"Arsız kızımız cayarsa daha beteri yaşanır Mahir'le sınırlı kalmam." Dedi yarına kadar zaman kazanıp ilk fırsatta abime haber verip kaçmalıydım.
Aklıma gelen fikir harikaydı. Allah'ım çok şükür. Kaçabilirsem daha çok şükür.
"Lakin bir şartla. "
"Pazarlık yapacak durumda değilsin." Dedi sırıtarak yaklaştığında elimin birini kaldırıp durmasını istedim.
Bileğimi tutup beni kendine çekti. Sinirlendiği yüz hatlarından belli oluyordu.
"Daha duymadın ne diyeceğimi..." Dedim mahsun bakışlar atarak. Sabır dileyip
"Ne istiyorsun?" Diye sordu.
"Ben imam nikahi olmadan asla seninle birlikte olmam!" Dediğim de güldü.
"İmam nikahı?" Diye ciddi miyim diye sordu. Başka türlü nasıl şu andan kurtulabilirdim...
"Başımıza Rahibe mi kesileceksin!" Diye kızdığında omuz silktim. İster kabul etsin isterse ( inşallah) hiç olmasın.
"Günahlarına ortak olamam. " Dediğimde bir kez daha sabır dileyip odadan çıktı. Kapıyı ardından kilitledigine göre bu gece gelmeyecekti.
Yatağa geçip bütün gece plan yapmaya çalıştım. Yarın geceye kadar zamanım vardı her türlü ben zaman kazandırdım ama nasıl kaçacaktım. Onu bilmiyordum.
Günün aydınlanmasına yakın dalmıştı gözlerim. Öğlen kapının kilit sesinden fırlamıştim.
"Gece?"
"Ne oldu?"
"İmam aşağı da bekliyor abdest al gel." Deyip odadan çıktı.
. Resmiyette Ateş'in hükmü olmayan bir nikah olacaktı. Basit bir nikah Hayal gözünde büyütme hadi kızım kaçacaksin.
Banyoya girip abdest aldım.
Ee?
Ateşin üzerime 3 beden büyük pijaması ve örtüsüz mü inecektim. Allah'ım rezillik.
Odaya geçtiğimde yatağın üzerine bırakılmış beyaz elbise ve beyaz taşlı şal hoşuma da gitmiş olsa gözlerimi devirmeden edemedim.
Yine de şu tiple inmekten evladır diye düşünüp üzerimi değiştirdim.
Elbise ayak bileğime kadar uzundu, kolları da uzun koldu. Yakası bisiklet yaka olan düz beyaz elbiseydi. Saçımı ensemde düzgün bir topuz yapıp şalı başıma örtüp bir ucunu salık diğer ucunu omzuna sabitledim. Daha önce varolan babetimi ayağıma geçirdim.
Aynaya bakma gereği bile duymadan odadan çıktım. Nefes alamıyorum bir el boğazımı sıkıyordu adeta.
Merdivenlerden aşağı adım adım inerken salondan sesler geliyordu. Babetimi bıraktığı tok sesler dikkatleri üzerime çekmişti. Ateş, Doğan, İmam ve iki adamı daha salondaydı.
Ateş'le yan yana oturduk imam karşımıza diğer yana da iki adam oturdu. Doğan da başımızda dikiliyordu.
İmam dualarıni okurken gözlerim Doğanla kesişti. Gözlerinin içinde kanlanmış damarları görebiliyordum. Hoca elindeki kağıttan bir bir okumaya basladi
"Aptullah kızı Hayal Gece, Murat oğlu Ateş'i mahşerde ki eve karşılık kocalığa kabul ediyor musun?" Dediğinde gülmeme engel olamadım.
Ne aptullahı ne mahşeri ne evi?
"Benim babamın adı Aptullah değil Turan. " Dediğimde hoca şaşırıp Ateş'e döndü belliki adama yalan söylemişlerdi.
"Ateş bey ?"
"Dediği gibi " dedi sinirle bana çevirdi bakışlarını. Hoca soruyu yeniden sordu.
"Turan kızı Hayal Gece, Murat oğlu Ateş'i mahşerdeki eve karşılık kocalığa kabul ediyor musun?"
"Ne mahşeri? Ne evi?" Diye sorduğumda Ateş'in ateş saçan bakışları beni bulmuştu. Zaman kazanmak için oyaladığımı tahmin etmiş olmalıydı ama uçurumun ucundaydık.
"Ettim..." Dedim sesim içime kaçmıştı.
