4.BÖLÜM: "Ateş."

2.1K 60 13
                                    

Medya: Batın'ın Göz rengi. Fotoğrafta ki söz Esir'in 3.Bölümünde ki bir paragraftan alınmıştır.

Merhaba, Okurcanlar! Esir'in instagram sayfasını takip edin lütfen!
Hesabın adı:@esirwattpad. Keyifli Okumalar!

ESİR

4.BÖLÜM:"Ateş."
*Her ateş ufak bir kıvılcımla başlar,
Her yaşam ufak bir nefesle ölür.*

Bir insanın acı çektiğini nasıl anlarsınız?

Döktüğü gözyaşından mı?

Sahte gülüşlerinden mi?

Gözlerinde ki o hüzün dolu bakıştan mı?

Hayır, bir insanın acı çektiğini anlayamazsınız. Çünkü kalbini açıp bakamazsınız. Kimileri mutluluktan ağlarken, Kimileri ise kırık, dökük bir gülüşe öyle acıları saklar ki, hayatınız boyunca unutamazsınız. Bazı gözyaşları ruhta ki boşluklarda akıtılır, bazı gözyaşları ise göz altlarında ki çukurlara akıtılır. Soğuk bir insanın, içi acının alevleriyle tutuşturulmuştur, kalbi daima sıcak yaralar bulundururken, hisleri külden buzlarla kaplanmıştır. Acı bazılarında maskelerin ardına gizlenmiş bir silüetken, bazılarında hayatlarının merkezi olmuş, nefeslerini soldurmuştur. Bilemezsiniz, bu yüzden kimin acı çekip, çekmediğini asla bilemezsiniz. Bazen bir seri katilin bile hayat hikayesine baktığınızda bozuk psikolojisinin temelinde yatan sarsıcı bir acı olduğunu görebilirsiniz. Acı çektiklerini kabullenen insanlar, maskeleri çöpe fırlatmış ve acılarını herkesin önünde yaşamaya  cesaret etmiş insanlardır. Acı çektiklerini kabullenemeyen insanlar ise, güçlü olduklarının arkasına sığınıp dudak kıvrımlarını yıkık bir gülüşle süsleyen insanların önünde acılarını yaşamaktan bir korkak gibi kaçan insanlardır. Acılarından korkan insanlar seri katil, sosyopat, sadist hatta mazoşist bile olabilirler. Kişiler acılarını özgürce yaşayamayıp, unutamadığı vakit o acıları zihinlerin de depolar ve ruhlarını çürütürler. İşte o kişiler ya içinde büyüttükleri acıların sembolü olarak başkalarına acı verirler ya da artık içinden taşan o acıları vücutlarına da yansıtma isteğiyle kendilerine acı verirler. Şüphesiz en acımasız görünen insan bile, acının ürpertici izleriyle tanışmıştır. Çekilen acı kalp kafesinde zincirlenirdi. Çekilen acının demirleri orada paslanırdı. Acı çekmek anlaşılmazdı. Ne kimlerin acı çektiğini çözebilirsiniz Ne de acı çekenin kimler olduğunu çözebilirsiniz.

Hissetmek gerekirdi. Onunla aynı acıyı yaşadığını hissetmeliydin. Ancak o zaman öylesine baktığın kişinin acı çektiğini görebelirdiniz.

Acı Çekmek Benim Suskunluğum olmuştu. Acı ise suskunluğumun kağıda Döktüğü sessiz kelimelerden yalnızca bir kaçını karşılayabilirdi.

Keskin bir kılıcın ince ve uzun yüzeyinde attığım adımlarda, iz bırakmamaya kararlıydım.  O Kılıcın zorlu yollarında iz bırakmamayı başarmıştım fakat attığım adımları hesaplamayı ne yazık ki doğru, düzgün becerememiştim. Parmak uçlarım kılıçtan aşağı sarkmış, bedenim güçsüzce dipsiz çukura çakılmıştı.

O çukurda çektiğim acının haddi hesabı yoktu. Çukurun çatısı sağlam olmayan taşlarla yapılmıştı. Çatının dayanaksız ve açık yanlarından ruhuma yağan cevapsız soru yağmurları vardı. O soruların bilinmezliğinde kaybolmaya çok yakındım.

Beynimin tenhalarında dolaşan silik düşüncelerin gölgelerinde kaybolmuşken, neler olduğunu algılamam çok uzun sürmüştü. Buz kestiğim yerde bir heykeli andıran donuk duruşumla kala kalmıştım. Yaptığım kaçma planım gözlerimde ki gökyüzünde salınan rengarenk  uçurtmanın ipine takılmış ve çok uzaklara götürülmüştü. Kaçma girişimimi devam ettirebilecek durumda değildim. Korkutucu bir ikilemin ortasına düşmüştüm. Tek algılayabildiğim gerçek şuanlık buydu. Orada öylece benliğimi saran şok etkisiyle beraber kaskatı bir halde dikildim. Ta ki o gür ve kalın erkeksi bir sesten gelen kükremeyi duyana kadar.
"Gökyüzü?!"

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin