(4) KaraÇete

55 14 0
                                    

.......................***.........................
Uzun ama bana göre eğlenceli geçen matematik dersini çok sevmiştim, özellikle de Mete hocayı. Anlamadığımız yeri bıkmadan güler yüzle tekrar tekrar farklı örneklerle anlatıyordu. Ayrıca 40 dakika boyunca sadece 1 sayfa yazı yazdırmış , kâğıt testler dağıtmıştı, cevapları 2.ders verecekti.   Tenefüs zilinin çalmasıyla sınıf hareketlendi , sanki bu zili iki senedir bekler gibi sınıftan "ohh" diye çıktılar.
7-8 kişi sınıfta kalıp sohbet ederken , gözlüğümü çıkartıp masaya koydum. Sürekli takmam başımı döndürüyordu, zaten göz doktoruda gözlerimi yoran yerlerde takmamı önermişti.
Sınıf kapısından gelen tanıdık sese döndüm,
"Pşşt "  yüzümü ufak bir tebessüm kapladı.
Kaşlarını kaldırıp indiren siyah hırkalı ultra havalı kişinin ismini içimden geçirdim.
" Sertaç! " pardon... pek içimden geçmedi,  bildiğiniz bağırdım.

Sınıftaki erkeklerin bakışları bana döndüğünde içlerinden birinin , "sevgilisi vardır demiştim." Demesiyle yüzümü buruşturup duymazdan gelerek, Sertaç'a doğru yürüdüm. Okulda arkadaşım olarak yeni tanımış olduğum Sertaç ve Kaan tek vardı, en azından tenefüslerde birlikte vakit geçirebileceğim onlardı.
"Selam " diyen Sertaç' a aynı karşılığı verdim, "Selam,  Kaan nerde ? "

"Tahtada yazacak biraz yazı vardı,  bu zil çıkamayacak gibi. "

"Pekâlâ ." 

" Bana bu sabah ki tavırlarını anlatacak mısın?"

"Şey... "

" Şey ne ? Çok korkmuş görünüyordun,  yemin ederim seni ilk başta deli sandığımız oldu."

"Ya şimdi Kaan burda değil ona da anlatacaktım, tek tek anlatmak yerine ikinci ders üçümüz  birlikteyken anlatsam ? "

"Peki " dedi ısrar  etmeden. Uzun ve lüks ışıklandırması olan koridorda sessizce yürürken

"bana okulu gezdirir misin ? " deyiverdim.

"Tabii ki " ellerini cebinden çıkardı, "buyrun hanfendi."  elleriyle koridoru gösterdi.
" Burası koridor " dedi büyük birşeyi bana tanıtmış edasıyla .

" voav ne işe yarıyor peki bu Ko-Ri-Dor?"
Neşeli çıkan sesimi bastırmaya çalışsamda yapamadım.

Güldü, "Şey genelde yürümek için  kullanıyoruz. Bak burası da wc  her türlü ihtiyacını karşılar ,yemek dışında. " bu espiri biraz mide bulandırıcı  olsa da gülmemi durduramadım.

Üst merdivenleri eliyle gösterip, " 3.katta iki adet sınıf, müzik ve resim atölyesi var. 4. Katımızda ise  geniş bir kütüphane  , hemen yanında araştırma yapmak için  bilgisayar odası bulunuyor. "

bu sefer alt merdivenleri gösterip, 

" alt katta yemekhane bizim dilimizde kantin var, bu kantinin hemen arka kısmında küçük bir bahçe var bahçenin içini bile daha  görmedik, ve sanırım göremeyeceğiz"

"Bahçe size ait değil mi , yani demek istediğim biz öğrencilere ait olması gerekmiyor mu ? "

"Evet , zaten öğrencilere ait . Fakat kibirli bi grup daha önceden orayı mekanları ilan etti, daha önce yaşanan  bir olay yüzünden  onların grubunun dışında kimse bahçeye girmeye cürret edemiyor."

"Ne olayı?" Diye sordum kendimi tutamayarak," ve grupta kimler var ?"

Yürüyerek kantine inmiştik, aldığı iki kahveyle köşedeki masaya oturduk.  Kahvesini yudumlayıp ," biri oraya girdiği için fena halde dayak yemişti,o  çocuğu gördükleri her yerde bulaşıyorlar."

Kahvesinden bir yudum daha alıp sağ köşenin arka kısmında bulunan kapıya baktı, arka bahçe yazan kapının üzerindeki yazı karalanmış üstüne ' KaraÇete ' yazmışlardı.  Saçma!

"Peki o grupta kimler var ? " diye tekrarladım.

" İsimlerini söylesem de tanımazsın, gördüğümde gösteririm. Zaten birlikte takılıyorlar." 

Başımı sallayıp kahvemi bitirdikten sonra kahve için teşekkür ettim, zilin çalmasıyla merdivenleri çıktık. Gelecek tenefüste yanıma geleceğini haber verip bir üst kata daha çıktı, ben ise 2.katta olan sınıfıma girdim. Sınıftakilerin çoğu hâlâ dışarıdaydılar.  Öğretmenler zilinin çalmasıyla dakik olduğunu ispatlayan Mete hoca içeri girdi, ardından derse öğretmenden sonra giren o tipler...
Mete hoca ses etmeden sandalyeye oturup yoklama aldı. Ardından testin cevaplarını okuyup yapamadığımız soruları sordu.
Sınıfın inek öğrencisi Fırat 5.soruyu anlamamış , hocadan anlatmasını istemişti.
Ben o soruyu yaptığımdan dinleme ihtiyacı duymamıştım. Masada duran gözlüğümü takıp pencereden dışarıyı izliyordum.

Giysileri yırtılmış kan içindeki kadın, ve vurulma anı... bir korkak gibi kaçmıştım.
Kendimden iğrenmeye başlıyorum, korkak Damla ,Salak , aptal ben ! Telefonumu korkudan yere düşürüp almayı bile unutmuştum. Ve telefonu sana getiren kişi ondan kaçtığım ... of !
Neden telefonumu yerden alıp polisi aramamıştım ki ?  

"Tamam anladım hocam " diyen Fırat tahtadaki işlemi kâğıda geçiriyordu. Ardından elini kaldıran ismini henüz bilmediğim kişi 11.soruyu sordu , hoca anlatmak için ayaklandı bu soruyu da çözmüştüm dinlememe gerek yoktu.

Kapıyı tıklamadan dersi bölen Rüzgar sınıfa girer girmez bana bakıp çapkınca gülümsedi. Arka sıraya geçip oturmasıyla gözlerimi ondan ayırıp arkasından gelen Tolga'ya döndüm. Yanıma oturunca ona şaşkın gözlerle bakmıştım.
" KaraÇete nin lideri..." Diye anlam veremediğim bir açıklama yaptı bana. Rüzgar çetenin lideri miydi ? Hadi ordan. Bu olamazdı,
"KaraÇete ha ? Peçete gibi bir ad" dediğimde ufak bir kahkaha atan Tolga ,
"Bu konuda sana katılıyorum - ... " ismimi bilmediğinden katılıyorumun m'sini uzatırken ekleme yaptım,

"Damla."

" Memnun oldum  Damla. Galiba seninle iyi anlaşacağız sıra arkadaşım "

"Evet ,galiba iyi anlaşacağız... "

.......................***.........................

Benim Katilim AnnemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin