ÖZEL BÖLÜM: "Yıllanmış Sevdam."

619 24 5
                                    

🎵Duman- Elleri Ellerime~

Merhaba, Okurcanlar! Öncelikle bu bölüm hikayenin kurgusundan tamamen bağımsızdır. Bu özel bölüm Gökyüzü ve 5.Bölüm'de bahsettiğim Yiğit Barbaros'un lise yıllarını anlatmaktadır. Ve  küçük bir ayrıntıyı söyleyeyim bu bölümde hikayenin normal bölümlerine göre çok az betimleme olacak. Çünkü özel bölümlerde mekan betimlemesinden ve çetrefilli cümlelerden çok Gökyüzü'nün Yiğit'le olan hislerini kısa, yalın ama etkileyici cümlelerle yazmak istiyorum. Umarım beğenirsiniz. Beğenirseniz daha çok özel bölüm atacağım.

Biliyorsunuz, hikayenin ana karakterleri Yiğit, Gökyüzü ve Batın.
Yalnızca Yiğit'in ortaya çıkması biraz uzun sürecek. Çünkü onun varlığı da hikayedeki gizemin bir parçası. Ama sizi temin ederim onu çok seveceksiniz.

Keyifli Okumalar!

ESİR

ÖZEL BÖLÜM: "YILLANMIŞ SEVDAM."

Sana bir roman yazsam sayfalar dolusu;

Aklımdaki yüzün kelimeleri ağlatır.

Sana bir şiir yazsam mısralar dolusu;

Kalbimdeki sevdan mısraları tutuşturur.

Çocuk yüreğimde öyle bir büyük bir sevdayı büyütüyordum ki, her doğum günümde bedenim büyürken onu her görüşümde de ruhum büyüyordu. Kalbim sanki bir tek onun varlığını hissediyor, onun varlığı için atıyordu. Ama o benim varlığımdan haberdar bile değildi.

En acısıda bu'ydu;

Ben onun tüm bakışlarının  anlamını ezberlerken,

O, beni anlamıyordu.

Bazen o dağınık denizli bakışları benim olduğum tarafa bir anlığına bile olsa kaydığında, kalbim sanki göğsümden kopup kanatlanarak ona doğru uçuyordu. Ne zaman bir ruh beyazlığındaki o uzun ve kemikli ellerini güneşte parlayan altın sarısı saçlarına atıp karıştırsa, o şefkatli parmak uçları sanki benim saçlarıma dokunmuş gibi yanaklarım kırmızının bütün tonlarını barındıran bir renk cümbüşüne dönüşüyordu.

Onun her teneffüste okul bahçesinde basket arkadaşlarıyla oturduğu bankı, Boş derslerde kantine geldiğinde yalnız başına oturup ders çalıştığı o köşedeki tek kişilik masayı, Uğurum dediği bileğinden hiç çıkarmadığı o mavi renkli ince ipi, Kazandığı her basket maçından sonra okul çantasından aldığı turuncu spreyiyle koşa koşa arka bahçeye gidip duvara astığı büyük beyaz kağıdın üstüne çizdiği küçük basketbol topu resimlerini, Üzerinde her gün düzenli ders çalışmak için hazırladığı program asılı olan okul dolabının içinde sakladığı ve anılarını biriktirdiğini söylediği beyaz ciltli küçük ajandayı, Her sabah beklediği durağın yanında ki ağacın dibinde titreyerek duran küçük sarı bir sokak kedisine onun için aldığı kedi mamasını ve bir küçük kap suyu vererek yumuşacık tüylerini okşadığını, Her gün bindiği otobüste olan yaşlı teyzelerin poşetlerini taşıyıp onlara yer verdiğini, Okulda her gün ezilen hor görülen çekingen ve korkak olmasının yanında cılız yapısı ve kısa boyuyla da kendini koruyamayan küçük Ahmet'i duygularını incitmemek için gizliden gizliye koruduğunu ve ona kötü davrananları çok sert bir dille uyardığını ama asla onlara elini bir kez bile kaldırmadığını, Ona aşklarını itiraf eden alt sınıflardan kızları üzmemeye dikkat ederek tatlı bir dille reddettiğini... Bunların hepsini ezberleyecek kadar şiddetli bir şekilde seviyordum onu.

Onun ne kadar iyi yürekli ve cömert bir oğlan çocuğu olduğunu bilecek  kadar derinden seviyordum onu. Ve ne yazık ki onun geçtiği koridordan geçmemek için başka bir koridora gidecek kadar uzaktan seviyordum onu. Çünkü korkuyordum beni sevmemesinden, Çünkü korkuyordum onun gibi kusursuz birinin tek kusuru olmaktan, Çünkü korkuyordum onun gibi bir adamın güzel yüreğine tüm çirkinliğimle girmekten...

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin