ALINTI(6.BÖLÜM 2.PARTTAN)

194 7 1
                                    

Merhaba, okurcanlar! 6.Bölüm'ün 2.partını yazmaya başladım hatta bölümü yarıladım. Bu sefer sizleri çok bekletmeyeceğim bölümü yakın zamanda yayımlayacağım. 6.bölümün 2.partı için çok heyecanlıyım çünkü dediğim gibi Batın'ın iç dünyasını okuyacağız. Bu attığım alıntı da 6.bölüm'ün ikinci partından. Umarım alıntıyı seversiniz.

Bölümü yayımladığım da görüşmek üzere👋

Seviliyorsunuz❤


Batın BARBAROS.

Kulaklarım kendi çığlıklarımla sağır olduğundan beri, kimsenin sesini duyamıyordum.

Kalbim kendi yaralarımla hissizleştiğinden beri, kimsenin yarasını hissedemiyordum.

Gözlerim kendi cinayetlerimle kör olduğundan beri, kimsenin cesedini göremiyordum.

Benim kulaklarım da, gözlerim de, kalbim de kanlı bir binanın en izbe koridorlarında katledilmişti.

Geçmişimin bana armağan ettiği karanlık artık benim bir parçamdı. Vicdan, çocukluğumun atıldığı fokur fokur kaynayan kuyunun ateşinde küllerine varana dek yakılmıştı. Vicdansızlık artık benim bir parçamdı. İlk işlediğim cinayet haricinde işlediğim tüm cinayetleri ve suçları isteyerek işlemiştim. Bir bedenin kalbinden fışkıran kanı izlemek kanayan ruhumu iyileştiriyordu.

Hiç bir duyguyu hissedemeyecek kadar hissizleşmiştim. Yalnızca kan revan içindeki ruhumu hissediyor o kanı durdurmak için başkalarının kanını döküyordum. Benim ilacım buydu. Kötülerin efendi olduğu bu sikik dünyada yaşamak cehennem gibiydi. Ben insanların bedenlerini bu cehennemden kurtararak, ruhlarını huzura erdiriyordum.

Zihnim bir labirentin dikenli yollarını çözümlemeye çabalarken, yaşamdan bir şeyler yitiriyordum.
Ölüm ve yaşam arasında ki o çizgide bocalıyordum. Nefes alıyordum fakat nefes almak yaşamaya yetmiyordu. Beynim çetrefilli oyunları alt edecek bir silahken, fikirlerim kötülüğe yol çiziyordu.

İyi değildim. Ya Kötü? Bir Silahın içi mermilerle doluyken, o silahı suçlayamazsınız. O silaha mermileri dolduranı suçlayabilirsiniz. Bu yüzden o silahı dolduran bendim. Kötülüğü varettikten sonra varlığı daimi olan şeytandım.

İçinde karanlığın anahtarını taşıyan yeşil vadilerim Semih'in yorgun yüzüne dokunurken Semih'e hak vermiştim. Biraz sakinleşmeli sonra o aptal kıza bana karşı siper alan ezik cesaretininin bedelini ödetmeliydim. Kuru dudaklarımı yalayarak ıslatırken başımla yukarı, çalışma odama çıkan merdivenleri göstererek,
"Semih benimle yukarı gel! Halletmemiz gereken mevzular var biliyorsun," dedim, sert sesimde çelikten, kurşun geçirmez bariyerler vardı.

Semih yorgun gözlerini bitkinlikle açıp kapatırken kafasını ağırca aşağı yukarı doğru hareket ettirmişti. Yeşil vadilerimi çelimsiz ve solgun yüzünden çekerek merdivenlere doğru çevirdim. Siyah ayakkabılarım tahta parkelerde diş gıcırdatıcı hışırtılar çıkarırken merdiven basamaklarına basarak çalışma odamın bulunduğu koridora ayak bastım. Bu sırada Semih'in arkamdan gelen yavaş adımlarının yumuşak sesleri de sonlamıştı.

Uzun ve hakiki hayvan yönünden yapılma gri bir halıyla kaplı kasvetli koridorun en sonunda duran ahşap kapıya ilerleyerek kapının kilidini açtım. Semihle birlikte küçük odanın içine girdiğimiz de kapıyı tekrar kilitleyerek anahtarı ahşap, dört ayaklı çalışma masasının üzerinde duran son laptop ve üzerinde çizimlerin bulunduğu dağınık kağıtların yanına bıraktım.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin