4. bölüm GİRİŞ KISMINA HOŞGELDİNİZ

61 5 0
                                    

senden sonra beni,bir tek geceler anladı birde sigaramın boynu bükük dumanı…Aklına gelecek eskiler kalbin atacak hıçkıra hıçkıra…”

Evet hikayemden bahsetmiştik, hikayemin giriş kısmından öncelikle uyarmak isterim ki bu hikayede yazılanların tamamı gerçektir kurgusal hiç ama hiçbirşey yoktur sadece konuşmalarda metnin konusuna uygun doğaçlamalar vardır. Herneyse ne demiştik giriş kısmı. Sizi temin ederim ki ilk üç bölüm hikayenin güzel ve mutlu olduğum kısmıydı sonra biraz işler karışıyor. Buyrun beraber bakalım

 

Her sevgili olayı gibi, açılma faslından sonra “şimdi biz neyiz,sevgilimiyiz?” sorusunu soran bir aptal vardır ya buradaki aptal İlkim’di. Çocuk durdu durdu “şimdi biz neyiz sevgilimiyiz?” diye sordu o zamanlar tabi  kafamda kavak yelleri esiyor çocuğun sorduğu soruda “sevgili” kelimesi geçti diye bile duygulanıyordum. Gözlerim doluyordu ve “ya bu çocuk beni gerçekten seviyor yaaa” diye kendi kendime gaz veriyordum.ilk hafta olduğu için daha her dakika konuşuyorduk. Tuvalete gitsek birbirimize haber verir olmuştuk.

Evlilik hayalleri kuruyorduk beraber ben ona nasıl gelinlik istediğimi söylüyordum o gülüyordu her yerine bir bahane buluyordu. Küçüğüm ya ben daha yatar yatmaz aklıma “onunla evlenmişiz aynı evde yaşıyormuşuz” Hayalleri geliyordu. Çocukça biliyorum ama ben o hayalleri kurarken çok mutluydum ne biliyim içim içime sığmıyordu çocuk gelse evlenelim dese o an “evet” diyecek kadar çok mutlu oluyordum o hayallerle. Kurduğum hayallerle mutlu olduğumu biliyordu ve benimle beraber oda hayal kuruyordu.

Düşünsene sevdiğin-i sandığın- insanla farklı yerlerdesin ama aynı duyguları paylaşıyor hissediyorsun onunla ortak hayallerin var. O sana “ben çiçek olayından hiç hoşlanmam ayda yılda bir kere alırım oda belki” diyor ve sen bunun üzerinden bile hayal kuruyorsun. Şimdi düşünüyorum da çok garip o zamanlar hayallerimde o vardı, adımla beraber onun soyadı, ortak evimiz,ortak televizyonumuz hatta kumanda için söylenmeler, ortak mutfağımız elini hiçbir işe sürmez bütün işi ben yaparım bu yüzden de didişiriz. Sonra ortak kıyafet dolabımız pantolon ütülemeyi hiç beceremediğim için o ona söylenir kendisi ütüler pantolonlarını bende gaz vererek benimkileri de ütülettiririm. Ve daha neler neler kına gecemi bile düşünürdüm kına  gecemde ne zaman ağlasam acaba diye zaman ayarı yapmıştım. Sen tut bir sene sonraki SBS’yi düşünme 10-15 yıl sonra ki kına geceni düşün.

 İlk haftalar böyle geçti 3. Ve 4. Haftalarda yavaş yavaş kendini salmaya başladı tartışmalar, didişmeler yavaştan baş göstermeye başladı. 5. Ve 6. Haftalarda mesaj atmamalar “ay canım aramışsın görmemişimler” artmaya başladı. evlerden  uzak bende de bir kıskançlık var yedi düvele yeter yemin ediyorum dışarıda gördüğüm bir oğlanı başka kıza bakıyor diye bile kıskanabilirim o derece damarlarımda kıskançlık var yani. Kandan çok kıskançlık var. Ne yalan söyleyeyim bunalttım   çocuğu o ilk haftalardaki canımlar cicimler böcüğümler yerini “Mila” ya bıraktı bende gıcık oldum tabi.

Bir yandan okul başladı bir yandan da inanılmaz bir şekilde  hasta oldum. Ama nasıl hastayım böyle kıvranıyorum raporda alamıyorum 8. Sınıfa gidiyorum sınavım var nasıl rapor alayım. Midem berbat halde sürekli istiğfar ediyorum bağırsaklarım zaten birbirine savaş açmış durumda Allah ne verdiyse dalmışlar.  2-3 hafta bunlarla uğraştım iki haftada 6 kiloya yakın kilo verdim sürekli kusuyorum aynı zamanda okula ve dershaneye gidiyorum ilaçlarla bile artık ayakta duramıyorum. En sonunda çok çok afedersiniz idrardada kan şeyolunca –burda yazar utanıyor- kalktık özel hastaneye gittik. Bu arada şöyle bir detay var İlkim beni hasta olduğumu biliyor ve yine de mesaj atmıyor mesajlarımın hiçbirine cevap vermiyor telefonlarımı açmıyor hastalığım birazda ondan şiddetlendi. Hastaneye gittik doktorcuğum sağolsun her tarafımı inceledi  – bu her tarafım mecazi anlamda değil gerçek manada- kan idrar tahlili falan dediler bir saat sonrasına randevu verdiler bize. Hastaneye annem kardeşim ben gitmiştik doktor anneme “eşinizi arasanız iyi olur” dedi annemin yüzü direk kireç gibi.

