2. bölüm DAHA HERŞEY YENİ BAŞLIYOR

70 5 0
                                    

“kimi yanında arıyorsan,önce içinde bulacaksın…”

Yine hayli geç bir vakitte oturdum bilgisayarın başında. Gece olduğunda her zaman içimi bir hüzün kaplar anılarda beraberinde geliyor sanırım. Gündüz rol yaptığım için bu kadar mutsuz hissetmiyorum fakat geceleri…geceler sanki yaptığım her şeyin intikamını alıyormuş gibi…

Geçen bölümde size ondan biraz bahsetmişim ona nasıl bir isim bulacağıma karar veremedim o yüzden şimdilik İlkim diyorum adı “İlkim” olsun. Belki daha sonra yorumlarınızla ona farklı bir isim buluruz. Şuna da bir açıklık getireyim kursa gittiğim yer memleketim, ben memleketimde yaşamıyorum oraya tatil için gitmiştim. En son İlkim kolumdan tutmuş bana birşeyler anlatmış bende salak salak onu dinlemiştim. Bu olaylardan sonra bir haftalık bir süreçte her günümüz birbirimize laf sokmakla geçmişti. Laf sokmalar beraberinde tartışmaları da getirdi tabi…bir haftanın sonunda pazartesi günü İlkim bambaşka bir insan şeklinde geldi. O gıcık,hasta ruhlu,beni ölümüne sinirlendiren çocuk gitmiş, yerine güzel espiriler yapan çocuklarla ilgilenen benimle kavga etmeyip gülen – ki gülümsemesini ilk bölümde anlatmıştım.- oldukça sevimli bir çocuk gelmişti tabi bu şokun etkisi bende yaklaşık bir yaz boyunca sürdü. Neyse dedim bir iki saate etkisi geçer oturdum çocuklara elif ba’dan bişeyler okutuyorum – ve kabul etmek gerekirse çocukları okuturken içimden canavar çıkıyor bambaşka bir kız oluyorum sinir küpüne dönüyorum- bizim Kuran okuduğumuz odaya İlkim geldi yada gelmiş haberim yok. Arkamdan gizlice gelince haliyle görmedim bu beni dürttü kızlardan biri sandım

“-efendim”

Israrla dürtmeye devam ediyor. O parmağını kırıp bir… tövbe tövbe Kuran okunuyor ve ben arkamı dönmek yerine ısrarla dişlerimi sıkarak cevap veriyorum. Okuttuğum kızda korktu okumayı bıraktı benim suratımı izliyor. Buda arkamdan gülüyor mu napıyor artık bilmiyorsam sırada bekleyen kızlar gülüyor. Neyse baktım olacak gibi değil arkamı döndüm bunun gülen suratı normal insan suratına döndü. Tam olarak;

“-ne var beaaaa”

 diye çemkirdim evet günün ilk öküzlüğünü yaptım bu bıyık altından gülüyor. Ama sinirliyim diye de pek bişey de yapamıyor. Parmağıyla kafamı işaret etti ben saf salağımla bir şey anlamıyorum. Elimi kafama attım eşarbım yok tama dedim neyse bulurum dedim. Bu bu sefer gülmeye başladı

“-saçlarını düzeltmek istermisin?”

dedi tabi ben utandım utanınca da kızarmak gibi iğrenç ötesi bir huyum varki bundan ölesiye nefret ediyorum. Hikayelerdeki gibi ben utanınca o benim tatlı olduğumu falan düşünmüyor direk salak olduğumu düşünüyor. Yine de o halime karşı cool olmaya çalışıyorum ama direk salak durumundayım. Bari kıvırayım dedim

“-farkındayım, çok yoğunum vaktim olmadı. Çocuklara bişey öğretmek benim için saçtan baştan daha önemli”

cool cool, ne kadar cool olabiliyorsam o halde artık bilemeyeceğim. Dedim bari, iyi yaptım da zeytinyağı modunda üste çıkmayı başardım. Döndüm ona kıçımı bir güzel çocukları okutmaya devam ettim. Gitti zannediyorum arkama dönüp bakmıyorum. Meğer oradaymış ben tabi kendi kendime “nasıl koydum lafı” diyerek sırıtıyorum. Bu beni yine dürttü bu sefer YİNE kızlardan biri zannedip sabırlı bir şekilde döndüm, gene buymuş tabi benim o saçma salak laflarımı ve gülmemi gördü adım kadar iyi biliyorum. Gözlerimi pörtlettim çocuğa bakıyorum kızlar halimi komik bulmuş olacak ki hepsi kıkırdıyor halbuki bence hiç(!) komik değil. Ölümcül bakışlarımı salacam kızların üzerine bana gülerek bakan yiğidimden dolayı bakamıyorum. Haşin erkeğim benim bana gülümseyerek bakıyor. Dedim kızım kendine gel ne oldu da seni ağlatan bu salağa böyle bakmaya  başladın. Şu kalbin niye hızlı atıyor brsss!! Bir toparlan yine o “seni kıçıma takmıyorum” bakışlarımı atmaya başladım.

