Karaca kızım yine nereye kayboldun? Bak baban yemek bekler. Buradayım anneciğim merak etme? Yine mi kitap kızım bu gidişle gözlerin bozulacak. Bir şey olmaz merak etme. Hadi fazla oyalanma baban ve ağabeyin acıkmıştır. Yemekleri götürü ver. Tamam anne! Karaca yolda oyalanma yabancılarla konuşma dikkat et emi kızım. Tamam anne hep bunu söylersin burada yabancıların geçtiği nerede görülmüştür? Sen yine dikkat et.
Karaca annesinin verdiği çıkını alarak yola çıktı? Şimdi erkek olsaydı ne olurdu? Ama kesin asker olur ve bilinmeyen diyarlara giderdi. Ama kız olmak her şeyin emeklemesi demekti. Annesi şuncacık yolda elli kere tembih ediyordu.
Dere kenarına gelince durup bir nefes almak istedi. Uzaktan bir atlı geldiğini gördü. Dere kenarından ayrılıp tarla yoluna saptı. Biraz aşağısı eşkıya mekanıydı. Ama bu onu korkutmuyordu. Babası abisi ayağından vurulunca bırakmıştı bu işleri. Sağ kolu Hamido geçmişti onun yerine, onların evi de buraya yakındı. Arkadaşı Zeynep her şeyiydi. Onun sayesinde hayat daha çekilir oluyordu.
Ağaçların arasında bir çıtırtı geliyordu. O yavru ceylanda buradaymış? Git işine Ömer babamlar bekler. Bizde bir şey demedik. İçimden "birde de istersen" diye geçirdim. Bir gün seni fena yakalayacağım yavru ceylan o zaman kaçacak delik bulamayacaksın. Dikkatini dağıtmak için ; bir ses mi geldi? Yok ben duymadım. Bak şuradan ormanın içinden. Hadi sen hemen eve git. Buralar bu aralar pek tekin değil? Hadi o zaman rast gele!
Çok şükür bir belayı def ettik. Hızlı bir şekilde babamın yanına ulaştım. Kolay gelsin. Sağ ol güzel kızım. Ağabeyim Ömer sana ne diyordu? Hiç buralar pek tekin değil falan diyordu. Kim senin için mi? Bence karşına çıkacak kişi kendine mukayyet olsun. Baba ya şu oğluna bir şey der misin ? Uğraşma güzel kızımla! İyi tamam annem yok baba kız birleştiniz bana karşı alacağım olsun.
Lafı değiştirmek için annem size bulgur hazırladı. Hadi gelinde yiyelim. Soğanda var mı Karaca? Olmaz mı hemde ayranla beraber? O zaman yeme de yanında yat? Gel babacığım Celal yanında yatsın biz yiyelim. Yemekleri yedikten sonra "hadi kızım sen bir an önce eve dön" dedi babam. Tamam babacığım sizde gecikmeyin. Yarına yapacak bir şeyler bırakın? Ha ha çok güldük. Bence güldük hadi size eyvallah?
Babam ve ağabeyimin yanından ayrılıp eve doğru gittim. Yine dere kenarına varınca kapları yıkamak için durdum. Suya doğru eğilince bir at sesi geldi. Etrafa bakınca 10 metre ilerde bir atın kulakları görünüyordu. Ata doğru temkinlice gitmeye başladım. Çok güzel gece gibi siyah bir attı. Yanına gidince başını sevmeye çalıştım. Önce izin vermedi. Sonra ses etmedi. Sevmek için diğer tarafına geçtiğimde birinin yerde yattığını gördüm. "Hey iyi misin?" diye seslendim.
Sonra kendi kendime şaşkın iyi olsa dikenlerin arasına mı yatardı. Kuşburnu çalısına devrilmişti. Yanına yaklaştığımda sırtından okla vurulduğunu gördüm. Adamı dikenlerin arasından kurtaramam lazımdı ama nasıl sonuçta ben elli kilo bir şeydim. Aklıma bir fikir geldi. Annemin yemek için verdi sofra bezini yere serdim. Adama koltuklarının altından bağladım. Şalı da diğer uca bağlayıp atla çıkarmaya çalıştım. İşe yaradı doğrusu?
Onu gölgelik bir yere çekince yarasına baktım. Ok derindeydi. Yanımda malzemelerim yoktu. Ama adamında beklemeye zamanı yoktu. Babamın bana verdiği bıçağı çıkardım. Peki ateşi neyle yakacaktım. Adam askerdi değil mi? O zaman eğerinde çakmak taşı ve benzeri bir şeyler olmalıydı? Hatta sargı bezi bile vardı. Şanslı asker! Bir ağaç parçasını ağzına yerleştirdim. Dişlerini kırmasın diye. İnşaallah oku bir seferde çıkarırdım. Gidip biraz temiz su getirdim. İğne iplik sıhhiye çantasından çıkmıştı. Daha önce pek insan dikmedim. Fakat çok dikilen insan gördüm. Bismillah deyip işe başladım. Oku kenarına bastırıp hızla çektim. Adam çığlık attı. Dur ya süt bebesi tüm milleti toplayacaksın başımıza? Adam acıdan bayıldı. Ok çıktığı yerden çok kan geliyordu. Birkaç sargı bezi bastırdım hemen dikmeye koyulmalıydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Yangın
Historical FictionEşkıyanın kızından kadıya eş olur mu? Eşkıyanın mayası suyu bulandırır mı? İyilikten maraz doğar mı? Mavi kan köylü kanıyla tutar mı? Güneşin doğmadığı geceler olur mu?