Hastanede beklemek istemeyince çıktık dışarı annem babamı aradı bizde yemek yemeye bir yerlere gittik. Babam geldi bir yarım saat sonra, babamın bir huyu varki ona hayranım hastalık gibi durumlardan insana inanılmaz moral veriyor yanında hiç sorun yokmuş gibi davranıyor konuşuyor kafanı dağıtıyor falan ama annem tam tersi eli ayağı buz kesiyor suratı bembeyaz oluyor yüzü düşüyor falan.yemeğimizi yedik babamın koluna girdim saçma sapan bir mutlulukla girdik hastaneye sıramızı aldık geçtik oturduk. Sıra gelince kalkıp cümbür cemaat doktorun odasına girdik doktor kardeşime şeker verdi. Saçımı okşadı falan –küçüğüm ama o kadar da değil yani- sonra bize “siz dışarıda bekleyin” dedi. Dışarı çıktım rahat bir yarım saat annemleri bekledim. İlk önce kapıdan babam çıktı rengi kaçmış bir hoş olmuş elinde tahlillerim ve bide ek bir kağıt annem arkasından çıktı. Tamamen bitik bir şekilde, yine de ben hani iyiyimdir diye rahatım gittik asansöre bindik babam elini omzuma attı ve “3 gün burada yatman gerekiyormuş kızım” dedi bi şaşırdım tabi önce hiç beklemediğim bir şeydi. “tamam” falan dedim çıktık yukarıya girişimizi yaptırttık geçtim odaya yakışıklı bir hemşir geldi, damar yolu açmak için gittim annem odamda duruyordu odalar iki kişilik hastalardan oluşuyor iki yatak refakatçi için iki koltuk ve bir televizyon vardı. Yan tarafımda benim gibi ama bağırsaklarında sorun olmayan sadece kusan 7-8 yaşlarında bir çocuk vardı. Damar yolu açıldı odama gittim üstüme değiştiricem sonra serum takacaklar bir baktım annem ağlıyor ama nasıl böyle içini çeke çeke sonra ben gelince kalktı lavaboya gitti. Ben hala “sorun yok anne karnım artık ağrımıyor” bakışlarımı atıyorum. Odadaki çocuğun annesi de bana bakıyor ama nasıl bir bakış “yavrum ölmüşsün başın sağolsun” bakışı.

 Üzerimi değiştirdim yattım yatağa serumu bağladılar. Öylece oturuyorum sonra kolumdaki hastane bilekliğime baktım… doğum günüm şaka gibi doğum günümde hastanedeyim ve yanımda kimse yok. Yanımda HİÇKİMSE YOK. Telefonuma bakıyorum ne  mesaj var ne arama. Dondum kaldım tuvalete gidicem gitmem lazım diye kalktım. Klozetin kapağını kapattım ve üzerine oturup ağlamaya başladım hayatım boyunca yaşadığım en iğrenç gündü doğum günümü yalnız olmamı es geçiyorum annem ağlamıştı. O kadın benim için ağlamıştı. Ben daha kimsenin umrunda değilken akrabalarımın bile umrunda değilken sevgilimin en yakın arkadaşımın bile umrunda değilken ağlamıştı. Tuvalette ağladıktan sonra yeniden kusmuştum kustuğumu duyunca annem geldi ve ağladığımı gördü ama sesini çıkarmadı tekrardan ağlamadı da muhtemelen doğum günümün olduğunu farkettimi düşündü.  Babam kıyafet ve ders çalışabilmem için kitaplarımı almaya gitti. Odada başka refakatçi kalamadığı için kız kardeşim babamla beraber eve gidip ordan da babamın iş yerine gitmek zorunda kaldı. Babam eşyalarımı getirip yatağımın yanına bıraktı ve anlımdan öpüp gitti.

O ağlamamak için yaptığım rutin hareketleri tekrarladım ve dişlerimi sıkıp gözlerimi tavana diktim.bilirsiniz genelde ağlayamadığınızda boğazınızın ortasına bir yumru oturur ve ne kadar yutkunursanız yutkunun o hiçbir şekilde geçmez. Serumun ve verdikleri ağrı kesicilerin etkisiyle uyuyakalmışım. Doğum günümde hastane de, ağrı kesicilerin etkisiyle uyumuşum. Belki okuduğunuzda o kadar berbat gelmiyor fakat durum hiçte gerçekte öyle değil. Uyandığımda babamın en yakın arkadaşı ve eşi odadaydı akşam yemeğim gelmiş, herkes uyanmamı bekliyorlar. Beni o halde gördüklerinde onlarında yüzü asıldı. Yine de inatla ve inatla gülümsedim. Bu ağrılarımı azaltmıyordu kabul, ama güçlü olduğumu gösteriyordu.

Yemeğimi yedim misafirlerimde gitti elime telefonumu aldım baktım mesaj var İlkim’den. Normalde heyecandan kalbi ağzında atan o kız gitmiş yerini hiçbirşey hissetmeyen, bir kız almıştı mesajı okudum klasik şu;”iyiki doğdun seni seviyorum…” mesajı sonuna da “nasılsın iyileştin mi?” mesajı cevap vermekle vermemek arasında gidip geldim ve sonunda doğum günümün bittiği saatlerde ona mesaj attım.

“senden ayrılıyorum…”

Abarttığımı ve olayların bu kadar kötü olmadığını düşünen varsa saygı duyarım fakat bazı olayların acısını kelimelerle tarif edemiyorum okuyucu sayım 83 son  bölümü okuyan sayısı 8 ve 4 vote sizleri seviyorum-Mila

Sana ihtiyacım vardıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin