Elif'ten:
Küçücük ellerini ellerime uzatan, rüyamda gördüğüm o çocuk Yusuf idi. Gözlerimi açtığımda, belli bir süre tavana baktıktan sonra, rüyamın etkisinden çıkamazken Yusuf'un çaresizliği adeta içimi kemiriyordu. Telefonumu elime alıp Yusuf'u aradıktan sonra, aramalarımın hiç birisini cevaplandırmamıştı.
Zihnime düşen barlar sokağında olabilme ihtimali, beni oraya gitmeye teşvik ediyordu, ancak oranın ne denli bir bataklık olduğunu, etrafımı saran serseriler vesilesiyle anlamıştım.Yatağımdan doğrulduktan sonra, bir çırpı yüzümü yıkayıp, kıyafetlerimi giymemin ardından odamdan çıktım.
Salonda kahvaltı eden annem ve babamı görürken, kahvaltı yapan babama seslendim. "Günaydın babacığım." Yüzündeki güzelliği gülüşüne yansıtırken "Günaydın, canım kızım"diye cevap verdi. Sahte bir öksürükle dikkatimi üzerine çekmeye çalışan anneme baktıktan sonra ise "Sana da günaydın Emel Sultan"derken, babamın eliyle karşısındaki sandalyeyi göstererek "Otur kızım"dediğini duydum. Nazik bir şekilde reddettikten sonra "İşim var babacığım, çıktım ben."deyip evden çıktım.
Arada sırada bahçe işleriyle uğraşan Mustafa amca, ayrıca benim şoförlüğümü de yapıyordu. Kapıdaki güvenlik görevlisiyle konuşan Mustafa amca, beni görmesiyle birlikte hızlı adımlarla yanıma gelip "Buyur Elif kızım, biryeremi gidecektin?"diye seslendi. Bana Elif kızım diye seslenmesi hoşuma giderken gülümsememle birlikte "Evet"deyip arabaya bindim.
Şoför koltuğuna geçen Mustafa amca, arabayı çalıştırdıktan sonra güvenliğe selam vermemizin ardından evden çıktık.Dikiz aynasından bana bakıp konuşan Mustafa amca "Nereye Elif kızım"diye seslendi. Gözlerimi yola dikerken, kendinden emin bir şekilde "Barlar sokağı"diye cevap verdim.Arabanın hızını yavaşlatıp durdurduktan sonra, yönünü bana doğru çevirip"Ne işin var orada"diye sordu. Kelimeler boğazımda düğümlenirken "Şey bir arkadaşın yanına gidecektim."dememin ardından kaşlarını çatarak "Hayır Elif kızım, götüremem oraya."diye kaşlarını çatıp konuşmuştu. "Tamam o zaman ben giderim" derken kapıyı açmaya yeltendiğimde "Tamam dur!" dedikten sonra yaptığım blöf'ün Mustafa amcada da işe yaraması beni mutlu ederken barlar sokağında doğru gitmeye başladık.
Barlar sokağının girişine geldikten sonra "Mustafa amca, lütfen bu aramızda kalsın" deyip, konuşmasına fırsat vermeden arabadan indim.
Garip bir büyüsü vardı bu sokağın, insanın içini ürküten. Peki içinde hala ufacık bir çocuğu taşıyan birisinin buralarda ne işi olabilirdi? Yusuf, aramalarıma rağmen hala geri dönmemişti ve Barlar Sokağının kapısından içeriye doğru girdim.
Etrafımda, garip tarzı olan şu televizyonlarda gördüğümüz, seri katil tipli insanlar vardı. Peki karanlığın tam ortasında ki aydınlığı simgeleyen o adam neredeydi. Kendinden kaçan küçük çocuğu bulmaya gelmiştim, benden kaçmasına rağmen.
Ne yapacağımı bilemez halde ortalıkta dolanırken kulaklarım birden, arkamdan gelen bir sesle irkildi. "Hey!" Tedirgin ve telaşlı bir şekilde arkamı döndüğümde, boyu benimkinden biraz uzun, kızıl saçlı, dudakları bordo rujla boyanmış bir kız karşımda duruyordu. Uzun topuklu botlarıyla bana doğru yürümeye başladı.
Gözlerini gözlerime kenetlerken, vücudumu baştan aşağı kadar süzdü, konuşmak için bordo rujlu dudaklarını araladı. "Belli belli, buralardan değilsin sen! Ne işin var burada?" Tahmin ettiğim üzere benden birkaç yaş büyüktü, somurtkan suratlı bu kız hayli soğuk kanlı görünüyordu, gözlerinde ki ciddiyet de bunu adeta tamamlıyordu endişe dolu bakışlarımın arkasına sakladığım korkumu gizlemeye çalışırken cevap verdim. "Şey ben Yusuf'u arıyorum,Yusuf Soylu'yu." Gözlerinin içinde ki ciddiyet birden şaşkınlığa dönerken, "Neden arıyorsun onu?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun Bozan
Ficção AdolescenteHayatın bana yaşattığı onca kötülüklere rağmen, hala hayatta kalmaya devam ediyordum. Üvey Annem "Umay Arkan'ın" Babam'la evleneli, beni istemediğini yüzünde ki öfkeyle nefreti karıştırdığında net bir şekilde anlayabiliyordum. Babam'la Annesi'nin Ev...