Bu bölüm biraz kısa oldu ama bir daha ki bölüme telafi edeceğim. Düşünmem gereken noktalar olduğu için biraz kısa oldu . Uzatırdım ama düşünme sürem ne kadar sürer bilemedim.Bu bölüm olaylara geçiş gibi oldu. Diğer bölümden sonra asıl olaylar başlayacak.
Bu bölümü ithaf edeceğim o kadar kişi var ki. Ama hepsi aklımda sırayla ithaf edeceğim. Ama bu bölüm ashleyaslıhan'ın. Seninle burada tanışıp bu kadar ısınacağımı düşünmemiştim. Gerçekten burada olsan sarılır bırakmazdım o derece.
Neyse bu bölümde yeni bir karakter var. Multimedya'da o var. Umarım beğenmişsinizdir kızı. İyi okumalar.
Güneşin yüzüme vurmasıyla rahatsız oldum . Buz mavisi gözlerime değen ışınlar yakıcı bir etki yaratıyordu .
Elimi gözüme siper ederek doğruldum .Her tarafım tutulmuş gibiydi. Kahretsin . Zor hareket ediyordum. Ayağa kalktığımda kalçama kadar bir kramp girdi. Ve öylece olduğum yerde kaldım ve küfürler savurdum.
Güneş tepede parlarken havanın çok sıcak olduğunu tahmin edebiliyordum. .Sadece tahmin edebiliyordum . Çünkü sıcak ve soğuk benim için etkisiz elemanlardı.Tıpkı çarpma işlemindeki 1 toplamadaki 0 gibiydi.
Bütün gece denizin önünde bir düzlükte uyumuş olmalıydım. Bacağımdaki kramp geçince üzerime çekidüzen verdim. Cebimdeki telefonumun titreme sesiyle irkildim. Çünkü onun titreyişini sadece duyabiliyordum.
Dar olan cebimden büyük bir uğraş sonucu çıkarıp gelen mesaja baktım.Samet' dendi.
' Doruk , durum değerlendirmesi yapmak zorundayız. Ortada bir cinayet var. Biz Starbucks'dayız oraya gel.'
Mesajı okurken Starbucks 'ı görünce gözlerimi devirdim. Hadi ama böyle bir şeyi konuşmak için Starbucks'a mı çağırıyordu yani.
Kendi kendime gülmeye devam ederek sevgili arabam Aston Martin'ime ilerledim. O araba benim tutkumdu. Her şeyimdi. Ona bir şey olsa evlat acısı çekerdim herhalde.
Bundan bir kaç ay önce benim yaşlarımda bir çocuk arabama çarptı.Aklınıza bir trafik kazası gelmesin.Kendi gövdesini çarptı. Arabada en ufak bir hasar olmamasına rağmen gözünün morarmasına neden olmuştum. Polise gider sanmıştım ama korkudan gitmedi.Bence de iyi yaptı.
Arabanın kapısını açıp koltuğuma oturdum ve anahtarı takıp çalıştırdım. Bu sefer çok hızlı sürmüyordum.Sanırım sinirli hissetmediğimden kaynaklanıyordu. Sanki Sare 'yle uyumuş kadar huzurlu bir uyku çekmiştim uzun bir süreden sonra. O kabuslardan uzak rahat bir uyku.
Dün olan ilklerimden biri de vicdanımın gizlenmiş de olsa var olduğunu hissetmiştim. İlk defa adam öldürmüştüm ama kendimi kötü hissetmiyordum ama vicdanım geçmişe gidip onu hatırlayınca dızlar gibi oldu.Vicdanım çıkarılmayı bekliyordu bir kuytuda. Sanki bir kuyuya düşmüştü ama tek başıma çekemiyordum birinin daha yardımı gerekiyordu.
Arabayla yarım saate yakın bir yolculuktan sonra gizli mekan Starbucks ( ! ) ın önünde durdum. Dışarıda oturan gençler arabama imrenerek baktılar. Daha çok erkekler hayran kalmıştı ama şundan emindim ki ben çıkınca bu durum kızlarla değiş tokuş yapacaktı.
Her zamanki gibi arabadan havalı bir şekilde çıkıp parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim . Sonra kendinden emin adımlarla yürüdüm.Tahminimde yanılmamıştım. Ağızlarının suları akmış bir şekilde bakan kızlardı .Erkeklerde ise kıskançlık sırasıydı.
Garip bir gerçeği belirtmek istiyorum . Bu halimle beni klasik her gece bir kızla yatan kötü çocuklardan sandınız doğal olarak. Belki kötü olabilirim ama hiçbir kızla çıkmadım da yatmadım da. Aseksüel ya da eşcinsel değilim sadece ona ihanet edicekmişim gibi geliyor .