"Kocalığa kabul ettin mi?"
"Ettim..."
"Ettin mi?"
"Ettim..." Dedim göğsümdeki ağri gittikçe çoğalıyordu. İmam yönünü benden alıp Ateş'e döndü.
"Sen Murat oğlu Ateş, Turan kızı Hayal Gece'yi zevcelige kabul ettin mi?"
"Ettim. "
"Zevcelige kabul ettin mi?"
"Ettim."
"Ettin mi?"
"Ettim..."
"Sizlerde şahitlik ediyor musunuz?" Diye adamlara döndüğünde onlarda
"Ettik." Dediler
"Bende siz şahitlerin ve yüce Allah'ın huzurunda sizi karı koca ilan ediyorum. Rabbim bir yastıkta kocatsın. " Dediğinde içimden Aman Allah yazdıysa bozsun dedim. Gözlerim yeniden Doğan'la kesişmisti. En çok o şahit olsun düştüğüm duruma!
Ates dışında hepsi imamı uğurlamak için dışarı çıkmıştı. Allah'ım kaçıp gitmek istiyordum.
Evde yalnız kaldığımizda Ateş yanıma yaklaşıp belimden kavrayarak kendine çekti. Başımdaki şal omzuma düşmüştü.
"Ateş..."
"Bahaneler bitti. Artık Allah katında karımsın. " Dediğinde çaresizce durdum. Bir kurtarıcıya ihtiyacım vardı .
Telefon sesi salonda yankılandığında cebinden çıkardı. Açtığı telefonda karşı tarafı dinledi bir müddet.
"Geliyorum..." Dedi aramayı sonlandırıp. Dudağıma bıraktığı uzun öpücükten sonra geri çekildi.
"Beni bekle işim biter bitmez döneceğim " dedi göz kırpıp geri çekildi. Evden çıktığı gibi kendimi koltuğa bıraktım.
Bir müddet gözlerim kapalı uzandım orada. Ev telefonu olma olasılığını göz önünde bulundurup evi aradım. En son mutfakta bulduğum telefona Giray'ın numarasını tuşladim ama telefonda ses yoktu. Öfkeyle telefonu tezgaha vura vura kırdım.
Mutfağın büyük kapısından arka bahçeye çıktım. Günlerdir gökyüzünu bu kadar yakından görmüyordum.
"Doğan beni kurtar..." Dedim arkası bana dönük olan adama.
"Yenge içeri geç. " Dedi yüzüme bile bakmadan. Beni içeri çekiştirip mutfak kapısını kapattı.
"Abim evde yokken eve girmemiz yasak. Şimdi uslu ol ve onu bekle."
"Doğan ben senin yengen değilim eski sev-"
"Kes sesini! Seni onların kucağına ben bıraktım. Aradığın bir düşman varsa bu Ateş abim değil benim!" Dedi ve evi terk etti. Ben ise dumura uğramıştım bilerek mi ayrılmıştı benden? Bir planın içindeydim belki haberim yoktu. Giray'la yaşanılan herşey sahte miydi?
Mutfak kapısını açmaya çalıştığımda kilitledigini fark ettim. Doğan duvar dibinde durmuş duygusuzca bana bakıyordu.
"ALLAH BELANI VERSİN DOĞAN!" diye çığlık attım. Tek kaçış kapım burasıydı!
Gece olmuştu...
Korkuyu iliklerime kadar yaşıyordum. Eğer onunla yatarsam Giray'ı hayatımdan temelli çıkarmak zorunda kalacaktım. Bunu istemiyordum...
Hüngür hüngür ağladım dakikalarca...
Dışarıdan gelen araba sesi korkumu gün yüzüne çıkarmıştı. Yalvarsam bile vazgeçmezdi biliyordum.
Odanın camından yansımasını gördüğümde yutkundum. Yanıma gelip siyah perdeleri sonuna kadar çekti.
Gömleğinin iliklerini bir bir açıp bana yaklaştı. Elleri sırtımdaki fermuarı bulup açtı. Elbise yerle buluştuğunda sonumun yakın olduğunu anlamıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIYAH KELEBEK ♧İKİ AŞK♧
Novela Juvenil"Ve bunu asla unutma güzelim! Karanlıktaysan gölgen bile seni yalnız bırakır!" Diye son defa fısıldadı kulağına. O gece gökyüzü ağladı kızın cığlıklarına. Koca sema diz çöktü boyun eğdi genç kızın çektiği acıya. Denizler çekildi balıklar göz yaşla...