“-bugün akşam iftardan sonra bizim maçımız varda gelmek istermisin diye soracaktım” dedi

Tabi o zamanlar bu benim için ödül gibi bişeydi. Düşünsenize çocuk sana yaptığı en iyi şeyi göstermek istiyor. Küçüğüm bide tabi böyle şeyler beni heyecanlandırıyor, heyecanlamayı sollamışız bu arada kalbim son düzlükte dört nala. Sanki çocuk bana evlenme teklifi etti sanki bana

“mutfağımın emine beder’i olurmusun?”

 dedi öyle bakıyorum çocuğa çipil çipil gözlerimle. Çocuğun tabi bir koltukları kabardı bir böyle sanki lütfetmişte ben zaten atlamaya hazır bir balıkmışım gibi davranıyor  tabi o zaman bu şeylerin farkında olamıyorsun tek işim yaptığı şeylerden bir mana çıkarmaya çalışmak oluyor. Davranışlarımla söylediklerim tam bir tezat oluşturdu ama çocuğa öyle hayranlıkla bakarken birden geri çekildim ağzımı kapattım bakışlarımı düzelttim ve

“-hayır” dedim

Garibim önce bir afalladı böyle bir sersemledi gülümsemesi hala yüzünde ama eskisi kadar içten ve büyük değil. Gerçi ben olsam bende bozulurum hatta bozulmayı geçer, karşımdaki kızın saçını tutar sahaya sürükleyerek götürür akşama kadar orda bekletirim sonra at önüne suyunu ekmeğini izlesin dursun beni. Ama vefalı çocukmuş yapmadı öyle bir şey çok iyi çocuktur zaten (!) fiziksel bir baskısı olmadı bu zamana kadar. 

“-neden?”

Diye geveledi bende yine cool Mila modunda

“-çünkü işim var” dedim

Halbuki yalan külliyen yalan çarpılayım ki yalan, göt kadar kızım akşamın bilmem kaçında dedemin babaannemin yanına gidip “ oo ye beybi ben maça gidiyorum” diyeceğim valla ışık hızıyla babamı ararlar gelir alır beni sonra da o sahaya götürüp direk niyetine diker. Çocuk kalktı gitti neyse bu sefer temkinli davrandım kıçımı dönmeden önce gitmiş mi diye kontrol ettim. Döndüm kızları sıradan okutmaya devam ettim

 

**aa**

İftarı ettik erkek kuzenim İlkimlerle beraber  maça gitti bende bahçede oturuyorum. Akrabalardan birkaç kişi var oturduk çay içiyoruz, kuzenim  her dakika maçta neler olduğunu anlatan mesaj atıyor. Valla sunuculardan daha iyi anlatıyor. Neyse İlkimin attığı golleri yaptıklarını falan anlatıyor maçta da kimse yokmuş öyle söylüyor – yada kıskanmayayım diye yalan da söylüyor olabilir ve bence bu daha mantıklı bir seçenek- ben tabi rahatladım çikolatalı kurabiyemi benden başka kimse görmeyecek diye utanmasam kalkıp göbek atıcam. Saat baya geç oldu geldi bizim erkek kuzen direk eve gitti sabah konuşalım falan dedi gitti bende demek ki önemli bişey yok diye gittim paşa paşa evime yattım uyudum mis gibi. Sabah yine aynı şeyler için kalktım giyindim baktım erkek kuzenim bizi bekliyor bahçede. Günaydın ne habersin faslını falan geçtik bu bana dünkü maçı anlatıyor benim  acaip bir uykum var öyle ki çocuğu kıçımla dinliyorum desem yeridir. Çocuk “böbreklerini bir adama sattım kurs çıkışı gelip alacak çöp şiş yapacak” dese “ tamam olur” diyecek modaydım. Kurs eve zaten beş dakikalık yerde kursun kapısına geldik kuzenim kolumu tuttu “gitmeden bişey daha söylemem lazım” dedi bank vardı oturdum dinliyorum

“bu İlkim varya” dedi “hıı” diyerek dinliyorum

“ dün çocuklara senden bahsediyordu senden hoşlanıyor herhalde” dedi “ duymadığımı zannediyor bak” dedi ben her zamanki gibi mal bakışımla çocuğa bakıyorum kolumu kaldırdım saate baktım ne mantıkla yaptığımı bilmiyorum “ eve gitmeden önce sana selam söylememi ve bir dahaki maça gelmeni çok istediğini söyledi” dedi kalktım yürümeye başladım şaşkınım ben biraz hoşlanıyorum tamam ama bu çocuk ne ara benden hoşlanmaya başladı daha iki hafta oldu zalımın oğlu. Girdim içeri erkeklerin olduğu tarafa baktım bu gelmiş el salladı “günaydın” dedi kafamı salladım bizim tarafa geçtim oturdum o salak bakışlarımla düşünmeye başladım

Daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım “NAPICAM LAN BEN!?”

 

Merhabaaa geçen bölümü sadece 3 kişi okumuş ama yine de inatla yazmaya devam edeceğim taki yüzlerce okuyucum olana kadar. Tanıtımı 20 kişi okumuş ilk bölümü ise 3 herneyse okuyan herkese teşekkürler bu benim hayatım olduğu için hatırlamakta zorlandığım unuttuğum kısımlar oluyor kusura bakmayınız siçose-Mila

Sana ihtiyacım vardıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin