Kağıdı okuduğundan beri gözüne uyku girmemenin huzursuzluğuyla sabaha kadar kuş tüyü gibi yumuşacık yatakta bile bir sağa bir sola döne döne uyuyamamıştı. Aklını kurcalayan soruların peş peşe birbirini kovalaması da cabasıydı. Öncelikle annesinin neden böyle gizemli bir anlatım yolu seçtiğini anlayamamıştı. Böyle bir yol seçtiyse bunun annesinin cinayetindeki esrarla bir ilgisi olabilir miydi? Yoksa şüphelendiği bir şeyler mi vardı? Hiçbir şey bilmiyordu. Otelde kalmanın sorularına bir yanıt bulması için faydası olmayacaktı. Yine yeniden ya sorularına cevap bulacağı ya da daha fazla sorulacak soru bulacağı Versay Sarayı'na gitmeye hazırdı.
Salon De Venüs, sarayın görkemli mermer salonuydu. Salonun ortasında da XIV. Louis'in heykeli yer almaktaydı. Ruby, aradığı kralı buldu. Şimdi sıra mektubu bulmaktaydı. Heykeli dikkat çekmeyecek şekilde aradı ama kralda hiçbir şey yoktu. Hatta mektubun girebileceği bir yer de yoktu. Umutsuzluk içinde kısa bir süreliğine heykelin konduğu mermere çömeldiğinde mermerin oynadığını hissetti. Merakına yenik düşüp mermeri kaldırdığında şaşkınlığını gizlemeyerek bir sevinç çığlığı attı. Aradığı mermerin altındaydı. Hemen mektubu oradan alıp açacaktı ki mektubu açmak için doğru yerin burası olmadığına karar verdi ve mektubu çantasına koydu. Saraydan uzaklaşmaya karar verdi.
Bir motorcunun bitiş noktasına ulaşana kadar geçmesi gereken engeller vardı. Ruby için de geçmesi gereken engeller şimdiden karşısına çıkmıştı. Gazeteciler, sarayın kapısının önünde Ruby'i bekliyorlardı. Aslında Ruby'i beklemiyorlardı; onun vereceği cevaplardan gelecek paraları bekliyorlar desek daha doğru olurdu. Ruby, tekrar eskilere dönüp annesinin ölümünü düşünmek istemiyordu. Gazetecileri atlatmak için çantasından çıkardığı beyaz renk şapkasını kafasına, atkısını yüzünün yarısını örtecek şekilde takarak sarayın kapısından dışarı çıktı. Tanınmamanın mutluluğu ve hızla çarpan kalbinin verdiği heyecanla arabasına bindi.
'Mektubu otelde mi okusam?' diye düşünüyordu ama sonra vazgeçti. Le Paris Versailles'e gitse daha iyi olurdu. Hem karnını da doyurmuş olurdu. Galiba her iki seçeneği de elese daha iyi olurdu. Saraydan çıktığından beri vişne çürüğü rengi bir araba onu takip ediyordu. Yanlış sokaklara sapmaya karar verdi.
Yarım saattir arabayla yola devam etmesine rağmen peşindeki arabayı hâlâ görebiliyordu. Bu sefer kesin inandı takip edildiğine. Ama kim niye yapsın bunu diye düşmekten de kendini alamadı. De La Paroisse sokağına gelmişti. Artık arabadan inip hedefi tuzağa çekme zamanının geldiğini düşündü. Arabadan bir butiğin önünde indi. Dümdüz ilerlerken adamın da indiğini ve yaya olarak yeniden takip edildiğini gördü. On adım kadar sonra sağa saptı ve iki binanın arasına saklanıp bekledi. Adam da ardından sağa saptı ve Ruby'i kaybettiğini sanarak bir sağa bir sola bakarken birkaç adim sonra bir elin arkadan doğru boğazına yapıştığını hissetti.
Ruby sert bir ses tonu ile: "Kimsin? Neden beni takip ediyorsun?" dedi.
-"Bırak beni!"+"Soruma cevap ver dedim sana! Yoksa boğazına bir daha ihtiyacın olmayacak!"
-"Tamam sakin ol ve bırak beni. Böyle konuşamıyorum. Boğazımı sıkıyorsun!
+"Uzun bir cümle kurabildiğine göre konuşabiliyormuşsun demek ki! Soruna cevap ver, bu son uyarım! "
Adam, Ruby'nin elinden kurtularak karın boşluğuna bir tekme atıp kaçmaya yeltenmişti ki Ruby adama yerden doğru bir çelme takarak yüz üstü yere düşürdü. Sonra kalkmasını engellemek için sırtına oturarak boynundaki atkıyı çıkarıp adamın boynuna geçirerek boğmaya çalıştı. Adam sağa ve sola doğru kıvranarak bir hamleyle Ruby'den kurtulmayı başardı. Yerdeyken almış olduğu bir taşı da Ruby'e doğru savurdu. Ruby aldığı tas darbesiyle yalpalayarak yere düştü. Fırsatı değerlendirmek isteyen adam koşarak kaçmaya başladı. Ruby de zar zor kendini toparlayarak adamın peşine düştü. Adam ortadan kaybolmuştu. Ruby kendi arabasına kadar geldiğinde fark etti ki adam arabasıyla kaçıp gitmişti. Çok uzaklaşmadan hızlı giden bir araç bulmalıydı. Eğer annesinin antikasıyla giderse yetişemeyeceği kesindi. İlerden bir motosikletli bir adam geliyordu. Ruby her şeyi göze - ölümü bile- alarak yolun ortasında durdu ve motorcuyu da durdurdu. Motorcunun inmesinin ardından motora atladı. Duran motoru tekrardan çalıştırmaya başladığı sırada da araç sahibinin eğer onu beklerse geriye döndüğünde aracını geri alabileceğini söyledi ve yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDRUB ALFABESİ
Misterio / SuspensoUYARI: Sevgili okurlarımız, Hayal gücü sınırsızdır. Onu bir defa keşfedersiniz bir daha bırakmak istemezsiniz. Biz bir hayal için yola çıktık ve bunu sizlerle paylaşıyoruz. Sizden istediğimiz şu: "Lütfen hikayemiz hakkında hayal gücümüzü yadırgamay...