5.bölüm UMRUNDA OLMAMAK GÖĞSÜMDE BİR AĞRI HİSSETMEME SEBEP OLUYOR

88 6 1
                                    

“sen hiç görmedin, su vermeye benzedik plastik çiçeklere hiç görmedin,sen hiç görmedin dans ettik durmadan kırık camlar üstünde,sen öyle sana benzeyen her şey gibi erirken avuçlarımda ben unutuyorum. Hoşça kal olacaklar sensiz olsun daha durmam boşluklarında ben unutuyorum…”

Mesajı attım ve yine o ağlamamak için verdiğim savaşı vermeye başladım. Eğer ağlarsam kendimi durduramam. Üstelik annemin uykusu çok hafif bu onun hemen uyanmasına sebep olur ve ek olarak saat başı ilacımı içirmeye gelen, ateşimi kontrol eden hemşirem sayesinde olaylar biraz büyük. Ve en en kuvvetli ihtimalse kimsenin güçsüz olduğumu sanmasını istemeyişim.

Sonuç olarak ağlamadım ve hissettiğimi acının umrumda olmadığını göstermek için kafamı yastığıma koydum, hiç bir şey düşünmeyerek uyumaya çalıştım. Tabi mümkün olduğunca…

**aabb**

Sabah uyandım ve sadece iki gün daha sürecek rutinimi tekrar etmek için ayılmaya çalıştım. Geç bir saatte yatıp erken bir saatte uyandığım için huysuzluğum üzerimdeydi. Neyseki tüm günümü yatakta geçireceğim ve bu inanılmaz mutlu olmamı sağlıyor  (!) sonuçta her kız sevgilisi tarafından terk edilmeyi- pratikte ben terk etmiş olsamda beni umursamaması teoride onun beni terk ettiğinin kanıtı gibi bir şeyi oluyor- doğum gününü hastanede geçirmeyi, annesini ağlatmayı , gece boyunca serumla uyumayı ister. Uyandım ve her ne kadar bundan nefret etsemde kahvaltı yapmak zorunda bırakıldım. Kahvaltımı yaptım ilaçlarımı içtim ve haftalar sonra bütün bir günü kusmadan geçirdim. O kadar olumsuzluğun içinde al sana olumlu ufak bir şey bütün gün tuvalete hiç çıkmadım. Dün ve bugün dahil olmak üzere 6 şişe serum bitirdim buda normal bir insanın 10 dakikada bir tuvalete gitmesi demekmiş. Ama damarlarım kuruduğu ve midem isyan çıkardığı için benim tuvalete gitmemem normalmiş.valla ne yalan söyleyeyim bu pekte umrumda değil. Yan yatakta yatan çocuk taburcu oldu onlar gidince annem o çocuğun hayatından bahsetti biraz dün ağlarken çocuğun annesiyle biraz dertleşmişler.

Çoçuğun annesi çocuğa hamileyken babası bir trafik kazası geçirmiş sürdüğü araba korkunç bir kaza yapmış ve çocuğun babası o arabanın içinde yanarak can vermiş.kendi oğlunu bir kere bile göremeden vefat etmiş. Bunu öğrendiğinde eşi yedi buçuk aylık hamileymiş. Çok zor günler geçirmiş. Hem çalışmak hemde çocuğuna bakmak zorunda kendiside öğretmenmiş. Bunu duyduğum da daha da moralim bozuldu.  hayat kim bilir o çocuk ve annesi için ne kadar zor olacak.

**aabb**

Üçüncü gün sona erdiğinde 12 şişe serum bitirmiş mide bulantıları geçmiş fakat hala tuvalete çıkamayan biri olarak hastaneden çıkış işlemlerimiz yapmaya gittiler. Onlar işlemleri hallederken hemşire son iğnemide vurdu. Hemşirenin odasından çıkıp annemlerin yanına giderken koridorda küçük bir çocuğun çığlık atarak ağladığını duydum. Dönüp bakmaya çalışırken hemşirem bana çocuğun lösemi olduğunu, kan takviyesi yaparken canının çok acıdığını bu yüzden bağırdığını söyledi. Tüylerim diken diken oldu hepi topu 5-6 yaşlarında bir çocuk. Ama öyle bir ağlıyor ki 50-60 yaşlarındaki adamın içtenliğiyle. Hastane çok zor bir yer,hasta olmak çok zor bir şey, ama en zoru hasta yakını olmak sanırım. Çantalarımızı aldık hastaneden çıktık. Evimize gidicez annemin yanına gittim. Günler sonra adam akıllı yüzü gülüyor. Kızı iyileşmiş, iki büklüm dolanan kızı daha sağlıklı. Koluna girdim doktorun dedikleriyle ilgili sorular soruyorum –kendisi sağlıkçı ama mesleğini yapmıyor- sona sakladığım bombayı orada patlattım

“-anne”

“-efendim”

“-muayeeden sonra doktor bizi odadan çıkarttı ya orda size ne dedi?”

Sana ihtiyacım vardıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin