🖤S.K. BÖLÜM 3🔥

1.1K 39 2
                                    

Iyi okumalar...

Duyduğum tik sesiyle gözümü açtım. Telefonuma mesaj gelmişti. Giray göndermişti.

"Sevgilim Günaydın. Şirkete gidince motor tanıtım dosyasını Orhan'a ver bana ulaştırsın. Seni seviyorum ❤️"

Duşumu alacaktım evden çıkmadan. Her sabah koşarak gittiğim şirkete artık gitmek istemiyordum. Nereden çıkmıştı bu kabadayı Meraz merak ediyordum.

Şirkete girer girmez beklemeden asansöre bindim. Olabildiğince hızlı hareket edip odama geçmek istiyordum. Asansörden inince çantamdan Giray'ın odasının anahtarını çıkardım. Kapının Aralık olması beni şaşırtmıştı.

Somurtkan yüzümü düzeltip gülümseyerek kapıyı açtım.

"Sevgilim gelmeyecektin bugün -" Ateş masada kafasını dosyalara gömmüştü.

"Senin Giray'ın odasında işin ne?"

"Burası benim şirketim istediğim her yere girebilirim. Haddini bil!" Diye bağırmasına karşı kollarımı önümde bağlayıp ukalaca ona baktım.

"Yanılıyorsun! Giray odasına yabancıların girmesinden hiç haz etmez. Bir de o yokken" Dedim tek kaşımı kaldırıp. Dosya dolabına ilerleyip onu ardımda bıraktım.

Mavi dosyayı elimle koymuş gibi bulup (elimle koymuştum) aldım. Kolumdan tutulup çevirdi beni tahmin ettiğim şahıs. Dosya yere düşmüştü elimden.

" Yabancı olmak Servet avcısı olmaktan evladır Gece... Kuzenim aptal olmasaydı seni yanında tutmazdı küçük şeytan. İki gün yatağına alıp kapı dışarı ederdi." Dediğinde hem şaşırdım hem sinirlendim kolumu ondan kurtarmak istedim. Eliyle yanağımı okşayıp kafasını yüzüme mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştırdı. Bu iki oluyordu özel alanımı daha bir ihlal ediyordu.

"Kokun beni mest ediyor. Tadın nasıl merak etmiyor değilim." Dedi dudaklarımı öpmeden hemen önce. Midem bulanıyordu artık bu durumdan. Onu göğsünden itip tokadi indirdim yine. Öyle ki elim acımıştı. Bu da iki olmuştu. Bende artık rahatsız oluyordum.

Öfkeyle ona bakıyordum. Karşılıklı bir birimize öldürecek gibi bakıyorduk.

"Öldün sen!" Dediğinde cebinden çıkardığı çakıyı gördüm. Bacaklarım kitlenmisti kaç sana aptal. Duvarla arasına bedenimi sıkıştırdığında korkuyla kalbim çarptı.

"Ateş bırak beni!" Dedim ama gözlerine siyah bir perde inmişti.

Çakıyı boynuma daha da yaklaştırdığında artık bedenim transa girmiş gibi titriyordu. Korkum kendini gün yüzüne çıkarmıştı. Bir diğer elini dudaklarımın üzerini kapatıp çakıyı enseme yöneltti.

Usulca gözlerimi kapatıp ölümün bana gelmesini bekledim. Ensemde sızı hissettim acıyla inledim. Kulağıma değen sıcak nefesle hızla gözlerimi açtım.

"Bu kadar yeter" dediğinde geri çekilmişti. Telefon sesi odada yankılandığında benden uzaklaşıp telefonu cevapladı. Karşıda arayanı dinleyip kapattı.

"1 dakika sonra Giray bu odaya girecek. Akıllı kadınsın eminim ne diyeceğini gayet iyi bilirsin" dedi kendimi bir an boşluğa düşmüş gibi hissedip dolaba tutundum.

Cok kısa bir süre sonra odaya Giray girdi. Gözlerini önce kafasini dosayalara gömen Ateş'e daha sonra enkazda yıkılmış bi ev gibi duran bana çevirdi. Hızla yanima gelip beni belimden tuttu.

"Neyin var hayatım?" Dedi. Titreyen gozlerimi usulca önce masada oturan Ateş'e sonrada sevdigim adam cevirdim.

"I'iyim sadece dosya düşücek sandım korktum." Dedim. Berabat bi yalancıydım. Ama neyseki Giray üstlemeyip sadece kafasını salladı.

