Saat 00.58 ve ben nasıl başlayacağımı bilmediğim için acıtasyon yapıp bu saatte yazı yazıyorum ayağına yatmak istedim. Tanıtımı okuyan çok ve çok az kişi var ama bu beni durduramaz hiçbir şekilde yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Elimde bir yandan telefon onunla bununla mesajlaşmaktayım. Neyse artık öyle veya böyle o lanet geçmişe döneceğim.
Yaklaşık 3 sene önce yine bu zamanlarda yine böyle Ramazan ayında ben Kuran Kursuna gidiyorum yanımda da biri benden iki yaş küçük bir kız ve diğeri de onunla aynı yaşta olan erkek kuzenim var yani anlayacağınız gayet temiz gayet insani duygularla Kuran kursuna gidiyorum hatta gidiyoruz. Kuran kursunun hocası ellilerini geçmiş bir amca dedemi de tanıyor beni de kendi torunu gibi sever. Neyse efendim hocayla biraz muhabbet ettik derken içeri girdik Allah’ım etraf çoluk çocuk kaynıyor. Çocuk parkı gibi bide bizim kursumuz karışık yani istersen 30 yaşındaki bir adamı getir beraber kuran okuyun hiç dert etmezler. Geçtim oturdum çoluktan çocuktan en uzak yere Kuran okumayı da biliyorum açtım kuranımı okuyorum kız kuzenim –adına ortanca diyelim kuzenlerim arasında yaş olarak en ortada o bulunuyor- ortanca da yanımda oda etrafı izliyor.bayağı bir bağırış çağırıştan sonra hoca sayarak söverek çocukları bir şekle soktu kızları yolladı benim yanıma erkeklerin başına da kendi geçti. Kızlar arasında en büyük benim hocada hazır kuran da biliyorum diye kakaladı bunları benim başıma bende başa gelen çekilir ayağına onlara çobanlık yapmaya başladım. Akşama kadar anamı ağlatıyorlardı ama yine de çok seviyordum o çocukları. Her saat başı 10-15 er dakikalık tenefüs yaptırtıyordum hocaları yerine koymuşlardı beni. Harfleri öğretip sure falan okutuyordum neyse bahtsız bedevinin teki olduğum için ilk günden başıma bir olaylar aldım bir olaylar belki de o olaylar benim dönüm noktam oldu.
Hocanının yanına bir şeyler sormaya gidip geliyordum, hoca çağırıyordu falan bu sayede erkeklerde kim var kim yok görüyordum. benim yaşlarımda hatta benden büyük 6-7 tane erkek, böyle tipleri bilirsiniz işte dişi sinek görse aşık olup, aşk acısı çeken tiplerdir yani en azından dışarıdan bakılınca öyle sanılan erkekler. En illet olduğum tip budur fakat hayatım boyunca en çok muhatap olduğum erkek tipi de budur. Aralarında bir tanesi vardı ama diğerlerine pek benzemiyordu diğerlerine oranla daha düzgün giyiniyor ben içeri girdiğimde oturuşunu düzeltiyor falan böyle bir çocuktu. Bir insan akşama kadar birine bakmaktan sıkılmaz mı? Bu çocuk sıkılmıyordu inatla ve inatla akşama kadar beni izliyordu, çocuklarla aramızda olan ufak bişey de gülüyordu falan. Neyse bende bakıyorum tabi saf salağım bu zamana kadar böyle bişey yaşamamışım merak ediyorum “bana niye bakıyor” diye sonra durup durup “bana bakmıyor ki” diyorum sonra yine “ tabi sana bakar tipe bak mal” diyorum kendi iç sesimle kanlı bıçaklı bir hale geliyorum.merak ettim neyse gittim bunun arkadaşlarından birine sordum. En sorulmayacak kişiymiş o ama tabi safım ya bilmiyorum şimdi diyorum ki “süzme salakmışsın Mila sordun da iyi halt ettin” tabi sormamda kuzenimin gazlarının da büyük payı var ama neyse. Teneffüslerden birinde kuzenimle çektik bunun arkadaşını bir kenara kuzenim aniden kırk yıllık sorgu polisi oldu hiç nefes almadan
“o çocuk kim?”
“kaç yaşında?”
“nerde oturuyor?”
