8.Bölüm

222 83 26
                                        

"Sadece bir aptal suyun derinliğini iki ayağıyla test eder."

     Harun bardağı yerden alıp tekrar doldurdu. Buyur bacım kusura bakma? Normalde nazlanırdım. Fakat iyi değildim. Alıp bardağı içtim.Kocası kadının kolundan tutup dışarı götürdü. Küçük oğlan ve babası. Sen annemin kusuruna bakma Ayşe?

    Sesimi çıkarmadan ayranı içip kalktım.Mehmet'in ateşine baktım. Ateşi nispeten düşmüştü. Düşmüş ateşi sirkeli suya gerek yok. Bir daha üstüne kalın şeyler örtmeyelim.Sargıları kirlenmiş. Harun'a dönüp yardım ette sargıların değiştirelim. Tamam dedi. Meryem'den kaynamış su istedim. Sargı bezleri de az kamıştı.

     Yarın halime anadan malzeme almaya gideyim. Meryem olur beraber gideriz. Kız başınıza hayatta olamaz. Ben götürürüm? Tamam dedim sargıları değiştirdim. Ayşe bana sarımsak getirir misin ? Tabi ki de ne için istiyorsun? Ayrana katıp ona vereceğim. Harun yanıma gelip. Ağabeyimin adı Mehmet namı diğer Kara Mehmet? Peki dedim Meryem'e hadi dedim sana da çorba getireyim mi? Hayır hala midem bulanıyor. Siz uyuyabilirsiniz? Ben buradayım. Yemek falanda ye ? Tamam sağ ol .

     Ağabeyim annem için çok değerlidir. Sen onun kusuruna bakmayasın. İçeri babası girdi. Bir daha bu odaya girip işime karışmazsa hiç bir şeyine bakmam. Bir daha öyle bir şey olamayacak affet kızım dedi babası? Estağfurullah.

     Bu arada kaleden ne haber komutanınız ne alemde? Haberler iyi değil? Ama baban azrailin elinden adam alacak cinsten bir doktor. Eşkıya bölgesinde ne işiniz vardı. Bu çok uzun bir konu daha sonra anlatsam efendim. Efendim değil? Cemal amca. Peki Cemal amca dedim.

  Cemal amca Harun'a bakıp Hadi git biraz sende dinlen. Ben buradayım. Baba ama sende yorgunsun. Git dedim. Emir büyük yerden dedim. O dışarı çıkınca adam gidip Mehmet'in alnına dokundu. Ateşi düşmüş. Eğer üzerini kalın örtersek yine çıkar. Tamam ķızım hekim olan sensin. Ben hekim değilim. Ama babam öyleydi.

       Ne oldu? Yanlış zamanda yanlış yerdeydi. Sonrada yaşamak için yer değiştiriyoruz. Anladım. Uzunca bir süre sesizlik oldu.

     Oğlumu daha önce tanıyor muydun? Evet onu yaralı buldum. Yaralarını ben tedavi ettim. Eşkıya her yerde onu arıyordu. Bende babama ondan bahsettim. Abimle ikisi onu şehire getiriyorlardı. Askerlere yakalanmışlar. Daha sonrası da bildiğiniz gibi? Pekala güzel kızım bunlar aramızda sır kalsın. Babam ne olacak?  Ben bir hal çaresine bakacağım merak etme sen? Peki dedim. Yine ortam sesizleşti.

    Uzunca bir süre şömine de yanan ateşi izledim. Karşı koltuğumda oturan adam ise çoktan uyumuştu. Mehmet kıpırdandınca  oraya baktım. Birşeyler söylüyordu.
 
   Gidip dinleyince su istediğini fark ettim. Masanın üzerindeki toprak ķüpten su doldurup yanına gittim. Başını kaldırdım. Su dudaklarına değince kana kana içti.

     Sonra gözünü açtı. Beni görünce tekrar kapattı. Öldümde cennette miyim?  Gözlerini kapattı. Sesimi çıkarmadım.

     O sıra babası uyanmış. Yanımıza gelmişti. Fakat Mehmet inatla gözlerini açmıyordu. "O iyi mi" dedi babası. Başımı sallayarak geri çekildim. Beni görmeyeceği yere kadar. 

    Nasılsın oğlum. Baba sen misin? Evet benim.  O nerde? Kim nerede? Gözlerini fal taşı gibi açtı.  Kahretsin rüyaymış. Baba baba sen burada ne arıyorsun? Evimde mi? Mehmet gözlerini açıp evi inceledi. Sonra düşüncelerini toparlamak için kafasını sirkeledi.

    Ben buraya nasıl geldim. Askerler bulmuş seni bir eşkıyayla beraber? Yüzünü kırıştırdı. Eşkıya mı? Evet. Hayır hayır peki şimdi eşkıya nerde? Merak etme şuan kale de tutsak.

    Hayır hayır baba lütfen onu kurtar. O nedenmiş. Kızına hayatımı borçluyum. Bunu ona yapamam. Peki bu  yaraları nasıl aldın? Gülizar'ın çeyizi saldırıya uğradı haberini alınca yardıma gittim.  Ben yardım etmek isterken oldu.

