Yeniden herkese merhaba . Bu bölüm biraz daha duygu yoğunluklu. Bir geçmişe gidiş sahnesi var uzunca. Umarım hoşunuza gider.
Bu bölümü canım arkadaşım Almira 'ya ithaf ediyorum. Seni seviyorum kanka.
Multimedyada yine Doruk ve şarkı var . Şarkının adı Skylar Grey - Words .Şarkıdan pek emin olamadım ama bu şarkıyla yazdığım için koyuyorum isterseniz farklı bir şeyi de açabilirsiniz. Ama açın dediğim sahnede açın.
Beğendiğiniz bir bölüm olmasını umuyorum . Keyifli okumalar.
Yaklaşık 15 dakika turladım araziyi . Hız sinirlerime iyi geliyordu. Hele birde ceset sürüklüyorsam.
Hala son gaz depar atarken arabayla, önümde onu gördüğüm an aniden frene bastım.Nefes alışım yok denecek kadar azaldı.Sonra birden hızlandı.
Buna alışkındım. Onu arada bir görürdüm ama uzun bir süredir hiç yoktu.Hatta rüyalarımda bile.
Bana küstüğünü,bir daha asla onun o masum yüzünü, deniz gözlerini göremeyeceğimi sanıyordum.
Oyuncağı kırılmış masum küçük bir kız çocuğu gibi duruyordu önümde .Onu en son 6 yaşındayken hatırlıyordum.Bu yüzden o haliyle görüyordum. Şimdi yaşasaydı nasıl bir kız olurdu diye düşündüm. 21 yaşında olacaktı o da benim gibi ama... olmadı.Ben onun bu halini bile unutmaktan ölesiye korkuyorum.
Şu hayatta tüm korkularım onun için. Ama ondan başka birini incitmekten korkacak kadar çok sevme korkusu beni öldürüyor.
Düşüncelerimden sıyrılırken yüzüne odaklandım. Diğer zamanlardakinden daha da üzgün bakıyordu bana o deniz gözler. İçim yangın yeri olmuştu bir kaç saniyede. Beni ateşe veren de o oluyordu çekip çıkaran da . Şuan kalbime su serpmesine ihtiyacım vardı.
Üzgün yüzü hiç değişmeden ıslak dudaklarının arasından bir kaç sözcük çıktı" Beni arıyorsan niye denize bakmıyorsun ? Hatırlamıyor musun yoksa ? Hatırla , kim olduğunu hatırla . "
Gözden bir toz bulutu gibi kaybolurken " Dur ! " diye bağırdım elimi direksiyondan kaldırıp ona uzatarak.
Sonra direksiyona yumruk atmaya başlamıştım ki arabanın kapısı açıldı . " Doruk ! Neler oluyor ? Sakin ol ! " diye beni sakinleştirmeye ve olanları anlamaya çalışıyorlardı.
Alnımı yasladığım direksiyondan kaldırıp onlara döndüm. Beni bitmiş bir halde görünce zaten açık olan ağızları daha da açıldı.
" Gitti . " dedim en bitkin sesimle . "Kim ? " dedi Buğra. Ama ben onları pek duymuyordum bile. Kendimle savaş veriyordum . Bir sağa dönüyordum bir sola . Kafamı direksiyona vuruyordum ve direksiyonu yumrukluyordum .
Sonunda başımı geriye attım ve derin bir nefes alıp kendime geldim. Gözlerimin içi yanıyordu . Yani sanırım. Hissetmiyordum ama aynadan kızarmış olduklarını gördüm.
Gözyaşının yanağından süzülürken yakışını, ağlarken etrafın bulanıklaşmasını, gözün içinin yanmasını o kadar çok merak ediyordum ki. Ama bu lanet hastalık benim ağlamama bile izin vermiyordu. Hayatımdaki her şeyi alıyordu bu hastalık.
Ağlayan biri gördüğümde nedense içimde bir istek oluyor . Benim yapamadığım bir şeyi yaptıklarında deli olurum . O yüzden karşımdaki kişi ağlayınca çıldırırım , kendimi kaybederim. Bunun için atalarımızın bir sözü vardır. 'Kedi uzanamadığı ciğere mırnav der '
Buğra ve Samet hala bir şeyler söylerken gözümden yaş akmasa da ağlıyordum hem de şiddetli bir şekilde .İkisini de dinlemeden diğer kapıdan fırladım.Çok şaşkınlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Güneşim
Fiksi RemajaAcı lügatımda yoktu benim. Hissetmeye açtım doğuştan. Siyahtım ben karanlıktım,kötüydüm. Bedenim hissizdi peki kalbimde öyle miydi? Acıyı hissetmeyen bir insan aşkı o dalgalanan deniz gözlerde en derinlerine kadar hissedebilir mi ? Teneke çocuk ile...