Ona neden küçük yaşta sadece bir senede bu kadar bağlandım bilmiyorum .Ama o deniz gözleri bile beni ayrı büyülüyordu. Ailemden görmediğim sevgiyi hissettirdi bana , bir ışık yaktı belki bu yüzden.
Delici bakışlar arasında dudağımın tek tarafıyla gıcık ve ukala bir gülümsemeyle içeri girerken düşüncelerle dalgınlaşmıştım. Gözüm bizimkileri ararken birden bir nesne çarptı.
Genellikle olmayan reflekslerim bu sefer bir şeyin bana çarptığını farketmemi sağladı ve irkildim ama kafamı çevirmedim .
" Çok çok özür dilerim. Ben..." tedirgin ve korku tonlu bir ses işittim. Sonunda ona doğru dönünce endişeli bir kızla karşılaştım.Gözleri endişe ve korku barın... O gözler...
Nefesim kesildi , gözlerim bulanıklaştı , öylece donakaldım.O mavinin en derin tonlu gözleri beni hipnozite etmişti.
Onun deniz gözleri benim buz mavisi gözlerime kenetlendi. Ama hala nefes nefeseydi ve dudakları hızla hareket ediyordu.
Sanırım bir şey anlatıyordu . Dinlemek için kısa bir süreden sonra kendime geldim. " Gerçekten telafi edeceğim. Aman Tanrım ! Gerçekten çok üzgünüm. " dedi hızla gömleğimi tutarak. Gözlerimi ondan ayırıp gömleğime baktığımda üzerime kahve döktüğünü anladım.
Garson poşetin içinde buz uzattı. Ona bön bön baktım.Kız elinde buz torbası kaslı karnıma tutuyordu. Kaslı karnıma elleri değince yüzü kızardı bunu gizlemek istese de çok başarılı değildi.Etrafımdan hayret nidaları yükseliyordu.
"Ay şoka girdi sanırım. " "Hissetmedi mi ? " " Yandı güzelim çocuk. " " Çelik gibi çocuk hiçbir şey olmamış gibi durabiliyor ." "Haşlandı yazık. "
Onlara sertçe baktığımda sustular. Samet ve Buğra da yanımda duruyor beni izliyorlardı. Hastalığımı bildikleri için şaşırmamışlardı.Sadece ne yapacağımı merak edercesine biri dudaklarını ısırıyor , diğeri kafasını kaşıyordu.
Elimle kızın bileğini kavradım. Bir an tekrar göz göze geldik.Gözleri onunkileri anımsatıyordu.Bana şaşkın bir ifadeyle baktı .Sonra yüzü gittikçe acıyla buruştu.O an bileğini sıktığımı anladım .
Elini sinirle ittirip " Yardımını istemiyorum ! " dedim sertçe. Yüz kaslarım belirgin bir şekildi kasılmış , yüzüm sinirle kızarmaya başlamıştı.
Kız bir eliyle bileğini ovarken bir yandan şaşkınca bana baktı .Neden bu kadar sinirliydim ? Başkaları hastalığımı anlayacak diye mi ? Yoksa hissetmediğim için mi ? Belki de ... Tanrım o gözler ... çok benziyordu. Ama o olması imkansız.
Sinirle insanları yarıp çıkarken arkadan seslendi. " Yanlışlıkla olmuştu ! Bu kadar abartmana gerek yoktu !" dedi bağırarak büyük bir öfkeyle. Elimi sıktım tırnaklarımı avcuma geçirene kadar. Derin bir nefes alıp arkama döndüm. " Bana ... kimse... bağıramaz !" dedim en korkunç sesimle.
Kafede gerilim had safaya çıkmıştı. Ama o korkuyla bakmıyordu . Aynı benim gibi patlamaya hazır bomba gibiydi. " Sen öyle san ukala şey. Ben... senin ... gibilerden ... asla ... korkmam ! " dedi kesik kesik sonunda pişman olacağı büyüklükte bir özgüvenle.
Millete sinema çıkmıştı . Ama bu sinemadan bekledikleri şeyi alamayacaklar. " O gözlere acıyorum. Bir daha sakın karşıma çıkma cesareti gösterme. Yoksa ne o gözler kurtarır seni ne de başkası. " dedim ve kapıyı hızla çarpıp çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Güneşim
Genç KurguAcı lügatımda yoktu benim. Hissetmeye açtım doğuştan. Siyahtım ben karanlıktım,kötüydüm. Bedenim hissizdi peki kalbimde öyle miydi? Acıyı hissetmeyen bir insan aşkı o dalgalanan deniz gözlerde en derinlerine kadar hissedebilir mi ? Teneke çocuk ile...