  Bense köşede tebesümle babamı savunmasını dinledim. Çok şükür tez zamanda buradan kurtulacaktık.

   Bunca zaman neredeydin? Arka tepelerde bir köydeydim. Öyle mi? Baba ben benim o adamı görmem gerek? Neden onu görmek istiyorsun? Çünkü kızın benim için  yaptıklarından sonra babasını tutsak etmişsiniz?

    Tek üzüldüğün şey kız mı? Mehmet'in diyecek bir sözü yoktu. Uzunca düşündü. Babası cevap vermesini istercesine homurdandı. Şey yani baba ben biraz yoruldum uyuyabilir miyim? Tamam evlat uyu sen dedi. Mehmet gözlerini kapatınca bana dışarı işareti yaptı.

    O önde ben arkada odadan çıkarken. Mehmet'in sesi geldi. Kahretsin her tarafa kokun sinmiş? Seni bücür cadı. Bu sözleri ilk duyduğunda heyecanlanan Karaca son sözleri duyduğunda elini yumruk yapmıştı. 

    Öyleki Cemal beyin sesini duyunca irkildi.  Sen şu odaya geç kızım. Deyip Mehmet'in odasını gösterdi. Ben başka yerde uyusam efendim. Şuan başka oda açacak zaman yok. Burda kal yarın kaleye dönersin? Peki efendim dedi.

    Ürkek bir ceylan gibi  yan odanın kapısını usulca araladı. Oda çok iyi süslenmişti. Her tarafı renk renk  halı kilimlerle dolu odada gözüne kocaman görünen yatağa baktım. Orada uyumayacaktı. Orası bir düğün yatağıydı.  Odadaki küçük sedire uzandı. Sabah kimseler görmeden uyansa iyi olurdu. Yaşlı kadın onu burada görse kıyameti koparırdı. Of ya bir an önce uyusa iyi olurdu. Düşünceleri gidişatı hiç hoş yere gitmiyordu.
  
    Sabah çığlıkla uyandı. Hay aksi cadaloz kadına yakalanmışım. Yatakta uyumasada kadın sanki yatakta oğluyla basılmış gibi kızılca kıyamet kopardı. Boynu her bir yanı tutulmuştu. Kadının çıngıraklı sesi kafasında yankılanıyordu.

     Başını sağa sola salladı. Odanın kapısına doluşan kalabalığı gördü. Seni sürtük ne işin var oğlumun odasında? Karaca yaşına hürmeten sesini çıkarmadıkça bu çıngıraklı yılan kadın ona olmadık hakaretler ediyordu. Tam dikleşip kendini savunacaktı ki?

    Mehmet odaya girdi. Ne oluyor burada deyip annesine baktı. Annesi oğlunun sesini duyunca kadın sevinçle oğluna döndü. "Oğlum uyanmışsın" deyip koşarak sarıldı. Fakat Mehmet'in tepki vermediğini görünce ondan ayrıldı. Neyin var oğul canını mı yaktım. Oğlu birşey  demeyince gözlerini onun baktı yere çevirdi.

         Çilli kızı görünce sinirleri tepesine çıkmıştı. Bana bak deyip yine kızın üzerine yürüdü.  Tam o sırada şoktan çıkan Mehmet! "Anne bu kız kim odamda ne arıyor" dedi. Hiç önemsiz bir hizmetçi bende tam kovuyordum. Sen kalkmasaydın oğul hadi gel seni yatıralım dedi. Arkasında yaralı bir ceylan bıraktığının farkında değildi.

     Meryem yavaşça Ayşe'ye yaklaşıp girdiği transtan (😂😂😂) çıkarmak için koluna dokundu. Ayşe gel benle dedi. Ayşe dişlerini sıkıp alt kata indi. Meryem kendini dışarı doğru çekiştirince Kolunu sirkti. Tamam Meryem sürükleyip durma? Harun beyim seni dışarda bekliyor. Neden...

     Babam seni kaleye götürme mi söyledi? Pekala gidelim öyleyse.. Abime bakmaya gitmeyecek misin? Merak etme at gibi kendisi? Gördün mü? Evet. Bende bir bakayım. Peki sen bak . Ben kaleye  gideyim. Olmaz ama.... Niyeki babamın kesin emri var yalnız gidemezsin. Babama gitmem gerek. Peki gel seni bırakayım. Bu arada malzemem bitti. Yani deyip bana dik dik baktı. Sahi çantam dedim. Tamam işte sen burda bekle ben gidip çantanı alayım. Tamam dedim.

   O gidince konaktan içeri girince bende bahçede gezindim. Meryem geldi. Ayşe "hııı" dedim. Bak sana tandır ekmeği getirdim. Sağol Meryem sende olmasan açlıktan ölürdüm.  Deyip bir ısırık aldım. Mehmet beyim yemek yemediğini söyledi deyince öksürmeye başladım. Helal helal deyip sırtıma vurdu. Meryem dur güreşçi Feyzullah amca gibi vurup durma. Cigerlerim sökülecek deyince arkadan bir kahkaha koptu.

Selam yavru ceylanlar oy verip yorum yapmayı unutmayın!!!!!

   

Kızıl YangınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin