Ders biteli beş dakika olmuştu. Sıkıntıyla nefes verip kantinden çıktım. Harold'ım odasına doğru adımlamaya başladım. Ardımdan ismimin söylendiğini duyunca başımı çevirip arkama baktım.
"Arline!"
Atticus nefes nefese yanıma geldiğinde onun aksine gayet rahat bir şekilde kaşlarımı kaldırarak konuşmasını bekledim.
"Ne?"
Nefeslerini düzene soktuktan sonra doğrularak gözlerime baktı.
"İngiliz Edebiyatı projesi ne zamana?"
Dudaklarımı kıvırdım.
"Sanırım bu hafta."
Atticus okuldaki tek liseden kalan arkadaşımdı. Siyah saçlarını endişeyle geriye attığında kıkırdadım.
"Hala yapmadın mı?"
Yeşil gözlerini üzüntüyle gözlerime dikti.
"Yapsam bu kadar kaygılı olmazdım."
Gülümseyerek onunla beraber yürümeye başladım.
"Ben aslında senden bir şey isteyecektim."
İnsanlar zaten benimle sadece işleri düştüğü zaman konuşurdu.
"Eğer yapabileceğim bir şeyse?"
"Evet öyle."
Yürümeye devam ettiğimizde yan taraftan gelen sesle ürkerek sağıma baktım. Atticus kolunu tutarak inlediğinde kolunu okul dolabına çarptığını fark ettim. Gülmemek için dudağımın içini dişlediğimde hiçbir şey olmamış gibi yine bana yetişti.
"Şu Bay Styles ile konuşsan diyorum. Tarihi birkaç gün uzatsa yeter."
Yutkunarak ona döndüm.
"N-neden ben konuşayım ki?"
Dudaklarını büzdü.
"Çünkü sizi sürekli birlikte görüyorum."
Boğazımı temizleyip ilerlemeye devam ettim. Arkamdan yakarışlarını duyabiliyordum.
"Sevgili olmadığınıza göre dersindeki başarıyı seviyor olmalı Arline. Onun en iyi anlaştığı öğrenci sensin, benim yerime rica et!"
Onu arkamda bırakıp yere bakarak ilerlemeye devam ettim. Tam o anda çarpıştığım kişiyle burnuma dolan harika koku tüylerimi ürpertti.
"Dikkatli yürü Connor."
Başımı yavaşça kaldırıp gamzelerine baktıktan sonra bir adım geri çekildim. Karşımda dikilerek beni izlemeye devam ediyordu. Benim uzattığım mesafeyi kısaltmaya çalıştığında parmaklarımı çaktırmadan gömleğinin üzerine koyarak onu ittim. Fısıltıyla konuşarak ona bir açıklamada bulundum.
"Okuldayız..."
Yanımdan geçerken mırıldanışını duydum.
"Odama geç, geliyorum..."
Etrafıma bakındığımda dikkat çekmediğimiz için Tanrı'ya teşekkür ettim. Hızlı adımlarla koridorun sonuna ulaştıktan sonra parmaklarımı demir kulpa koyarak Harold'ın odasının kapısını açtım. İçeri girdikten sonra kapıyı arkamdan kapatıp masanın önündeki koltuğa oturdum.
Telefonumu çıkartıp Harold gelene kadar oyalanmaya çalıştım.
Arline : Geri döndüm.
Mia : Dalga mı geçiyorsun?
Kaşlarımı kaldırarak aktif olan kişilere baktım.
Mia Clark
Harley StBir insanın bu kadar kısa ve anlamsız bir soyadı olur muydu?