ESİR

3.BÖLÜM: "24 Saat."

Medya: Batın Barbaros(Jack Glinsky)

Merhaba, Okurcanlar! Üzgünüm, kaç haftadır bölüm atamıyorum. Ama kesinlikle ciddi bir mazeretim var. Öncelikle ben bölümleri telefondan yazıyorum ve evemizde de internet yok. Bölüm yayımlayabilmek için internet paketimin gelmesini beklemek zorunda kalıyorum. Bu yüzden benim için her açıdan zor oluyor. Bunu size kendimi acındırmak için ve ya sizi geçiştirmek için söylemiyorum sadece herhangi bir bölümün gecikmesi durumunda bunları göz önünde bulundurup, bana anlayış göstermenizi istiyorum. Fakat sorunum internet paketim değildi. Telefonumun klavyesi geçici bir süre zarfında bozulmuştu. Bu yüzden de bölüm yarıda kalmıştı ve tamamlayamamıştım. Bir kaç hafta sonra kalvyem telefonuma güncelleme gelmesi sonucunda düzeldi. Ben de sizleri daha fazla bekletmemek için bölümü yazmayı tamamladım ve şimdi sizlere sunuyorum. Umarım seversiniz. Bu arada hikayemiz için önümüzde çok uzun bir yol var. Bu yüzden hikayede ki kurgunun gidişatı ve hikayede ki gizem her bölümde yavaş,yavaş çözümlenecek. Hikayede ki tüm olayları üç bölümde anlayamazsınız zaten. Zamanla tüm bu olayların nedenlerini ayrıntılarıyla anlayacaksınız. Son olarak gökyüzünün batın tarafından kaçırılması..Bu bir Kötü çocuk hikayesi kesinlikle değil! Bu yüzden Gökyüzü ve Batın arasında hiç bir zaman bir aşk olmayacaktır ve ya Gökyüzü Batın'a aşık olmayacaktır. Batın ve Gökyüzü arasında her zaman saf bir nefret olacak. Bu yüzden ilk iki bölümü okuyup, sakına böyle bir yargıya varmayın! Hikayemiz daha çok gizem ve gerilime dayalı bir hikayedir. Umarım okurken keyif alırsınız. İyi Okumalar!
Okurken oy vermeyi unutmayın. Çünkü oy sayımız gerçekten çok, çok az. Bu sanki bana bölümleri boşa yazıyormuşum ve emeklerim boşa gidiyor gibi hissettiriyor.
Lütfen beni oylarınızdan ve yorumlarınızdan mahrum etmeyin!
Neyse, çok konuştum ben.
Byy.
Lüfen oy verin👍
Sizi Seviyorum❤

ESİR

3.BÖLÜM: "24 Saat."
*Sana 24 saat veriyorum! 24 saatin var..Yalnızca 24 saat*

Durdu, Zaman, Dakika, Saat, Geçmiş, Gelecek, Zihnim ve Kalbim. Gözbebeklerimde ki çukurlarda, son buldu içime akıtmaya çabaladığım gözyaşlarım. O masum kızın gözlerinde ki katran karası hüzün, kızıl yaşlı acı yokolmadıkça, Dünya tekrar canlanmayacaktı benim için. Ruhumun damarları, paslı zincirlerle kaplı kafesin tutsaklığına takıldı, hislerim o zifri karanlık kafesin en dibinde kül oldu. Düşüncelerimin gölgesi, beynimin keskin demirlerini kararttı, düşünme yetimi gri bir sisin izleriyle yok etti.

Kalbimin ağır hasar alan damarları, en içimde saklanan dokunulmaz bir mabedi yaktı ve yıktı. Yıkılan mabedin tozlu tuğlaları, hayatımın tam ortasına çöktü ve mutluluğum o ağırlığın altında ezildi. Hüzün ruhumun sokaklarına sinsi, sinsi süzüldü. Kederin hoyrat kıvılcımları vücudumu ateşe verdi. Her şey ufacık bir an için silikleşti. Gerçeklerle, yalanlarla yer değiştirdi, kötüler ve iyiler tersine döndü. Beynim gördüklerini algılamamakta ısrar ediyor, gözlerim gördüğü görüntünün gerçekliğini sorgulamakla meşguldü. Acımıştı. Hayallerim, Gülümsemelerim, Küçüklüğüm..Çok..Çok fazla.. Sızlamıştı. Geçmişim, anılarım, çocukluğum..

Hepsi 1 saliselik bir zaman diliminde gözbebeklerimde ki şeritlerde sahnelenmiş, görüntüler simsiyah bir elin sıçrattığı kanla paramparça olmuştu. Saç diplerimden, ayak parmaklarıma kadar, sarsırıcı bir titreme her yanımı esir almıştı. Alnım, kör edici hislerin varlığıyla, sırılsıklam olmuş, terle kaplanmıştı. Kulaklarımda sağır edici bir ritimde çalınan, kısık sesli melodi, duyma yetimi kaybettirmişti. Neler olduğunu anlamaya çalışan bedenim, yıpratıcı bir şok dalgasıyla sarsılmıştı. Dudaklarım, dişlerime yaptığım yüksek baskı yüzünden, morarmış, yüzüm kıpkırmızı kesilmişti.