*15*

1.5K 33 12
                                    

[Selam okuyucular... Bölüme başlamadan önce bilgi vermem gerekiyor. Adriyen bölümünde, Kevin'la ilgili onun yakalanma sürecinde yaptıkları anlatılacak. İYi okumalar dilerim xx ]

-Leon

Gözlerimi açtığımda Miami Central Hospital'deydim. Beyaz bir odadaydım. Yanımda bir tane hemşire vardı. Ve bir de otelde gördüğüm bir çalışan. Ne işim vardı burada? Hemşire yanıma yaklaştı.  Ona karamsar ve şaşkın halde bakarken, bana bir şeyler söyledi. Sanırım durumumla ilgiliydi. 

''Baygınlık geçirmişsiniz, otel çalışanlarından biri sizi hastanemize getirdi. Serumunuz bittiğinde taburcu olacaksınız.'' dedi nazikçe başımı salladığımda odadan çıktı. Yanıma kravatlı bir genç geldi. ''Daha iyi misiniz efendim?'' diye sordu. ''İyiyim. Beni buraya getirdiğin için teşekkürler. Nasıl bayıldığımı farkettin?'' diye sordum. 

''Televizyonun önünde yığılıp kalmıştınız ,efendim.''  dediğinde nasıl bayıldığımı anlamıştım. Serumun bitmesine az kaldığını fark ettim. ''Teşekkürler. Sen gidebilirsin. Ben geri döneceğim.'' dediğimde dışarıya çıktı. On ya da yirmi dakika bekledikten sonra serum sonlandı. Parayı da ödeyip, toparlandıktan sonra hastaneden ayrıldım. Biraz baygın gibiydim. Şu an gitmek istediğim tek yer ise havaalanına yakın olan departmandı. Yani Kevin'ın artık Luke mu demeliyim bilmiyorum, onun kaldığı tutulduğu yere. Adımlarımı hızlandırdıktan sonra bir taksi çevirdim. Şoför yol boyunca oraya gitmemin tehlikeli olduğuyla falan ilgili beni uyarsa da kulak asmıştım dediklerine. 

Sonunda ulaşmıştım. Kalbim adeta yerinden çıkıyordu. Çünkü ona ne olacağını çok merak ediyordum. Polisler her ne kadar içeri girmemem konusunda kararlı olsalar da ben ısrar etmiştim. Çok fazla ısrar. Bir polis yanıma geldi. ''Neyi oluyorsunuz bu suçlunun?'' diye sordu. Suçlu kelimesini içime sindiremesem de bir cevap vermem gerekiyordu. ''Erkek arkadaşıyım.'' dedim kendimden emin şekilde. Miami 'de normal karşılandığından söylerken çok rahat davrandım. Başını salladıktan sonra polis, içeridekilerden biri çağırıp ona emir verdi. Bense adeta ağlayacaktım. 

Gördüğüm haber karşısında bayımıştım. Bedenim o kadar yorgundu ki şu an. Serumun verdiği bir mayhoşluk sarmıştı vücudumu. Düşündüğüm sadece oydu. O suçluysa bile burası Mİami Emniyeti! Herşey sıkı yapılır. Onun bedeni yapılacak işkencelere dayanabilir mi?  İçimden kendimi feda etmek gelmişti. Fakat artık herkes onun gerçek adını biliyordu. Tüm Mİami bugün bu olayı konuşuyordu. Tüm kanallarda 'Kaçak' başlıklı haberler vardı onun hakkında.  Bana ne tür bir işkence yapmak istiyor anlamıyorum ki. Neden bu zamana kadar sahte bir kimlik kullanıyor? Bana neden gerçek adını söylemedi? Tanrım, delirmek üzereyim. 

Sonunda üniformalı bir polis yanıma yaklaştı. Kulağıma bir şeyler fısıldarken tek yaptığım dinlemekti. İçerisi için kurallar sayıyordu beni.  

''İçeride en fazla 10 dakika kalabilme hakkın var. Temas kurman yasak. Zamanını iyi değerlendir. Çünkü aslen New York 'a bağlı olduğundan Miami Emniyeti onu New York'a teslim edecek , orada yargılanacak. Büyük ihtimal bir dahaki görüşmeniz hapishanede olur.'' dedi sertçe. Mutlu mu olsam mutsuz mu bilmiyordum ki! Sadece denileni yapıyordum. Girdiğimiz yerin o Jaxon'ın hazırladığı harabe olan hücrelerinden bir farkı yoktu ki. Kevin'la aramda demir parmaklıklar vardı.

Yüzüme bakmıyordu bile. Buraya getirene kadar çekiştirmiş olmalılar. Üstü yırtılmıştı çünkü ve ayrıca yüzünde de izler vardı. Dövmüşlerdi onu. Kıymışlardı. Akmak için benim komutumu bekleyen yaşlarım tek tek süzülmüştü sonunda. Hıçkırıklara boğulmuştum ona bakarken. Başı yere eğikti. Bana bakmak istemiyor muydu? Belki de suçluluk duygusunu yenemedi değil mi?

Sexy BackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin