Yaşadığımız bu çarpıcı olayın üzerinden, tam 1 hafta geçmişti. Bu 1 hafta içerisinde, ne ben Elif'i görmüştüm, ne Elif beni. Babamdan yediğim tokattan dolayı artık benimle her ne kadar konuşmak istese de onunla konuşmuyor hatta çoğu zaman yüzüne dahi bakmayıp görmezlikten geliyordum. Umay , benim üzerimde ki öfke dolu bakışlarını hala devam ettiriyordu.Son zamanlar Babamı ve Umayı görmezden gelmemin tek sebebi, babamdan yediğim tokat değildi, o tokat'ın sebep olduğu şeylerdi.
Ben evi terk ettikten hemen sonra, Asya Teyze Babam'ın bana vurmasına dayanamayıp, babamla birlikte Umay'a ağzına ne geldiyse söylemiş. Umay, Asya teyzeyi evden kovup işten atmış, ama beni derinden yaralayan şey ise, Umay'ın Asya teyzeyi kovması değildi. Annemden bize kalan bir hatırayı babamın hiçe sayması idi. Çocukluğumdan beri bana bakan Asya teyze artık yoktu. Korkarım ki beni tanımanın bedelini sadece Elif ödemiyordu. Gözlerimi açtığımda son 1 haftada her gün yaptığım gibi heyecanla telefonuma baktım.
Ancak Elif, ne aramalarıma cevap veriyordu, nede benim aramalarıma geri dönüyordu. Saate baktığımda, 06.45 olduğunu gördüm. Bu denli erken uyanmamın tek sebebi; içerisinde, paragöz bir müdürün olduğu ve yapmacık gülümsemelerle, etrafa bol keseden not saçan öğretmenlerle dolu bir okula gitmekti. Yatağımdan kalktıktan hemen sonra, her zamanki gibi yüzümü yıkayıp aynanın karşısına dikildim. Üzerimi giyinip kısa bir süreliğine de olsa gözlerimin içine baktım. geceden kalma özensiz saçlarıma aldırmadan odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken, Annemin vefatının ardından , her gün okula kahvaltı ettirmeden yollamayan Asya Teyze yoktu. Yemek masası bom boş olması beni ürkütürken etraftaki zifiri sessizliğe aldırış etmeden evin kapısını açtım ve evden çıktım.
Aklım hala Elifte idi. Onu bu denli neden merak etmemin sebebi benim yüzümden başına gelen şeylerdi. içimdeki sıkıntıyla da baş edemiyordum. Elif'i harabelerden aldığımız gibi, Vural'la beraber hastaneye götürmüştük. Doktor ise aşırı stresten bayıldığını söylemişti. Hastaneden çıktıktan sonra Vural'ın bizi kaykay parkına bırakmasını rica ettim. Parka geldiğimizde ise Elifin ağzını bıçak açmıyordu. Yüzünün bu denli soğukluğundan ne kadar korktuğu anlaşılabiliyordu. Oturduğumuz banktan yönümü Elife doğru çevirdiğimde ise, parkın tam ortasındaki mermerden duvara bom boş bakmaya devam ediyordu.
"Elif, iyi misin? Elif!" Birkaç kez seslenmemin ardından, gözlerini daldığı yerden ayırıp bana doğru çevirdikten sonra, masum yüzünde ki tüm duygusuzluğuyla konuşmak için dudaklarını araladı. "Birşey mi dedin?" onun bu hali kendimden nefret etmeme yetmişti. Hayatıma giren herkesin hayatının mahvolmasına sebep oluyordum, onların ise tek suçu beni tanımaktı.
Çaresizlik! İnsanın iliklerine kadar hissettiği en pislik duygu.
Yaşanan bunca olayların ardından, her şey tekrardan sıradanlaşmıştı. Ancak Ömer'in burnumun dibimde olduğu hissi, beni gün geçtikçe içine hapsediyordu.Etrafımdakilere zarar vermesi ,adeta benim canımdan can alıyordu. içindeki bu öfkeyi neyle veya nasıl beslediğini anlayabilmiş değildim. Yıllardır intikam ateşiyle yanıp tutuşuyormuşcasına sergilediği bu ürpertici davranışları, hem benim hayatımı, hem benim hayatımdaki herkesi bir intihara sürüklüyordu.
Evden çıkıp kapının önündeki arabaya doğru ilerledim. Kapıyı açıp şoför koltuğuna oturduğumda, kafamı koltuğun başlığına doğru yaslayıp, ellerimi anlıma doğru götürdüm. İçimin sıkılmasına neyin sebep olduğunu aslında biliyordum, ancak elimden bir şeyin gelmemesi beni deliye çeviriyordu. Her geçen gün Ömer'in karşıma çıkması için, adeta Allah'a yalvarıyordum. Elbette! bana yaşattığı bunca azap dolu şeylerin, bir bedeli illaki olacaktı! Kontağı çevirdikten sonra evin bahçesinden yavaş bir şekilde çıkıp okula gitmek için yol aldım. Radyoda ki şarkı kulağıma yansırken, sözleri beni adeta yaralıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun Bozan
Roman pour AdolescentsHayatın bana yaşattığı onca kötülüklere rağmen, hala hayatta kalmaya devam ediyordum. Üvey Annem "Umay Arkan'ın" Babam'la evleneli, beni istemediğini yüzünde ki öfkeyle nefreti karıştırdığında net bir şekilde anlayabiliyordum. Babam'la Annesi'nin Ev...