“sevgilisi varmı?”
gibi bir ton soru sordu tabi çocuk ağzını açamadı. Benim kuzenim susunca çocuk önce bişey diyecek gibi oldu sonra birden otuz iki diş sırıtmaya başladı. Sonra kahkaha attı o piç gülüşü hala aklımda hala o yüz ifadesi gülmesi beynimde kazılı. Gülmesinin arasında “ sen ondan mı hoşlandın lan” dedi kuzenimle konuşuyor yanlış anlaşılmasın. Bende benden bilmedi diye kenarda “yabancı” gibi duruyorum. Kuzenim böyle bir tepki beklemediği için önce bir afalladı falan böyle sonra kızardı sinirlendi ve cırladı haliyle “ yokkk beaa” çocuk o kadar sorunun üstüne inanır mı? İnanmadı tabi ki “ yaa bırak hoşlanmışsın işte niye kızardın utandın mı lan sen” falan diye ölümüne dalga geçiyor . kuzenimde dayanamadı “ ben değil o hoşlandı” diyerek beni işaret etti Allahın öküzü beni daha yeni fark etmiş gibi baktı sonra oda beni işaret etti. Tüm oklar beni gösterince “ kızım Mila göte geldin” diyerek sirenlerimi yakmaya başladım. En iyi huylarımdan biri istediğim zaman ağlayabilmekti tabi o zamanlar şimdi iki damladan fazlası düşmüyor. Açtım çeşmeleri oturdum, ağlamaya başladım. İkisi birden bir böyle afalladı bir mala bağladılar içimden kahkaha atıyorum suratlarına baktıkça dışımdan gülüyorum falan. Bu öküz geldi yanıma oturduğum yere oturdu elini omzuma attı tabi yüzümü görmüyor görse yerin dibine girerim,ağlayınca bir boka benzemiyorum çünkü. “ tamam tamam bişey demedim” dedi ayağa kalktı bende gitti zannettim kafamı kaldırdım,meğersem pusuya yatıyormuş hayvan herif beni görünce yine gülmeye başladı. Bu sefer yediğim halta sinirden ağlıyorum,ayaklarımı kıçıma vura vura tuvalete gittim elimi yüzümü yıkamaya kuzenimde yanımda gülmemek için bir savaş veriyor anlatamam. Bir şeyler anlattı bana orda ama pek dinlemedim yada dinleyemedim. Aklımda planlar kuruyorum ona şöyle yapıcam böyle yapıcam kollarını yerinden çıkarıp ayaklarına monte edeceğim. O zamanlar cinayet planlarım bile safça. Elimi yüzümü kuruladım gittim içeriye tabi o kızarıklık gitmedi hoca da anladı
“ne oldu Mila?” dedi arkadaşının kızıyım bişeyim olsa ilk ona sorarlar. Başlarda bişeyim yok falan dedim ama sonra adam yemeyince onu göstererek “şakalaşıyorduk oda söylememesi gereken bişeyi söyledi bende kırıldım” dedim hoca bunu azıcık azarladı falan yolladı yanından bende şu klasik arkasından dil çıkarma işini yapmakla meşgulüm bana döndü gülümsedi sonra gitti. Yakışıklı değildi hatta çirkin sayılabilecek bir erkekti ama o gülüşü dünyada gördüğüm en güzel gülümsemelerden biriydi o gülünce ondan nefret etsem bile kendimi gülümserken buluyordum. Galiba bunu biliyordu yani güzel gülümsediğini çünkü yanımda sürekli gülerdi sürekli…
Çıkış vaktimiz geldi benim bir huyum vardı herkes çıkmadan çıkmazdım erkek kuzenim ortancayla beni o kapının önünde beklerdi bizde en son paşa paşa çıkardık. Çıktım dışarı baktım bizim öküz orda görmemiş gibi yaptım geldiğimi fark edince yanıma geldi çok sert olmayan ama pekte nazik olmayan bir hareketle çekti kenara beni
“bugün sorduğunuz o şeyler aramızda kimseye söylemem.” Dedi ben suratına bön bön bakıyorum tabi nerden geliyor bu nezaket diye. Konuşmuyorum haliyle devam etti “ senden bir yaş büyük” dedi ve yine sustu tepki mi bekliyor ne bekliyor anlamadım gitti. “ ee?” dedim pek heyecanlı değilim “ve sevgilisi var iki senedir çıkıyorlar “ dedi sustum “ tamam” dedim ona inandım hiç sorgulama ihtiyacı da duymadım başkasına da sormadım. “tamam” dedi ve gitti gitmeden önce bana baktı ve gülümsedi yine beni gülümseten o gülümsemesiyle.
Tek istediğim okumanız vote de istemiyorum okuyun o bana yeter sizleri seviyorum.