.
Eylül:Olsun...
Sabır diler gibi kafamı yukarıya kaldırdım. Eylül restorana dikkatlice bakıyordu. Baktığı yöne baktım. Çok kalabalık değildi ama anlamamıştım. Kime bakıyordu? Neye bakıyordu?
Düşüncemi bölen Eylül'ün çığlığı oldu. O ara teleferik durdu. Hızla inip restorana koştu. Hızla peşinden koştum. Bir masanın yanına geçti.
Eylül:Engin!
Diyip isminin Engin olduğunu öğrendiğim adamın boynuna atladı.
Eylül:Ya nerelerdeydin!? Özlettin kendini!
Engin:Sende özlettin be Mavi! Biraz gezeyim dedim.
Ali:Hayatım bizi tanıştırmayacak mısın!?
Sonunda ayrılmışlardı.
Eylül:Engin, bu Ali. Benim canım!
Engin:Vay, canın? Kuzenin falan mı?
Ali:Kuzen!? Ben Eylül'ün sevgilisiyim!
Engin:Ha! Eylül, kuzenin çok şakacıymış.
Hâlâ kuzen diyor!
Ali:Sende çok yılışıksın! Ben Eylül'ün sevgilisiyim dediysem, sevgilisiyim! Peki sen kimsin!?
Engin:Yılışık!? Her neyse ben Engin, Eylül'ün çok yakın arkadaşıyım.
Diyip elini uzattı. Tutup sıktım. Fazlasıyla.
Engin:Ah! Normalde de böyle mi tokalaşıyorsun!? Kırdığın el oldu mu?
Ali:Evet! Kızlarla bile böyleyim. Onların canı acımıyordu. Yoksa seninki acıdı mı!?

Aniden gelen çığlık ile kafamı sağa çevirdim. Bahar, Esma ve İpek'in sesiydi bu.
Koşarak Engin'in yanında ki adamlara sarıldılar. Oğuz kulağıma yaklaştı.
Oğuz:N'oluyor lan burada!?
Ali:Bizim kızların çok yakın arkadaşları!
Oğuz:Lan kafamızı dinlemeye geldik. Ben bunların boğazını sıkarım!
Ali:Yardımcı olurum.

Engin:Eee, gelin de size yemek yiyelim. Bu birbirinden güzel hanımlar, ne diyorsunuz?
Al,Oğ,Alp,Oz:Hayır deriz!
Engin:Ben hanımlara sormuştum.
Ali:Önce elini, sevgilimin belinden çek!
Elini sonunda çekmişti.
Eylül:Engin çok sağol ama biz yeni yedik.
Engin:Peki siz bilirsiniz.
Eylül:Görüşürüz.
Engin:Görüşürüz bebeğim!
Eylül'ü kolundan tutup çektim. Hepimiz sevgililerimizin beline sarılmıştık.
Restorandan çıkıp biraz ilerledik.
Ali:Eylül, Eylül, Eylül... Sen beni delirteceksin! Adamın boynuna atlamalar, yok seni çok özledimler! Ne oluyor!?
Eylül:Hayatım, çocukluk arkadaşlarımızı gördük, sarıldık. Ne diye uzatıyorsun?
Ali:Benim gözüm tutmadı o çucuğu!
Ellerimden tutup beni kendine biraz daha çekti.
Eylül:Hayatım, benim gözüm senden başkasını görmez! Ben sadece seninim! Sen de benimsin!
Ali:Aynen öyleyiz! Yanımdan ayrılmayacaksın!
Eylül:Ali! Ya ne kıskanç adam çıktın sen!
Ali:Hah! Kim ben mi kıskancım!?
Eylül:Tamam, tamam. Kızma.
Dudağıma kısa bir buse kondurup geri çekildi.
Ali:Bu mu!?
Eylül:Bu mu dediğin ne?
Ali:Öpücük...
Eylül:Evet...
Ali:Ben hiç öyle hayal etmemiştim.
Eylül:Nasıl hayal etmiştiniz Ali bey?
Ali:Göstereyim mi?
Omuz silkip dudağını büzdü.
Eylül:İstersen...
Narince dudaklarımı dudaklarına birleştirdim. Ellerimi beline yerleştirdim. Ellerini yanaklarıma koydu. Yavaşça ayrılıp tebessüm ettik.
Eylül:Şimdi de bu bana yetmedi.

Eylül Tarafından:

Hain planımı gerçekleştirmek için harekete geçtim. Herşeyden habersiz tekrar yaklaştı. Elimde bulunan karı suratına geçirip kahkaha attım. Ters bir şekilde bana baktı.
Ali:Sen şimdi görürsün!
Yere eğilip kar aldığını görünce hemen koşmaya başladım. Sırtımda ufak bir acı hissedince karı attığını anladım. Ne kadar uzakta olduğuna bakmak için arkama döndüğümde dibimde olduğunu gördüm. Ufak(!) bir çığlık atıp önüme döndüm. Çok geçmeden havaya uçtum. Ali'nin kolları arasındayken ikimizde yere düştük. Arkamı dönüp göğsünü yumrukladım. Bileklerimden tutup benim üstüme yükünü vermeyecek şekilde çıktı.
Ali:Ateşle oynuyorsun...
Eylül:Seninle yanmaya bile varım!

Mafya Aşkı(Devam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin