1.1K olmuşuz! Hepinize çok teşekkür ederim. İyiki varsınız :)
LARA
Özgür'ü öptüğüm için kendime kızmadım değil. Öptükten sonra pancar gibi kızarması gereken bendim ama tuhaf bir şekilde Özgür kızarmıştı.O günden sonra daha bir sık görüşmeye başlamıştık. Berk ile kavga etmesinin nedenini bana olayın olduğu gün anlatmıştı. Yani hangi gerizekalı kendini kanıtlamak için bir insanı döverdi ki?
Haydar Dayı en nihayetinde Özgür Beyefendi'nin ne kadar erkeksi (!) olsuğunu anladı ve evine dönmeye karar verdi. Özgür ile aralarında sürekli;
-Adamsın.
-Dayımsın.
Gibisinden saçma sapan diyaloglar geçiyordu. Ben onlar konuştukça kahkahayı basıyordum ama kendimi tutamıyordum. Sonrada terbiyesiz durumuna düşüyordum.
Ertesi gün, Haydar Dayısız bir sabaha uyandık. Adam, yeğeninin düşündüğü gibi biri olmadığını öğrenince gecenin bir vakti yola çıkmıştı. Özgür'ün çevresi işte, hepsi gerizekalı. Ben bütün bu olayları başından sonuna kadar Özgür'e anlattırmıştım. Açıkça söylemeliyim ki, beni sevdiğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Ben bundan sonrası için endişeleniyordum. Okula el ele girdiğimiz zaman kim bilir nasıl utanacaktım. Hem Özgür ile çıktığım için Perrie Edwards gibi bir sürü antim olacaktı. (Özgür'ünde Zayn Malik'ten aşağı kalır bir yanı yok yani, lütfen.)
Otobüstede ileride Özgür ile evlenirsem, öpücük atan bir adamla evlenmenin ne kadar zor olacağını düşündüm. Ayrıca, Haydar Dayı düğünüzmüzü berbat ederdi. Ben böyle saçma hayaller kurarken Özgür'ün sesi ile irkildim "Ne oldu? Cazibeme kapılıp benimle ilgili hayaller mi kuruyorsun yoksa?"
Tanrı aşkına bu çocuk ne düşündüğümü nasıl bilebiliyor?
Sorusu üzerine afalladım ve kekeleyerek "S-saçmalama ya! Öyle dalmışım işte." diye cevap verdim. O da beni taklit ederek "Tamam ya! Kızma hemen." dedi.
Evet zeki çocuk, seni düşünüyordum.
Eve dönüşüm üzerinden bir hafta ya geçmişti ya geçmemişti. Yine bir hafta sonu kanepeye uzanmış flappy bird oynuyordum. (Övünmek gibi olmasın rekorum 114 bitchez.) Tam rekorumu kırmak üzereyken Berk'ten gelen bir mesajla irkildim.
Berk: Akşam acil gelmen gerekiyor. Seninle konuşmam lazım. Mesajı gördüğünde beni ara.
Mesajı gördüğüm an, kafamda birtakım sorular oluşmaya başlamıştı. Öncelikle neden beni akşam çağırıyordu? Gündüz olamaz mıydı? Bir diğer merak ettiğim de, Berk gibi biri benimle acil ne konuşabilirdi? Tüm bu soruların cevabı için onu aramam gerekiyordu ama hemen aramayacaktım. Çok önemli bir işim varmışta sonradan aramışım izlenimi verecektim. Neden illa benim onu aramam gerekiyordu ki? Tuhaf çocuk işte.
Akşama doğru onu aradım. Telefonu direk "Bize gel." diye açtı. Biraz sinirlendim ve "Neden sana geliyor muşum?" diyerek ona biraz sert çıkıştım. Berk ofladı ve "Lara gerçekten önemli bir konu. Bize gel, adresi mesaj atarım." dedi. "Bana emir verme." dediğimde gerçekten sıkılmış olduğunu tahmin edebiliyordum. Sanırım göz devirdi ve "Laracığım, lütfen bize gelebilir misin?" dedi. "Laracığım demeseydin iyiydi de neyse geliyorum tamam." diyerek telefonu kapattım.
Özgür, Berk'in evine gittiğimi öğrenirse beni kesin keserdi. Hatta şu karşımıza çıkan çeteyle bir olup beni keserdi. Ya da Haydar Dayı ile bir olup "Ya benimsin ya kara toğrağın!" diyerek beni kesebilirdi. Sonuçta Özgür bu, sağı solu belli olmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Sürprizi
Novela JuvenilŞarkı söylemek için doğmuş bir kız... Ailesi İstanbul'a taşınınca okul değiştirmek zorunda kalan Lara, eski okulundan ziyade oldukça popüler olmaya başlar. Tek hayali sahneye çıkmaktır. Özgür adında bir genç bu konuda oldukça usta sayılır ve bera...