"Ben lavaboya gitsem iyi olur" dedim ve cevap vermesini beklemeden hızla kendimi lavaboya attım.

Çeşmeleri sonun kadar açıp dakikalarca ağladım. Ta ki hıçkırıklarım iç çekişlere dönene kadar.

Giray'ın merak edip kapıyı çalacağını bildiğim icin elime yüzüme su çarpıp kapiyi açtım. Ateş hala odadaydı. Giray'ın yanına gidip kollarimi boynuna doladım ve sıkıca sarıldım. Onu özlemiştim...

"Sevgilim 2 saat sonra uçağım var Londra'da fabrikanın üretim cihazında sıkıntılar çıkmış. Müşterilerin şikayetleri artıkça arttı son zamanlarda. 2-3 hafta olmayabilirim buralarda sende Ateş'e yardımcı olacaksın bu süre zarfında" Dedi iste bu benim icin Dünya'nın sonu demekti.

"Ateş gitsin" dedim fısıltıyla. Aynı şekilde karşılık verip

"O yeni geldi yurt dışından dedem benim gitmemi istiyor. İşlerimiz çok yoğun biliyorsun güzelim. Yoksa senden bunu istemezdim seni yanımda götürürdüm. " Dediğinde çaresizce başımı salladım. Alnıma öpücük bırakıp geri çekildi.

"İçimde kötü bir his var gitmeni istemiyorum. " Dedim

"İyi düşün iyi olsun. Kendine dikkat et. Dönünce nikah meselesini konuşacağız. "

Ertesi sabah hafta sonu olmasına rağmen şirkete çağrıldığıma bende inanamıyorum. Gönülsüz bir vaziyette toplantı odasına girdim lakin boştu. Ateş'in odası hariç bütün patronların kapısını kontrol ettim. Hepsi kilitliydi. Bir alt departmanı aradım

"İsmail bey şirkete gelmem için sabahın köründe arayıp çağırdınız lakin ne toplantı var ne de patron. " Dedim kızarak.

"Hayal hanım Ateş bey'in odasında toplantı baktınız mı?" Dedi gözlerimi devirip telefonu kapattım.

İstemesem de onun kapısına gittim ve çaldım. Bütün katın boş olması korkunçtu. Peki ne diye gelmiştim ecelime susamıştım belli.

Kapıyı kendi açıp içeri geçmem için yön verdi. Derin bir iç çekip odanın ortasında dikildim. Ateş ardımdan kapıyı kapattı anahtar sesi duyduğumda dumura uğramış gibi ona döndüm.

"Neden kapıyı kilitliyorsun" dedim yanına gidip anahtarı elinden almak istedim. Anahtarı cebine atıp beni kollarımdan tuttu.

"Sonunda seninle yalnız kalabildim. "

"Bırak beni adı şerefsiz!"

Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında beni öpecegini anlayip kafamı hizla yana çevirdim.

Gülümsediğini anlamıştım. Bozuntuya vermeden burnunu saçlarıma gömüp çakıyla çizdiği yeri öpüyordu.

"Seni istiyorum..." dedi boğuklaşmış sesiyle. Korkum kat ve kat atarken sessizce

"Lütfen beni birak" diye fısıldadim. Oysa o kafasını boynumdan uzaklaştırıp tek hamlede kolunu belime dolayıp dudaklarımı dudaklarıyla örttü.

Beni zorla masasina doğru yürüttü öpmeye devam ederken. Elini belimden cekmeden masanın uzerindeki eşyaların yarısını yere atmıştı.

Karşılık vermedigim için dudağımı sert bi sekilde ısırınca agzima gelen metalik tatla aciyla inledim. Hoşuna gitmiş olacakki sırıttı.

Midemdeki aci sıvıyla yüzümü buruşturdum. Beni masaya oturtup sırtıma destek vererek üzerime eğildi. Ateş'de üzerime çıktı. O kendini kaybetmişken masanin üzerinde olan bibloyu elime alip ensesine vurdum.

Üzerimden kalkmıştı ama bayılmamıştı. Canının acıdığı yüzünden belli oluyordu.

"Sana beni bırak demiştim " dedim. O koltuğa düşerken bende aciyarak ona bakıp kapının kilidini acip kendimi odadan dışarı attim. Aklimda tek bir şey vardi o da Giray'ın çabucak dönmesi gerektigiydi.

SIYAH KELEBEK ♧İKİ AŞK♧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin